Hukuki çıkmazda sıkışanlar için arabuluculuk: Vicdanın ve aklın öncelikli yolu - Ötüken Haber
DOLAR

39,7257

0.16%
EURO

45,8826

0.2%
ALTIN(gr)

4.295,44

0,13%
BİST 100

9203.37

0,13%
Hukuki çıkmazda sıkışanlar için arabuluculuk: Vicdanın ve aklın öncelikli yolu
  • Ötüken Haber
  • Ekonomi
  • Hukuki çıkmazda sıkışanlar için arabuluculuk: Vicdanın ve aklın öncelikli yolu

Hukuki çıkmazda sıkışanlar için arabuluculuk: Vicdanın ve aklın öncelikli yolu

ABONE OL
Haziran 20, 2025 21:30
Hukuki çıkmazda sıkışanlar için arabuluculuk: Vicdanın ve aklın öncelikli yolu
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ARB. DR. UMUT METİN-Türkiye Arabulucular ve Arabuluculuk Merkezleri Sözcüsü

Uyuşmazlıkları çözmek için hepimizce bilinen en kla­sik yöntem mahkemeye başvurmak, yani davadır.

Bir hukuki sorun oluştuğun­da, en özetiyle hukuk kurallarına aykırı davrandığını, bize haksız­lık yaptığını düşündüğümüz kişiyi ‘davalı’, kendimizi ise ‘davacı’ ola­rak belirterek yazdığımız dilekçe­yi mahkemeye sunduk mu, işte en genel hatlarıyla bir davanın sahibi olmuş oluruz. Dava sahibinin bek­lentisi ise en sonunda hakimin en adil kararı vereceği düşüncesidir. Yazması kolay bu sürecin yaşan­ması ise aynı kolaylıkta değildir. Ülkemizde zaman zaman kullanı­lan şekliyle; bunu bilen bir kısım davacıların “Onu yıllarca mahke­mede süründüreceğim” ifadesi ise aslında iki tarafın birlikte sürünme halinin tecrübeyle sabit ifadesidir.

Sadece Türkiye’de değil, dünya­da da davalar maalesef yıllarca sü­rer. İtiraz, istinaf yetmez. Temyiz, karardan memnuniyet olmazsa karar düzeltme, Anayasa Mahke­mesi’ne bireysel başvuru ihtimal­leri gözetildiğinden yıllara, çok za­man başka yıllar eklenerek takip eder. İyi niyetli bir ortalama ile 6-8 yıldan aşağı sürmeyen bu süreçler­de davacı artık davasından yorulur. Adliyeye gitmek gelmek, duruşma beklemek, çok zaman duruşmada kendini ifade etmeye imkan bula­madan duruşma salonundan ayrıl­mak taraflara stres ekler. Öyle ki; geçen zamanın hayattaki önemine bakıldığında; dava açıldığı yıl üni­versiteye giren gençler üniversi­teden rahatlıkla mezun olur. Hat­ta bazen iki duruşma arasında bir eğitim-öğretim yılından fazla süre bile geçer. Yıllar geçtikçe, artık da­vacı-davalı sorunu iyice katılaşır.

Ülkemizde son yıllarda artış gös­teren kira sorunları, trafikteki ku­ral umursamazlıkları, şiddeti al­kışlanacak bir hal gibi gösteren su­num ve sorunlar da gözetildiğinde, kâh davacı kâh davalı ama sonuç­ta davası olmayan vatandaş da ne­redeyse kalmamıştır. Yani bir ül­kede adliyede işi olmayan insanın toplam nüfusa oranı azaldıkça, top­lumsal stres de yükselmektedir.

Bu hale karşı en etkili yöntem arabuluculuktur. Arabuluculuk, yargılama değil, anlama ve anlaş­ma üzerinde şekillenen, rızalaş­ma-helalleşme bakışıyla manevi olarak da küskünlüğü geride bıra­kan bir yöntemdir. Ülkemizde mil­yonlarca anlaşmayı üretmesi de toplumca faydasının teyidinin en net göstergesidir.

Tahkim ve arabuluculuk benzer mi?

Tahkim ile benzer olan mahke­medir, arabuluculuk değil. Çünkü hem tahkimde hem mahkemede görülen bir yargılamadır. Her iki­sinde de bir dava, davada davacı/ davalı olan taraflar ve sorun üze­rinde karar veren kişiler (tahkim­de hakim yerine hakem) bulunur. Oysaki arabuluculukta, ne davalı ne davacı ne de karar veren bir kişi vardır. Bu haliyle tahkim ile arabu­luculuk arasında benzerlik bir ya­na, önemli farklar bulunmaktadır. Bu farkların bir kısmına gelince;

* Tahkim, sonunda hakem ka­rarı beklenen bir yargılama süre­cidir. Arabuluculukta ise sonunda anlaşma veya anlaşmama ihtima­li bulunan bir müzakere sürecidir.

* Tahkimde kararı hakem (ha­kem kurulu) verir. Arabulucu ka­rar vermez. Tarafların anlaşması­nı destekler.

* Tahkimde karşılıklı dilekçe­lerin hazırlanması, karşı tarafı ku­surlu gösterme gayreti ve katı usul kuralları, duruşma düzeni vardır. Arabuluculukta dilekçe hazırlan­ması ihtiyacı yoktur. Serbest mü­zakere atmosferi, görüşme vardır, arabuluculukta duruşma yoktur.

* Tahkim daha resmî ve stres­li bir süreçtir; delil sunma, tanık dinleme gibi aşamalar vardır. Avu­kat yardımı olmadan takibi büyük risk yaratır. Arabuluculuk stresli bir süreç değildir. Avukatların var­lığı süreci destekler, lakin arabulu­culukta avukat görev almasa bile, taraflar hiçbir emir, dayatma veya karara muhatap kalmaz.

* Tahkim süreçleri arabulucu­luğa göre daha maliyetlidir.

* Tahkimde hakem hatalı bir karar verdiğinde, bu kararın üst mahkemede içeriğini (esasını) tar­tışmak pek zordur. Bu kararların iptali için nedenler sınırlıdır. Ara­buluculukta hatalı karar verilmez.

* Tahkimde, kazan/kaybet riski açıktır. Bir taraf kazanırken, diğe­ri kaybeder. Tahkimde iki tarafın kazandığı bir sonuç doğmaz. Ara­buluculukta ise tarafların rızası ve anlaşması üzerine kurgulu oldu­ğundan, kazan-kazan sonucuna imkan verir.

* Tahkimde taraflar arasındaki ilişkinin korunması veya devamı imkanı kalmaz, arabuluculuk ise karşılıklı iletişimle varsa karşılıklı yanlış anlaşılmaları giderir.

* Tahkim, dava gibi uzun bir süreçtir. Tahkim kararına kar­şı açılan iptal davası ve kanun yo­lu süreçleriyle yılları alan tahkim süreçleri gayet normaldir. Arabu­luculuk ise tahkimle kıyaslana­maz, süratlidir. Bir günde hatta bir­kaç saatte anlaşmak yaygındır.

* Tahkimde yargılama yapan hakemlerin kompozisyonu, so­nuçta çıkması beklenen karara et­ki edebilir. Hakemlerin kusurları­na veya kasti tavırlarına bağlı yan­lış uygulamaları nedeniyle hukuki sorumlulukları gündeme gelebile­cek olsa da, hakimler gibi resmi bir disiplin/teftiş sistemine bağlı de­ğildirler. Adalet Bakanlığı tarafın­dan lisanslandırılmış değildirler. Arabulucular ise Adalet Bakanlığı kontrolünde lisanslı arabuluculuk yapma yetkisine sahip olup, resmi olarak disiplin sistemine/deneti­me tabidirler.

En insani ve pratik olan arabuluculuktur

Burada saydığım farklara başka farklar da eklenebilir. Lakin ekle­necek her bir fark, arabuluculuğun tahkime kıyasla avantajlarını orta­ya koyacaktır. Neredeyse hiçbir za­man hatta hızlandırılmış tahkim yargılamasında bile hakem kararı, standart bir arabuluculuk sürecin­den daha önce tamamlanamaz. Sa­dece bu farklara bakıldığında bile, tahkimin mahkemeden farklı bir süreç olsa dahi bir dava sahibi ol­ma yükünü ortadan kaldırmadığı görülür. Bu haliyle uyuşmazlık çö­züm yöntemleri içinde en insani ve pratik olan arabuluculuktur.

Sonuç olarak, soruna muhatap kalmak hepimiz için mümkündür. Lakin sorunu çözmek için tercih edilecek yöntemin mevcut soru­nu büyütmek değil, ortadan kal­dırması özel önemdedir. Bu çıka­rımla hukuki uyuşmazlıklarda sorunu gidermek için hem mah­kemeye hem davaya kıyasla vic­danın ve aklın yolu öncelikle ara­buluculuktur.

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r