Finans odaklı tarım devrimi olur mu? - Ötüken Haber
DOLAR

39,7257

0.16%
EURO

45,8826

0.2%
ALTIN(gr)

4.295,44

0,13%
BİST 100

9203.37

0,13%
Finans odaklı tarım devrimi olur mu?

Finans odaklı tarım devrimi olur mu?

ABONE OL
Haziran 20, 2025 21:21
Finans odaklı tarım devrimi olur mu?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İBRAHİM OĞUZ-Uluslararası Tarım ve Finansman Uzmanı

Tarımı finans sektörü dö­nüştürecek! Bu söz, yıllarca Tarım Orman Bakanlığı’n­da üst düzey görev yapmış bir bü­rokrata ait.

Türk tarımı, kamu kaynakları ve finans sektörünce tahsis edilen kredi bakiyesi toplamına bakıldı­ğında yıllık 40 milyar dolarlık kay­nak kullanıyor. Buna karşılık yıl­lık 78 milyar dolarlık Tarım GSYH oluşturabiliyor. Tarımın yıllık bü­yüme rakamlarına bakıldığında verilen destekler artı kullanılan fi­nansman büyüklüğü açısından in­celendiğinde beklenen büyüme ve ivmenin gerçekleştiği tartışma ko­nusudur. Birçok çevrelerince bu kadar büyük kaynak kullanarak sektörün dönüşümün ve büyüme­nin yeterli olmadığı görüşündedir. Bakış açılarında bazı eksiklikler olmakla beraber, dönüşüm ve bü­yüme için sermaye kaynaklarının efektif kullanılmadığı herkesin or­tak görüşüdür.

Finans, tohum kadar gerekli

Bugün ülkemizin tarım sektö­ründe onlarca yapısal sorunlar var. Bunların dönüşümü için kay­nağa, yanı finansmana ihtiyaç var. Ölçek ekonomisinin artırılmasın­dan miras konusunun çözümüne; iklim adaptasyonunun oluşturul­masından dijital üretime geçişte finansman varlığı belirleyici ola­caktır. İşte bu noktada, geçtiğimiz aylarda düzenlenen 4. Tarım Şu­rası’nda alınan finans ile ilgili bazı kararlar dikkat çekiyor. Bu kararlar hayata geçerse, tarım sektörü ile fi­nans sektörü arasında yepyeni bir dönem başlayabilir mi? Tarımda değişim, dönüşüm ve ivme sağla­nabilir mi?

Bu soruların cevaplarını, 4. Ta­rım Şurası sonrası alınan üç kara­rın ipuçlarını takip ederek anlaya­biliriz.

Şura kararlarının dikkat çekici maddelerden biri özel sektör ban­kaların yıllardır dillendirdiği ama tarım bürokrasisinin dikkate al­madığı destekleme ödemelerinin özel sektör bankalar üzerinden de verilebilmesi isteklerinin şu­ra kararlarına girmesidir. Şurada onbinlerce öneri içinden 86 mad­denin içinde destekleme ödeme­lerini özel bankaların da verebil­mesi önerisini nasıl okumalıyız? Bakanlık bürokrasisi bu maddeyi uygun görmeselerdi şura kararla­rına konmayacağını, sektörü takip eden herkes bilir. Tarım bürokrasi­si bir politika değişikliğine giderek finans sektöründe rekabet mi oluş­turmak istiyor? Yoksa sübvansi­yonlu kredi politikasında köklü bir politika değişikliğine mi gidiyor? Bugün destekleme ve sübvansi­yonlu kredi ödemeleri büyük ölçü­de devlet bankalarının omuzların­da. Oysa söz konusu ödemeler, dü­zenli ve şeffaf bir sistem kurulursa, özel finans sektörleri ile paylaşı­labilir. Finans sektörleri arasında oluşabilecek rekabet, hem kaynak­ların çeşitlenmesini hem de finan­sal erişim şartlarının iyileşmesi­ne katkı sağlayabilir. Örneğin bir banka, mazot veya gübre desteğine benzer bir kredi ürününü, devlet­le iş birliği içinde sunabilir. Böyle­ce hem kamu üzerindeki yük aza­lır hem çiftçi daha fazla seçeneğe sahip olabilir. Tabi ki bu kaynakla­rın özel bankalara açılmasında ba­zı zorlukları da olması olası. Bun­ların zamanla aşılabileceği düşü­nülmelidir.

Yeni nesil finansal araçlara geçiş şart

Tarım Şurası’nda yer alan bir başka önemli öneri ise 73. mad­dede saklı. Burada, “Yeni nesil fi­nansal araçlar tasarlanmalı, sa­tın alma garantili modeller, ver­gisel teşvik, sigorta destekleri ve yatırım kredileri incelenmeli” deniyor. Hatta daha da ileri gidi­lerek “Tarımsal Finansal Ar-Ge Birimi” kurulması öneriliyor. Bu noktada söz konusu Ar- Ge biri­mi kurulması ile neyin hedeflen­diği sorusunun cevap bulması ge­reklidir. Bu öneri ile aslında tarım finansmanında inovasyonun ek­sikliğini net bir şekilde ortaya ko­yuyor. Bugün hâlâ üreticiye sunu­lan finansal ürünler, 20 yıl önce­siyle neredeyse aynı. Günümüzde teknoloji, risk yönetimi, sürdürü­lebilirlik anlayışı ve pazar yapısı çok değişti. Bu noktada en önemli sorun, hâlâ bazı bankaların üre­time değil; teminata dayalı kredi finansmanına yönelmeleri. İklim akıllı, ölçülebilen, teminata değil üretime odaklanan sürdürülebi­lir finans modellerinin bir an ön­ce devreye alınması gerekiyor. Sa­tın alma garantili kredi modelleri, örneğin çiftçiye “ürettiğini sata­mazsam borç içinde kalırım” kor­kusunu ortadan kaldırabilir. Aynı şekilde üretime özel sigorta sis­temleri, sadece doğal afetlere de­ğil, fiyat dalgalanmalarına karşı da üreticiyi güvence altına ala­bilir. Tüm bu yapıları bakanlığın önerdiği sözleşmeli üretim mo­deli ile Tarsim sigorta havuzunda gelir garantili poliçeler ile birleş­tirebilir gözüküyor.

Tarımsal Finansal Ar-Ge Mer­kezi’nin kurulması ile sadece ye­ni finansal modeller geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda bu modelle­rin pilot uygulamalarla denenme­sini, sübvansiyonlu kredilerinin etkinliğinin artırılması sağlayabi­lir. Böylece tarım, daha öngörüle­bilir ve planlı bir finans yapısına kavuşabilir. Bu noktada Finansal Ar-Ge için Kredi Kayıt Bürosu ön­cü roller üstlenerek elinde var olan Tarım Kredi Değerleme Sistemi’ni (TARDES) çağın ihtiyacına doğru geliştirebilir.

Çiftçinin teminat sorunlarına garanti fonu

Tarım Şurası’nda öne çıkan bir diğer kritik konu ise 74. maddeyle gündeme gelen ‘Çiftçi Garanti Fo­nu’ ve ‘Kooperatif Finansman Fo­nu’ kurulması önerisidir. Aslına bakarsanız bu öneriler yeni değil. 2008 ve 2011 Kalkınma planların­da yazılmış; ama her ne hikmetse uygulamaya geçilmemişti.

Çiftçi Garanti Fonu ve Koope­ratif Finansman Fonu kurulabi­lirse ne olur? Bu fonlar sayesin­de, işini iyi yapan ama büyümekte zorlanan küçük ölçekli işletmele­rin büyümesi kolaylaşabilir. Bu­gün tarımın en büyük sorunlar­dan biri, genç çiftçi varlığımızın büyüyemiyor oluşu. İşte bu nok­tada, büyümek ve yatırım yap­mak isteyen gençlerimize Çift­çi Garanti Fonu devreye girebilir. KOBİ’ler için nasıl Kredi Garanti Fonu varsa, çiftçiler için de ben­zer bir yapı kurulabilir. Bankalar uygun gördüğü üreticilere risk almaktan çekinmez, gençler de üretime odaklanır. Özellikle de­zavantajlı gruplar olan kadın üre­ticiler ve kooperatif üyeleri için bu fonlar büyük fark yaratarak bü­yümede ivme oluşturulabilir, bu sayede kalkınma tabana yayılabi­lir.

Türkiye’de birçok kooperatif finansmana erişimde ciddi zor­luklarla karşılaşıyor. Kooperatif Finansman Fonu üretici örgüt­lerinin finansmana erişimini ko­laylaştırır. Kooperatifler bu yol­la hem üyelerine uygun maliyetli kredi sağlayabilir hem de birlikte üretim kültürü güçlenmesinin yo­lu açılabilir duruyor. Ayrıca fonlar aracılığıyla yapılacak denetim ve eğitimler, sadece para değil bilgi akışını da beraberinde getirebilir.

Tarımın geleceği yeniden yazılabilir

Tarım Şurası’nda alınan ve tarım finansmanında dönüştürücü ola­rak yorumladığımız bu üç önerinin kaynağının kimlerden geldiği, ilk 86 madde içine nasıl girdiği merak uyandırıyor. Gözden kaçırılmama­sı gereken nokta, Tarım Şurası’nın Tarım Ekonomisi atölyesi çalışma toplantısına Hazine ve Maliye Ba­kanı Mehmet Şimşek’in de katıl­dığıdır.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı 4. Tarım Şurası kararla­rını çok önemsediğini ve her de­fasında uygulamaya geçireceğini belirtiyor. Lakin şura kararları hü­kümeti bağlayıcı nitelikte olmayıp tavsiye niteliğinde olduğu unutul­mamalıdır.

Alınan şura kararlarının ne ka­dar uygulayacağımızı bekleyip gö­receğiz. Dönüştürücü gözüken bu kararlar hayata geçirilebilir ise ta­rımın geleceği yeniden yazabilir. Gençleri sektöre çekebilir, yatı­rımlar artabilir, bankalar arasında rekabet koşullar iyileşebilir. Sek­törün üzerine yapışmış muhtaçlık sendromu yerine yatırım alan ve büyüyen, dünya ile rekabetçi, ken­di ayakları üzerinde durabilen bir sektör haline gelebilir.

Üretimin önünü açmak ve üre­ticiyi pozitif yönden dönüştürmek istiyorsak, sadece beşeri kaynak­larımızı değil, sermayelerimizi de doğru bir şekilde planlamalıyız.

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r