Efeler Yolu’ndan - Ötüken Haber
DOLAR 39,5851 -0.32%
EURO 45,6681 -0.99%
ALTIN 4.322,051,03
BITCOIN 4154507-0,57%
Ankara
21°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Efeler Yolu’ndan

Efeler Yolu’ndan

ABONE OL
Haziran 13, 2025 00:10
Efeler Yolu’ndan
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kaplan Dağ, sadece bölge in­sanının değil, gezginlerin de tercih ettiği kıymetli lokantalarımızdan. Masalarda aileler, sevgililer, arka­daşlar vardı; sıcak, samimi, doğal… Biraz unuttuğumuz gibi. Tire’den tepelere vurduğunuzda Kaplan Köyü’ndesiniz. Efeler Yolu rota­sında yürüyüş yapıyorsanız, pasa­portunuza Kaplan Köyü’nün müh­rü burada basılıyor. Köy adını Girit fatihi Kaplan Ahmet Paşa’dan al­mış ama hoş bir tesadüf, Anadolu parsı da en son buralarda görün­tülenmiş.

Efeler Yolu, pek çok uygarlığın izlerini taşıyan ve zengin bir eko­sistemi barındıran İzmir’in dağla­rında, köyleri ve yaylaları birbirine bağlayan bir kültür rotası. Uzunlu­ğu 500 kilometreyi bulan bu yürü­yüş yolu, İzmir’de Bornova’nın Ka­vaklıdere Köyü’nden başlıyor; Nif Dağı ve Bozdağlar üzerinden Ki­raz’a dönerek, Aydın sıradağlarını geçiyor ve Bülbüldağı’ndaki Mer­yem Ana’da sonlanıyor.

Toscana gibi değil, Birgi gibi

Yaklaşık 30 günde yürünebile­cek şekilde planlanan rota, yürü­yüşçülerin her günün sonunda bir köye ulaşabilecekleri şekilde ta­sarlanmış. Bu köylerin her biri, ka­dim değerleri günümüze taşıma­yı başarabilmiş yerleşimler. Şeh­rin doğusunu çevreleyen dağlarda yüzyıllardır doğayla uyum içinde devam eden yaşamın ve onun par­çası olan zengin kültürel mirasın farkına varılmasını sağlamak; bu yolla yöre insanının refahını artı­rarak sürdürülebilir ve bütüncül bir kırsal kalkınmayı tetiklemek amaçlanıyor. Sorumlu turizme yönelik çalışmaları ve ayırt edici özellikleri nedeniyle, 2023 yılın­da Yeşil Destinasyonlar’ın “En İyi 100 Hikaye”sinden biri olarak ka­bul edilmiş.

Efeler Yolu’nun fikir babası Doç. Dr. Özgür Özkaya ile Birgi’de Sabi­ha Hanım Taş Konağı’nda buluş­tuk. Efeler Rotası hayalini gerçek­leştirmiş olmaktan memnun, er­tesi gün başlayacak bisiklet yarışı için heyecanlıydı. Birgi çok güzel. 1993’ten bu yana UNESCO koru­ma listesinde. Yamyam çağını (!) koruma altında geçirmiş; dolayı­sıyla burada her şey çok güzel. Tos­cana gibi değil, Birgi gibi. Bizim mimarimizde, geleneksel el sanat­larımızda, dokumacılıkta kadim bir kültürümüz ve tarihimiz var. Sevmek ve sahip çıkmak yeter.

İzmir’i arkanıza alıp dağlara doğru ilerlediğinizde, otobandan ayrıldıktan hemen sonra, plastiğin olmadığı patikaların, yaban haya­tın hâlâ devam ettiği ormanların, kurtların ve kuşların hüküm sür­düğü ekosistemlerin, keçilerin öz­gürce otladığı meraların, nadir bit­kilerin yaşam bulabildiği yamaç­ların ve atalık tohumlarla üretim yapan çiftçilerin varlığını keşfede­bilirsiniz. Köy kahvelerinde, çınar ağaçlarının altında oturup yaşlıla­rıyla sohbet edebilirsiniz. Kaplan Dağ Restoran’da gün batımı me­zeleri; Sabiha Hanım Konağı’nda Seçil Hanım’ın ikramı Ödemiş tu­lumu ve kendi salamurası çekiç­te zeytin; Ödemiş’in Töngül pide­si, Birgi’nin katmeri derken 500 km’lik yürüyüş yolu benim için gastronomik bir deneyim parku­runa dönüştü.

Çorum Boğazkale’den

Geçtiğimiz hafta, Boğazkale Kaymakamı Sayın Emine Karataş Yıldız’ın davetiyle Çorum’daydım. Bilim, sanat, eğitim, gelişim, sos­yal girişim ve gastronomi gibi ko­nularda sosyal etki üreten kadın­ların davet edildiği “Puduhepa Ye­şiltaş Buluşmaları”na katıldım.

Çorum çok güzel, sade bir şe­hir. Gereksiz gösterişli yapılar yok, sinir bozan hiçbir şey yok. Terte­miz ve yemyeşil. Merzifon Hava­limanı’ndan Çorum’a gelene ka­dar uçsuz bucaksız tarlalardan ge­çiyorsunuz. Yüksekteyiz, belli ki bulutlar daha yakın. Yol boyunca düşündüm; Çorum’la ilgili ne kadar az şey biliyorum. Nilhan Aras’ın “Çorum Mutfağına Güzelleme” kitabının üzerinden epey zaman geçmiş; bende sadece Kargı tulum peyniri kalmış. Çorum’a varınca Nilhan’a hemen sordum, “Leblebi deyip geçme, Lider Leblebi’ye uğra­madan dönme” dedi. Yaşar Usta’yı ziyaret ettik. Leblebi yarışmaları­nın şampiyonu, işinin başınday­dı. Leblebi ve tuzlu fıstık şahane. Yaşar Usta’nın nezaketine ve işine olan tutkusuna hayran kaldık.

Boğazkale-yani Hattuşa-Hitit Krallığı’nın başkenti. OKA (Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı) Ço­rum Koordinatörü Tuğba Purtul bizi sabah otelden aldı. Yol boyun­ca Çorum mutfağını konuşarak, kentin dinamiklerini dinleyerek Boğazkale’ye ulaştık. Tuğba Pur­tul, ODTÜ’lü; Çorum’a gelmiş, ev­lenmiş. Anlatırken gözleri par­lıyor; ‘Ne yapabilirim, nasıl ge­liştirebilirim’ diye durmaksızın çalışıyor.

Kaymakam Emine Hanım, Hat­tuşa ören yerlerini bizimle birlikte gezdi ve Mısır-Hitit tarihini kar­şılaştırmalı olarak bizzat kendisi anlattı. Kıymetlim Günseli Kato, Samsun’dan turizmci Vennas Ak­yol ve Dodurga Kaymakamı Bilge Yıldırım da bizimleydi. Puduhepa Kadın Girişimi Kooperatifini zi­yaret ettik. Hitit rölyeflerini örtü ve çantalara işliyor, farklı teknik­lerle dekoratif tablolar üretiyorlar. Çok şık ve kaliteli ürünler.

Puduhepa, MÖ 13. yüzyılda ya­şamış Hitit hükümdarı III. Hat­tuşili’nin eşi ve Hitit İmparator­luğu’nun kraliçesi. Eşiyle birbir­lerine gerçek bir sevgiyle bağlı oldukları ve birlikte çok iyi geçin­dikleri biliniyor. Puduhepa, Hitit kraliçeleri arasında politik haya­ta en çok katılım gösterenlerden biri. Kraliçeliği sürecinde pek çok kraliyet hediyesi veya mührü yal­nızca kralın değil, Puduhepa’nın adını da taşır. Anadolu’nun güçlü kadın deseninde önemli bir karak­ter. Gün boyunca farklı disiplinler­den gelen altı kadın, Puduhepa’nın izini sürdük; tacını taşıdık. Bir kez daha ülkemizin zenginliğine tanık olduk, genç kaymakamlarımızla gururlandık.

Dönüş yolunda Bizim Ora Ka­dın Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Emine Çiğdem Özyurt ile buluştuk. Safran, safran balı ve si­yah sarımsak üretiyorlar. Az ama katma değerli ürünler, çok kaliteli. Ingredy platformu ile anlaşmışlar, daha kolay ulaşılır hale gelmiş.

Çorum şahane. Tekrar gitmek isterim. Tokat, Amasya ve Çorum birlikte çok iyi bir rota olur. Elbet­te Anadolu’nun kadınları her alan­da fark yaratıyor.

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r