Hazır giyimde önlem alınmazsa 63 bin kişi daha işsiz kalacak
Nurdoğan A. ERGÜN
Türkiye hazır giyim sektöründeki üretim ve ihracat kaybı 2025’in ilk 5 ayı rakamlarına da yansıdı. 2024 yılını yüzde 6.9’luk ihracat kaybı ile kapatan sektörde bu yılın ilk 5 ayında yüzde 6.3’lük kayıpla ihracat 465 milyon dolar geriledi.
Türkiye’nin ana pazarı Avrupa bölgesinde hazır giyim ithalatının yüzde 16 artmasına rağmen Türkiye’nin ihracatındaki düşüş, sektörde ‘endişe verici’ olarak yorumlanıyor. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Toygar Noyan, hazır giyim sektörünün karşı karşıya olduğu derinleşen krizi sert sözlerle eleştirdi. Mevcut ekonomi politikalarının sektörü adeta kan kaybetmeye ittiğini savunan Noyan, yüksek faiz ve baskılanan kurun rekabet gücünü sıfırladığını, bunun da zincirleme olarak istihdam kaybına ve Türkiye’nin sanayisizleşme tehlikesine yol açtığını söyledi.
Noyan, önlem alınmazsa yıl sonunda hazır giyim ihracatının 1 milyar dolar daha azalacağını belirterek, “İhracat 17 milyar dolara düşerken, ithalat 1 milyar dolar artarak 5 milyar dolara ulaşacak. Bu da yaklaşık 63 bin kişilik ilave istihdam kaybı anlamına geliyor” dedi. Her 1 milyar dolarlık ihracatın 31 bin 500 kişilik istihdam yarattığını dile getiren Noyan, son 5 aydaki ihracat kaybının 45- 50 bin kişilik ek istihdam anlamına geldiğini, ancak aksine sektörde 20 bin kişinin işten çıkarıldığını ve toplamda 145 bin kişilik istihdam kaybı yaşandığını belirtti.
“Küresel pazarda bahar, Türkiye’de kış yaşanıyor”
Noyan’ın detaylı analizine göre, küresel hazır giyim pazarı pandemi sonrası toparlanma emareleri gösteriyor. Özellikle 2024 yılının ilk üç ayında Avrupa’nın yüzde 16, Amerika’nın ise yüzde 10 oranında hazır giyim ithalatını artırması, dünya ticaretinde yeniden bir büyüme eğiliminin başladığının açık bir göstergesi. Ancak bu olumlu rüzgarlar Türkiye’ye ulaşmıyor. Türkiye hazır giyim sektörü, aynı dönemde ihracatta yüzde 6.1’lik dramatik bir küçülme yaşayarak bu küresel canlanmadan pay alamadı. Noyan, bunun ‘ciddi bir pazar kaybı’ anlamına geldiğini belirtti.
Çin, Bangladeş ve Vietnam’ın ardından dünya hazır giyim ihracatında dördüncü sırada yer alan Türkiye’nin 17.9 milyar dolarlık ihracatıyla önemli bir oyuncu olduğunu hatırlatan Noyan, Tayvan’da yaşanabilecek potansiyel bir jeopolitik gerilimin tedarik zincirinde yaratacağı kırılmanın Türkiye için büyük bir fırsat olabileceğine işaret etti. Ancak, mevcut yüksek maliyet yapısının bu fırsatı değerlendirmeyi imkânsız hale getirdiğini de sözlerine ekledi. Mısır gibi Kuzey Afrika ülkelerinin, Avrupa’nın göç ve güvenlik politikaları doğrultusunda ekonomik yapılanma çabalarıyla öne çıktığını ve Türkiye’nin bu noktada rekabet avantajını kaybettiğini belirtti.
“Yüksek faiz sıcak parayı cazip kılıyor”
Toygar Noyan, sektörün 2023 yılında dünya pazarına paralel yüzde 9 küçüldüğünü, ancak 2024’te durumun vahimleştiğini ve dünya yüzde 2 küçülürken Türkiye’nin yüzde 6.9 küçüldüğünü vurguladı. Noyan, bu küçülmenin 1.3 milyar dolarlık bir ihracat kaybına yol açtığını ve bu kaybın yüzde 46’sının savaş bölgelerinden kaynaklansa da, geri kalan 333 milyon doların doğrudan “rekabetçilik kaybı”ndan ileri geldiğini belirtti.
2022-2024 yılları arasında uygulanan ve kuru baskılayıp yüksek faiz veren politikaların etkilerinin 2024 yılında hissedilmeye başlandığını belirten Noyan, ana pazar Avrupa Birliği ve İngiltere’ye yapılan ihracatta yaşanan yüzde 6.3’lük düşüşün kritik olduğunu ifade etti. Noyan, “Rekabetçiliği kaybetmeseydik, yüzde 10 büyüyecektik ve 1.2 milyar dolar daha fazla ihracat gerçekleştirecektik” diyerek kaybedilen potansiyelin büyüklüğünü gözler önüne serdi. Yüksek faizin enflasyona da sebep olduğuna işaret eden Noyan, faizlerin vadeli satışlar ve forward kur mekanizması üzerinden ürün fiyatlarına doğrudan yansıdığını, böylece ithal ürünlerin bile içeride fahiş fiyatlara ulaştığını belirtti.
Noyan, geçtiğimiz yıl yüzde 35 enflasyona karşılık yüzde 63 oranında para kazanan faiz yatırımcılarının olduğunu, bunun “sıcak parayı” cazip hale getirirken, üretimi ve yatırımı baltaladığını savundu. Noyan’a göre, bu durum, ‘kaynakların sanayiden ve çalışanlardan alınıp bir grup para sahibine transfer edildiği’ anlamına geliyor ve bir kısır döngü yaratıyor. Noyan, mevcut politikaların sanayiyi ve üretimi desteklemediğini, aksine bir grup para sahibine “servet transferi” yaptığını iddia etti.
“Yüksek teknoloji için sermaye var mı?”
Uzun yıllardır hazır giyim sektörüne yönelik ‘düşük katma değerli iş’ söylemlerini sert bir dille eleştiren TGSD Başkanı Noyan, sektörün kilogram birim ihracat fiyatının 15.2 dolar olduğunu ve bunun, mücevher ve savunma sanayiinden sonra en yüksek değer olduğunu belirtti. Sektörün ithal girdi bağımlılığının sadece yüzde 20 olduğunu, üretimin yüzde 80’inin tamamen içeride yaratılan bir değer olduğunu vurgulayan Noyan, “Katma değerin tanımını kim nasıl yapıyor anlamıyorum ama rakamlar ortada. Biz en yüksek katma değeri içeride yaratıyoruz, en yüksek dış ticaret fazlasını biz yapıyoruz, en yüksek birim ihracat değerine sahibiz.
Ama düşük katma değerli sektör oluyoruz. Neye göre, kime göre?” açıklamasını yaptı. Türkiye’nin Avrupa’nın 30 yıl önce yaptığı ve bugün geri dönmeye çalıştığı ‘sanayisizleşme’ hatasına düştüğünü söyleyen Noyan, bugünkü koşullarda yüksek teknolojili üretim hedefinin gerçeklerle örtüşmediğini ifade etti. “Yüzde 32 geniş tanımlı işsizlik varken, her şeyi yüksek teknolojiye yapalım diyebileceğimiz bir sermaye var mı?” diyen Noyan, hazır giyim gibi daha düşük sermaye maliyetli sektörlerin korunması gerektiğini, aksi takdirde mevcut yüzde 32’lik işsizlik stokunun daha da artacağını vurguladı.
“Mısır’da yatırım empoze ediliyor”
Son yıllarda hazır giyim yatırımları açısından Mısır’ın gündeme geldiğini hatırlatan Noyan, “Mısır 1.4 milyar dolardan 2.4 milyar dolara geldi. Yani ihracatı 1 milyar dolar arttı. Halen Türkiye’ye göre çok küçük. Ama orada bir habitat oluşuyor. Bunu izlememiz lazım. Avrupa ülkeleri, göç ve güvenlik politikaları gereği Kuzey Afrika bölgesinde bir duvar oluşturmaya çalışıyor. Onun için de Mısır’ı şu anda bize pompalıyorlar. Hem fiyat açısından, aynı zamanda da göç ve güvenlik politikalarına yardımcı olmamız için oraya fabrikaları taşımamızı istiyorlar” dedi.
İç pazarda ithalat baskısı artıyor
TGSD Başkanı Toygar Noyan, uygulanan politikaların ithalata yaradığını söyleyerek, son 2 yılda 1.3 milyar dolarlık üretimin içeride kaybedilerek dışarıdan alınmaya başlandığını söyledi. Bunun da doğrudan 145 bin kişilik istihdam kaybına yol açtığını ifade eden
Noyan, sektörün 18 milyar dolar dış ticaret fazlası yaratırken, bu rakamın 14 milyar dolara gerilediğini sözlerine ekledi.
TGSD Başkanı’nın acil çözüm önerileri
1-Asgari ücrette 2 bin 500 TL devlet desteğinin tüm sektör firmalarına, ölçek gözetmeksizin verilmesi.
2-Net ihracata yüzde 10 kur dönüşüm desteği sağlanması.
3-Reeskont faizi tahsilatının dönem sonunda yapılması.
4-Eximbank kredi desteklerinin toplam ihracat değerinin yüzde 16’sına çıkarılması ve teminat mektubu kolaylıkları sağlanması.
5-GES yatırımlarının önündeki sorunların çözülmesi, mikro ihracat ve KDV iadelerinin hızlandırılması.
6-EYT’li çalışanların SGK primlerinin devlet tarafından karşılanması, sadece gelir vergisinin alınması.
7-Kadınların iş gücüne katılımını artırmak için iş hayatına yeni giren ve eşi sigortalı olan kadınların sağlık primlerinin 3-5 yıl süreyle alınmaması.
“Sahada olmak için kovanın deliği kapanmalı”
Türkiye’nin Kuzey Afrika’dan yüzde 44, Uzakdoğu’dan da yüzde 60 pahalı hale geldiğini kaydeden Toygar Noyan, “Müşteri yüzde 20-25 fazlasına bizden almaya razı ama yüzde 45-60 ödemek istemiyor. Türkiye için fırsat var ama yüzde 60 pahalıyken bunun olması mümkün değil. 5-10 yıl sonra sahada olabilmemiz için ilk önce kovamızın altındaki deliği onarmamız ve kovayı büyütmemiz lazım” dedi.
source