Ankara’daki İngiltere Bü­yükelçiliği’nin tarihi bahçesi, alışılmışın dı­şında bir atmosfere ev sahipliği yaptı. Majesteleri Kral III. Char­les’ın 76’ncı doğum günü kutla­ması vesilesiyle düzenlenen re­sepsiyon, yalnızca bir diploma­tik seremoni değil; aynı zamanda kültür, ekonomi ve stratejik iş­birliğinin iç içe geçtiği etkileyici bir etkinlikti.

Yaklaşık 1500 kişinin katıldı­ğı davette, Dışişleri Bakan Yar­dımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Mehmet Ke­mal Bozay, Ankara’da görev ya­pan diplomatik ve askeri mis­yon temsilcileri, Türk ve İngiliz iş dünyasının önde gelen tem­silcileri, Birleşik Krallık Anka­ra Büyükelçisi Jill Morris’in ev sahipliğinde bir araya geldi. VIP konuklar için ayrılan özel alan­larda karşılıklı yatırım ilişkileri­ni güçlendirmeye yönelik görüş­meler yapıldı.

Britanya kültürüne Türk dokunuşları

Geceye damgasını vuran un­surlardan biri, Britanya kültü­rünün Türk dokunuşlarıyla bu­luşmasıydı. Menüde gelenek­sel Britanya mutfağının klasik örnekleri vardı. Birleşik Krallık lezzetlerinden ilham alan me­nü, yetenekli Türk şefler tara­fından hazırlandı. Menü, Birle­şik Krallığı oluşturan dört kuru­cu ülkeden ( İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda) lezzet­ler sunarken; Rozbif, Yorkshire Pudingi, İrlanda yahnisi, Galle­rin Glamorgan sosisleri gibi ye­rel lezzetleri ve dört farklı tarzda hazırlanan köriyi konuklarla ta­nıştırdı. Yemeğin yanı sıra ser­vis edilen İngiliz peynir tabakları ve klasik İngiliz tatlıları da gece­ye damga vurdu. Mekânda çalan Britanya müziği ise nostalji ve çağdaş ritimleri harmanlıyordu. Beatles’tan Adele’e uzanan geniş yelpazedeki seçki, ülkenin mü­zik endüstrisindeki yumuşak gü­cünü bir kez daha hatırlattı. Bir­leşik Krallık’ın kültürel ihracatı­nın neden bu kadar etkili olduğu, sadece rakamlarla değil, atmos­ferle de hissedildi.

Ortak yapımlar, ortak yatırımlar

Resepsiyonun asıl mesajı net­ti: Yaratıcı ekonomi artık sadece bir kültürel mesele değil; küresel rekabetin merkezinde yer alan stratejik bir alan. Konuşmalarda sık sık vurgulanan işbirliği, özel­likle film, dijital medya, yapay zekâ ve tasarım gibi alanlarda Türkiye ile derinleştirilmek is­tenildiğine yönelikti. Türkiye’de çekilen oyuncu Haluk Bilginer’in başrolde yer aldığı “The Turkish Detective” dizisinin bu strateji­nin ilk örneklerinden biri olduğu belirtildi. Resepsiyonda Türkiye ile yürütülen kültürel işbirlikle­rine de dikkat çekildi. , Birleşik Krallık Ankara Büyükelçisi Jill Morris, “Yaratıcılık açısından Türkiye zengin bir ülke. Filmden müziğe, tasarımdan mutfak sa­natlarına kadar her alanda işbir­liğimizi derinleştiriyoruz” dedi.

Yaratıcı sanayiler büyümenin lokomotifi

Birleşik Krallık’ın yaratıcı sa­nayileri ülke ekonomisinin stra­tejik sektörlerinden biri ola­rak öne çıkıyor. Yaratıcı sanayi­ler, ülke ekonomisinin en güçlü büyüme motorlarından biri ko­numunda. 2022 yılında yaratı­cı sanayilerin ülke ekonomisi­ne katkısı tam 124,6 milyar ster­lin olarak gerçekleşti. Bu rakam, İngiltere GSYİH’sinin yaklaşık yüzde 5,7’sini oluşturdu. Film, televizyon, moda, video oyunları ve dijital teknolojileri kapsayan bu sektör, 2,4 milyon kişiye istih­dam sağlayarak hem büyüklüğü­nü hem de sürdürülebilir büyü­me kapasitesini gösterdi.

Birleşik Krallık Ankara Büyü­kelçisi Jill Morris, “Bu sanayiler yalnızca ulusal gurur değil, ay­nı zamanda büyüme ve inovas­yonun itici gücü” ifadelerini kul­landı.

28 milyar sterlinlik ticaret hacmi

Etkinlikte iki ülke arasındaki ticaret hacmi de gündeme geldi. Türkiye ile Birleşik Krallık ara­sındaki ticaretin 28 milyar ster­line ulaştığı bilgisi verilirken, yakında başlayacak Serbest Ti­caret Anlaşması görüşmeleriyle bu ilişkinin daha da gelişmesi­nin beklendiği vurgulandı. Ocak ayında atanan yeni Ticaret Elçi­si ile bu süreç hız kazanmış du­rumda.

Eğitim ve teknoloji temelli işbirliği

Morris, Birleşik Krallık’ta eği­tim alan Türk öğrenci sayısının artmasından duyulan memnuni­yeti dile getirirken, iki ülke üni­versiteleri arasında artan aka­demik iş­birliğine de dikkat çekti. Ayrı­ca düzenle­nen Bilim ve Yenilik Haf­tası ile Yapay Zekâ Diyalo­ğu’nun, tekno­loji odaklı iliş­kiler açısından önemine vurgu yaptı.

Ortak ses ve dayanışmanın önemi

Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay, törende yaptığı konuşmada İngiltere’nin köklü geleneklerine ve başarılarına duyduğu saygıyı dile getirirken, Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki ilişkilerin derinliğine de işaret etti. NATO şemsiyesi altındaki ortaklıklarını hatırlatarak, iki ülkenin sadece müttefik değil, aynı zamanda pek çok bölgesel ve küresel konuda birlikte hareket eden stratejik ortaklar olduğunu vurguladı.

Ancak Bozay’ın en dikkat çekici değerlendirmesi, mevcut uluslararası krizler karşısında yapılan “bağlılık” vurgusuydu. Ukrayna’daki savaş ve Gazze’deki insanlık dramına dikkat çeken Bozay, dünyanın benzeri görülmemiş bir dönemden geçtiğini belirtti. Bu bağlamda, ortak değerler ve yükümlülüklerin artık sadece diplomatik nezaketin ötesinde bir gereklilik olduğuna dikkat çekti: “Bu bağlılık her zamankinden daha fazla önem taşıyor,” diyerek, sadece bir çağrıda bulunmakla kalmadı; aynı zamanda bir duruş sergiledi.

Bozay’ın konuşması, protokol kalıplarının ötesinde bir diplomatik gözlemi yansıtıyordu. Türkiye ile Birleşik Krallık arasında gelişen ilişkilerin geleceğine dair ipuçları verirken, küresel sorunlar karşısında ortak ses olmanın ve dayanışma içinde hareket etmenin önemine de güçlü bir vurgu yaptı.

İngiltere yaratıcı endüstrilerle büyüyor: Hedef 2035 stratejisi

Bilgi teknolojileri

Sektörün en büyük payı, Bilgi Teknolojileri (BT), yazılım ve bilgisayar hizmetlerinden ge­liyor. Bu alt sektörler, 49,1 mil­yar sterlinle yaratıcı sanayi­ler toplamının yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor. Reklam ve pazarlama sektörleri 21,5 mil­yar sterlinlik katkı sağlarken, film, televizyon, radyo ve fotoğ­rafçılık alanları 21,2 milyar ster­linle önemli bir paya sahip. Ya­yıncılık (11,6 milyar sterlin) ve müzik, sahne ve görsel sanatlar (11,2 milyar sterlin ) da sektörün canlılığını gösteren diğer başlı­ca alanlar.

Hükümetin 2024 yılında açık­ladığı ‘Invest 2035: Modern Sa­nayi Stratejisi’ ile yaratıcı en­düstriler, Britanya’nın önü­müzdeki 10 yıl boyunca büyüme odaklı kalkınma planının mer­kezine yerleştirildi. Film, tele­vizyon, video oyunları, moda, müzik ve dijital medya, küresel ölçekte yeni yatırım ve ihracat fırsatlarının hedef sektörleri arasında. Strateji, aynı zamanda dijital ticaret ve deneyim ekono­misi kavramlarına odaklanarak, geleceğin gelir kaynaklarını çe­şitlendirme hedefini taşıyor.

Birleşik Krallık yalnızca eko­nomik verileriyle değil, kültürel etkisiyle de dünya çapında yu­muşak güç kapasitesini pekişti­riyor. Ülke, kültür endekslerin­de dünyanın en etkili dördün­cü ülkesi olarak konumlanıyor. Kültür ihracatı, İngiltere’nin küresel markalaşmasının en önemli unsurlarından biri hali­ne gelmiş durumda.

Müzik ve edebiyat

Harry Potter serisi, dünya ça­pında 500 milyondan fazla kop­ya satışı ve 80 dile çevrilmesiyle yalnızca edebi değil ekonomik bir fenomene dönüştü. İngilte­re’nin müzik ihracatı da rekor düzeylere ulaştı. Dünya çapında satılan her sekiz albümden bi­ri Britanyalı sanatçılara ait. The Beatles, Ed Sheeran, Adele, Dua Lipa ve Sam Smith gibi sanat­çılar, ülkenin küresel müzik en­düstrisindeki güçlü konumu­nu koruyor. 2023 yılında 50’den fazla Britanyalı sanatçı, küresel en iyi 500 listesine girerek, İn­giltere’yi dünya müzik endüst­risinde yalnızca birkaç net ihra­catçı ülkeden biri yaptı.

Moda tasarım

Moda ve tasarımda da Birleşik Krallık, Burberry, JW Anderson ve Alexander McQueen gibi mar­kalarıyla lüks segmentte liderli­ğini sürdürüyor. Tasarım ve ya­ratıcı endüstriler toplamda 750 bin kişiye istihdam sağlıyor ve bu alanlar, ülkenin marka değerine olduğu kadar ekonomik büyük­lüğüne de katkıda bulunuyor.

Morris, iki ülke arasındaki dos­tane ilişkilerin somut göster­gelerinden biri olarak turizmi işaret etti. Türkiye’nin 2025 se­zonunda 5 milyon Britanyalı zi­yaretçiyi ağırlamasını bekledik­lerini ifade eden Morris, bunun sadece bir istatistik değil, ülke­ler arası güvenin ve yakınlığın bir sembolü olduğunu ima etti. “Bu ziyaretçileri çeken sizin mi­safirperverliğiniz, tarihiniz ve doğal güzelliklerinizdir” diye­rek Türkiye’nin yumuşak gücü­ne övgüde bulunurken, turizm başlığının ötesinde bir işbirliği çerçevesi çizdi. Ticaret, kültür ve güvenlik alanlarında gelişen ortaklık, onun sözleriyle “zor­lu bir küresel ortamda yan yana duran” iki NATO müttefikinin dayanışması olarak resmedildi.