Güneydoğu’nun ticari ve lojistik kanalları güçlendirilmeli
Güneş DOĞDU SOYLU
Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Fırat, yeni barış süreci ile birlikte Güney Doğu Anadolu’da hızlı bir kalkınma döneminin başında olduklarını söyledi.
Yeni sürecin doğru yönetildiği takdirde, sadece Şanlıurfa veya Güney Doğu’nun değil, aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik ve sosyal alanda önemli bir güç kazanacağını vurgulayan Ömer Fırat, “Bölgemizde yaşanan yeni siyasi gelişmeler sayesinde gençlerimiz daha umutlu bir geleceğe bakıyor. Kardeşliğin tesis edildiği her yerde huzur, üretim ve kalkınma olur. Yeni barış süreci, Güneydoğu Anadolu'nun ekonomisine olumlu etkiler sağlayacak. Önceki çözüm süreçlerinde olduğu gibi, bölgedeki yatırım ortamı hızla iyileşecek, güvenlik risklerinin azalmasıyla yerli ve yabancı yatırımcılar daha cesur adımlar atabilir” diye konuştu.
“Lojistik sektörü için hızlı adımlar atılmalı”
Özellikle dış ticaret açısından, Türkiye'nin Ortadoğu ülkeleriyle ekonomik bağlarının bu süreçle birlikte güçleneceğini belirten Fırat, Irak, İran ve Suriye gibi sınır ülkelerle ticari ilişkilerde güvenlik riskleri azaldığında, ihracat hacminin büyüyeceğine dikkat çekti. Fırat, “Lojistik maliyetler hızla düşecek ve özel sektör bölgemizde daha fazla yatırım yapacak. Bölgemizde 570 sektörü tetikleyecek yeni bir sinerji kuruluyor” dedi.
Özellikle hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektöründe büyük bir ivme beklediklerini kaydeden Fırat, “2024 yılında Irak'a yapılan 10,7 milyar dolarlık ihracatın 2,9 milyar dolarlık kısmı bizzat bölge ihracatçılarımız tarafından gerçekleştirildi. 2030 yılına kadar bu rakamı 2 milyar dolar seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz. Ayrıca, sanayi ve otomotiv sektörleri de bu süreçten ciddi şekilde olumlu etkilenecek. Türkiye'nin savunma sanayi ve otomotiv ihracatındaki başarısı, Güneydoğu Anadolu'nun rekabetçi bir konuma gelmesine yardımcı olacak. Bu sürecin desteklenmesi için gümrük kapılarımızda sürdürülebilir geçişlerin başlaması lazım. Örneğin Şanlıurfa’daki Akçakale Sınır Kapısı hala ticari faaliyetlere kapalı durumda. Bu kapı açılırsa Suriye’ye yönelik ihracatımız yüksek bir ivme kazanır” diye konuştu.
“Mezopotamya kayıp turizm destinasyonu olmasın”
Yeni barış sürecinin aktif etkileyeceği sektörlerden birisinin de turizm sektörü olduğunu ifade eden Fırat, “Şanlıurfa’nın merkezinde yer aldığı ve ilklerin bölgesi olan Yukarı Mezopotamya bölgesindeki güvenlik risklerinin ortadan kalkması ile birlikte yerli ve yabancı turist ilgisinin daha da artacağını öngörüyoruz. Turizm uzmanları, bölgemizin Türkiye'nin kayıp destinasyonu olduğunu ve şimdi yeniden keşfedilme zamanının geldiğini belirtiyor. Sahadaki gelişmeler de bu süreci destekliyor. Zira Mezopotamya’nın altın şehirleri olan Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır’da otel yatırımları büyük hız kazanmış durumda” dedi.
“Nusaybin Sınır Kapısı kardeş kapı modeliyle açılmalı”
Bunun yanı sıra 1980’den beri kapalı bulunan Şenyurt (Dırbesiye) gümrük kapısı ile Nusaybin Sınır Kapısı’nın (Kamışlı) da biran önce açılmasını beklediklerini ifade eden Ömer Fırat, şöyle devam etti: “Nusaybin gümrük kapısı bölge ihracatçılarımız açısından çok stratejik bir noktada yer alıyor. Çünkü söz konusu hudut kapımız TOBB öncülüğünde 2011 yılında Nusaybin'in ve bölgenin ekonomisinin güçlenmesi için Türkiye'nin ilk ortak kullanımlı kardeş sınır kapısı olarak belirlendi.
Eğer Nusaybin hududu yeniden açılırsa Kardeş Sınır Kapısı modeli ile geçişler tek mühürle yapılabilir ve ihracatçılarımız Orta Doğu’daki pazarlara daha kolay açılır. Şu anda Suriye ile ticaret yapmak isteyen iş insanlarımız, 1000 km’den fazla yol kat etmek ve ciddi lojistik maliyetler üstlenmek zorunda kalıyor. Bu kapının açılması yalnızca ekonomik anlamda değil, aynı zamanda karşıdaki kardeşlerimizle dostluk ve ticaret ilişkilerinin yeniden kurulması açısından da büyük önem arz ediyor” diye konuştu.
source