BİLGE KEYKUBAT-Tarım ve Gıda Yazarı
Ziraat Mühendisi
Küresel tarım ve gıda sistemleri, son yıllarda sadece üretim ve tüketim dengesini değil, aynı zamanda çevresel, ekonomik ve toplumsal dengeleri de yeniden şekillendirmeye başladı. Bu çerçevede ‘mevsiminde ve yerel üretim’ sadece bir tercihten ibaret değil; sürdürülebilir kalkınmanın, sağlıklı beslenmenin ve ekonomik denge arayışının temel ayaklarından biri haline geldi.
Meyve ve sebzelerin kendi doğal döngülerinde, mevsiminde olgunlaşarak tüketilmesi, içerdiği vitamin, mineral ve antioksidan seviyelerinin en yüksek olduğu döneme denk gelir. Örneğin yazın yetişen domates, likopen açısından oldukça zengindir; ancak kışın sera koşullarında yetiştirilen domates, sadece formunu koruyabilir ama içeriği aynı değildir.
Mevsim dışı ürünlerde, büyüme süreci hızlandırıcı veya yavaşlatıcı kimyasal uygulamalara sıkça başvurulur. Bu durum sadece ürünün doğallığını değil, sağlığa olan faydasını da azaltır. Ayrıca raf ömrünü uzatmak için yapılan işlemler de ürünün besin değerini aşağı çeker.
Mevsiminde yenen ürün çok daha lezzetlidir. Evinizin bahçesinde hiç domates yetiştirip yediniz mi? O mis gibi kokusunu hiç duydunuz mu? O ağzınızda bıraktığı lezzeti hiç hissettiniz mi? Eğer cevabınız “Evet” ise mevsimindeki ürünleri lezzetlerini anlamış olursunuz. Bunu bir de kışın marketten aldığınız domatesi yiyerek test edebilirsiniz.
Şimdi ilk iş bölgenizdeki köy ve üretici pazarlarını bulup o pazarlardan o mevsimde yetiştirilen ürünlerden alın. Hem damaklarınızı hem midenizi hem de cebinizi hem de üreticilerimizi şenlendirin.
Mevsiminde ürünler, arzın en yüksek olduğu dönemlerde piyasaya çıktığı için doğal olarak daha ekonomiktir. Örneğin, kış aylarında taze fasulye tüketmek isteyen biri, yazın kilosu 80 lira olan ürüne 280 lira ödemek zorunda kalabilir. Bunun nedeni sera giderleri, enerji kullanımı, nakliye masrafları ve uzun tedarik zincirleridir. Oysa mevsiminde tüketilen ürünler, çiftçiden tüketiciye daha kısa yoldan ulaşır, bu da maliyetleri azaltır.
Ayrıca yerel üretici pazarı ve kooperatiflerin desteklenmesi, tarımsal üretimdeki gelir dağılımı adaletine katkı sunar. Böylece hem tüketici hem de üretici kazanır.
Mevsiminde ve yerelde üretilmiş gıdaların tercih edilmesi, gıda taşımacılığına bağlı olarak oluşan karbon salımını önemli ölçüde azaltır. Örneğin Şili’den gelen üzüm yerine Manisa’dan gelen üzüm tercih edildiğinde, tonlarca yakıt tüketimi, lojistik ve depolama işlemi bertaraf edilmiş olur.
Üstelik doğal mevsim koşullarında yapılan üretim, sera ortamına kıyasla çok daha az enerjiye ihtiyaç duyar. Yazın güneşin ışık ve ısısından faydalanarak yetiştirilen domates, ekstra enerji gerektirmezken; kışın aynı domatesi yetiştirmek için elektrikli ısıtma, aydınlatma ve bol su kullanımı gerekir. Bu da sürdürülebilirlik adına ciddi bir kayıptır.
Doğal mevsim döngüsünde yapılan üretimde; toprağın dinlenme süreci, su kaynaklarının dengeli kullanımı, zirai ilaç ve gübre ihtiyacının azalması gibi avantajlar söz konusudur. Tarım ilaçlarının yoğun kullanımı, sadece insan sağlığı için değil, toprak ve yer altı su kaynakları için de ciddi riskler taşımaktadır.
Mevsiminde üretim, bu kimyasal müdahaleleri en aza indirir. Sonuçta; daha sağlıklı toprak, daha az kalıntılı ürün ve daha temiz bir çevre elde edilir.
Mevsiminde alınan ürünler daha uzun süre dayanır, evde kurutularak, konserve yapılarak, salamura edilerek değerlendirilebilir. Bu geleneksel yöntemler hem gıda israfını azaltır hem de enerji bağımlılığını düşürür. Kış için yaz domatesinden yapılan salça veya kurutulmuş patlıcan gibi ürünler, hem kültürel mirasımızın bir parçasıdır hem de gıda planlamasının sürdürülebilirliğini sağlar.
Yurt dışında yapılan çalışmalar, mevsiminde alınan ürünlerin evsel israf oranının yüzde 30’a kadar daha düşük olduğunu göstermektedir.
Yerel üreticiden, doğrudan üretici pazarından veya kooperatiften yapılan alışveriş, sadece bir gıda temini değil; aynı zamanda kırsal kalkınma hamlesidir. Bu model, tarımda küçük üreticinin ayakta kalmasını sağlar, aracı zincirini azaltır ve tüketiciyle üretici arasında doğrudan bir bağ kurar.
Gıda egemenliği, bir toplumun kendi besinini kendi topraklarında, kendi yöntemleriyle üretmesiyle mümkündür. Bu da ancak mevsimsel ve yerel üretimi destekleyen politikalarla güçlenebilir.
Bugün sağlıklı bir gelecek için bireysel olarak atabileceğimiz en güçlü adımlardan biri; mevsiminde, yerel ürünleri tercih etmektir. Bu tercih, sadece bireysel sağlığımızı değil; aynı zamanda çevresel sürdürülebilirliği, ekonomik dengeleri ve toplumsal refahı da doğrudan etkiler.
Tabağımıza gelen domatesin, salatalığın, portakalın ya da patatesin arkasında nasıl bir üretim hikayesi olduğunu bilmek ve buna göre tercihte bulunmak; sadece bir alışveriş değil, aynı zamanda bilinçli bir yurttaşlık sorumluluğudur.
Haydi, gelin şimdi önümüzdeki yaz mevsiminde (haziran, temmuz, ağustos) tüketebileceğimiz meyve sebzelere bir bakalım. Tavsiyeler Türkiye genelinde, özellikle Ege bölgesi için geçerlidir.
● Domates : En doğal, en kokulu zamanı.
● Salatalık : Serinletici ve taptaze.
● Biber (Çarliston, sivri, kapya)
● Dolma ve közleme için ideal.
● Taze fasulye : En bol ve ucuz zamanı.
● Kabak : Kızartması, çorbası, mücveri…
● Patlıcan : Közle, kızart, zeytinyağla buluştur.
● Mısır : Haşlamalık ya da közlemelik.
● Taze soğan ve sarımsak : Aromasını şimdi yakalarsınız.
● Karpuz : Yazın sembolü.
● Kavun : Tatlı mı tatlı, doğal şeker kaynağı.
● Kayısı : Taze tüketin, reçel yapın.
● Şeftali : Sulu, mis kokulu.
● Erik (Yeşil ve can) : Mayhoş lezzet şimdi.
● Kiraz ve vişne : Dondur, reçel yap.
● Üzüm (Temmuz sonu itibarıyla) : Kurut, sık, taze tüket.
● İncir (Ağustos sonu) : Kurusu ve tazesiyle mucize.
Ayrıca bu dönem için birkaç küçük tüyo:
● Zeytinyağı için zeytin çiçeği gözlemleri
● Bağlarda salkım düzenleme zamanı
● Kekik, adaçayı, biberiye gibi aromatiklerin hasat dönemi
● Salçalık domates ve biber alımı için en uygun zaman
GENEL
14 gün önceGÜNDEM
14 Haziran 2025SPOR
14 Haziran 2025GÜNDEM
14 Haziran 2025GÜNDEM
14 Haziran 2025GÜNDEM
14 Haziran 2025FOTO GALERİ
14 Haziran 2025