Gerilim Merkez’i savunmada bırakabilir
ŞEBNEM TURHAN
İran İsrail gerilimi piyasaları alt üst etti. Gerileyen petrol fiyatları hesapları bozacak şekilde yükselirken içerde döviz kurları hareketlendi. Bu hafta Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu kararı bu belirsizliklerin ve gerilimin gölgesinde açıklanacak. Uzmanlar, yüzde 49’a yükseltilen üst bantta beklenilen indirimin de temmuza sarkabileceğini geçen hafta başlayan likidite gevşeme adımlarını da tersine çevirebileceğini vurguladı. Uzmanlara göre fonlama yüzde 46-49 arasında devam edecek ve kur konusunda daha hassas olacak. Merkez Bankası’nın miktarını arttırdığı haftalık repo ihaleleriyle de ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti yüzde 46’ya indi.
Bu hafta gerçekleşecek PPK öncesinde Merkez Bankası geçen haftaya yüzde 46 politika faizinden yaptığı fonlama miktarını artırarak başladı. 100 milyar liraya çıkarılan yüzde 46 seviyesinden fonlama cuma günü ise 150 milyar lira olarak gerçekleştirildi. Bu sayede yüzde 49 seviyelerine dayanan ağırlıklı fonlama maliyeti de haftayı yüzde 46’dan kapattı. Böylece Merkez Bankası PPK öncesinde fiili faizi yüzde 49’dan yüzde 46’ya çekerek 300 baz puan indirim yapmış oldu. Merkez Bankası’nın bu adımları perşembe günü açıklanacak olan PPK toplantı kararında üst bantta indirim olasılığını yükselttiği hatta temmuzda beklenilen politika faizi indirimlerinin de öne çekilebileceği beklentilerini artırdı.
Petrol fiyatları arttı dolar güçlendi
Ancak geçen haftanın son işlem gününde İsrail ve İran arasında artan tansiyon beklentileri tersine çevirecek gibi görünüyor. Gerilimle birlikte bir ayda yüzde 15 yükselen petrol fiyatları gün içinde 76 doları gördü, 74 dolar seviyelerine dayandı. Mayıs başında petrol fiyatları 60 dolara kadar gerilemişti. Küresel çapta dolar endeksi güçlenirken içeride dolar/ TL yönünü yukarı çevirdi. Haziran ayına iyi başlayan Borsa İstanbul endeksleri de tansiyondan payını aldı ve günü negatif kapattı. Tüm bu gelişmeler geçen hafta başında oluşan Merkez Bankası PPK beklentilerini de etkiledi. Uzmanlar EKONOMİ’ye Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun bu gelişmeler ışığında nasıl bir hamle yapacağını değerlendirdi.
Daha ihtiyatlı bir iletişim sergileyebilir
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, Merkez Bankası’nın haziran toplantısında zaten faiz indirmesinin beklenmediğini dile getirerek “Bu nedenle Ortadoğu’da son yaşananlar politika faizi kararını etkilemeyecek gibi görünüyor. İndirme olasılığı varsa da bunun oldukça azaldığını düşünüyorum. Öte yandan anketlere göre piyasa katılımcıları faiz koridorunun daralmasını bekliyordu. Ben kişisel olarak buna katılmıyordum. Böyle bir konjonktürde dar faiz koridoru iyi fikir olmayabilir. İran-İsrail gerilimi ile bu olasılığının iyice azaldığını düşünüyorum” diye konuştu. Yine de son gelişmelerin faiz kararı üzerinde hiç etkisi olmayacağının söylenemeyeceğine vurgu yapan Kara, “Karar metni etkilenecektir. Merkez Bankası küresel gelişmelere değinerek özellikle enerji fiyatlarına dair risklerden dolayı bir ton daha ihtiyatlı iletişim sergileyebilir” diye konuştu.
Riskler arttı Merkez Bankası bekleyecektir
TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat, Merkez Bankası’nın risk almayacağını vurguladı. Hürmüz Boğazı meselesinin çok kritik olduğunu, bu boğazın önemli bir bölümünü İran’ın kontrol ettiğini söyleyen Murat, küresel petrol ticaretinin dörtte birinin, küresel sıvılaştırılmış doğalgaz ticaretinin ise üçte birinin bu boğazdan geçtiğini dile getirdi. Murat, bu nedenle Merkez Bankası’nın hiçbir şekilde risk almayacağını zaten hamleleriyle ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini yüzde 46’ya getirdiğini, TLREF’in de yüzde 47,12’ye düştüğünü belirterek, PPK gününe kadar TLREF’in de yüzde 46 seviyesine ineceğini ifade etti. Bu seviyenin Merkez Bankası hem de piyasa için yeterli olacağını söyleyen Murat, savaş patlak verene kadar Merkez Bankası’nın politika faizini indirmede veya faiz koridorunun üst sınırını indirmede isteksiz olduğunu kaydetti. Murat, “Bu savaş da vesile oldu. Şu an ne politika faizini ne de üst sınırı indirmediğinde bahanesi hazır riskler yüksek. Enerji fiyatlarını sadece enerji fiyatı olarak almayın, dolaylı olarak tüm enflasyon sepetini etkiliyor. Merkez Bankası temmuzu görmek isteyecektir, haziranı pas geçecek” dedi.
Temkinli duruş sürecek indirim 11 Eylül’de
EMCAP Advisory Yönetici Ortağı Dr. İnanç A. Sözer de temkinli olunması gereken bir süreçten geçildiğine işaret ederek yaklaşık üç aydır ve bunun temel nedenlerinden birinin de jeopolitik gerginlikler olduğunu vurguladı. Merkez Bankası’nın sıkı duruşunu gerekli kılan bu durumun artık bir nedeninin de yaşanan son saldırı olduğunu söyleyen Sözer, şöyle konuştu: “Hal böyleyken Merkez Bankası temkinli duruşunu koruyacak ve faizlerde herhangi bir değişiklik yapmayacaktır yönündeki görüşümüz daha da pekiştirilmiş oldu. Küresel ve bölgesel zorluklara rağmen, risk primlerinde yurtiçinde ilave bir şoka sebep olacak vaka olmadıkça, bir müddet sonra Türkiye’nin izlediği istikrar programını sürdürebilecek bir küresel ortam oluşacağını ve 11 Eylül’deki toplantısından itibaren faiz indirimlerinin kademeli olarak başlayacağını tahmin ediyorum.”
Merkez Bankası’nın eli kısıtlanacaktır
Pusula Portföy Yönetim Kurulu Üyesi İris Cibre de faiz indirim beklentilerinin düştüğüne dikkat çekerek “Benzin ve motorin zamları, petrol fiyat artışı dolayısıyla enflasyonist. Fakat, Merkez Bankası cuma günü 150 milyar TL’lik repo ihalesi açtı. Yani son 3 gün 100’er milyar lira giderken cuma günü dozu artırdı. Bu da ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini düşürmeye devam edecek. Dolayısıyla, indirim sinyali hala güçlü görünüyor. Ancak, İran’ın acil toplantı sonunda nasıl cevap vereceği de önemli. Hürmüz boğazını kapatması veya Suudi Arabistan’ın üretim merkezlerine saldırı düzenlemek gibi riskler, petrol fiyatlarını beklenmedik noktalara taşıyabilir. Dolayısıyla, o noktada Merkez’in indirim eli fazlasıyla kısıtlanacaktır” diye konuştu. İşin bir de kur tarafı bulunduğunu söyleyen Cibre, “Son 30 günde dolar/ TL artışı yüzde 1,75’e yükseldi. Bir yandan bu açıdan ihracatçı destek görürken, bu artış hızının devamı dolarizasyona neden olabilir. Özellikle parite etkisiyle Euro/ TL’deki artış yüzde 5’e ulaşmış durumda. Merkez Bankası’nın kur konusunda daha stabil davranmalı diye düşünüyorum” dedi.
source