İzmir Ticaret Odası (İZTO) Haziran ayı meclis toplantısı bugün İZTO Meclis Salonu’nda yapıldı.
Toplantıda değerlendirmelerde bulunan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, hem küresel ekonomi hem de Türkiye açısından asıl zararın gümrük vergilerinden ya da artan emtia fiyatlarından değil; değişen siyasi ve jeopolitik ortamla birlikte artan politika belirsizliğinden kaynaklandığını vurguladı.
Son dönem verilerine bakıldığında Türkiye ekonomisinin 2025 yılı ilk çeyreğinde büyümesini sürdürdüğünü, ancak ikinci çeyrek itibarıyla daralma sinyallerinin belirginleştiğini ifade eden Özgener, “Büyümeye en büyük katkının yine özel tüketimden geldiğini; yatırım bileşeninde ise inşaatın pozitif, makine-teçhizatın ise negatif katkı sunduğunu gözlemliyoruz.
Öte yandan açıklanan 2025 Haziran ayına ilişkin mevsimsellikten arındırılmış Kapasite Kullanım Oranı bir önceki aya göre 0,7 puan azalarak yüzde 74,4 seviyesinde gerçekleşti. Tüm bu gelişmelerin ışığında, ekonomideki üretim tarafının zayıflamakta olduğu, tüketim odaklı büyümenin sürdürülebilirliği konusunda soru işaretleri doğduğu anlaşılıyor” diye konuştu.
Büyümenin tekrar sanayi tarafından sürüklenmesi için yeni bir sanayi politikası ve teşvik sistemine ihtiyaç olduğunu geçmişte vurguladıklarını hatırlatan Özgener, “Bu doğrultuda, 30 Mayıs’ta yasalaşan yeni teşvik sistemi iş dünyamız için önem taşıyor. Yeni teşvik sisteminde vergi destekleri azaltılırken faiz/kâr payı desteği artırıldı. İsteyen yatırımcı ise faiz desteği yerine makine alım desteğinden yararlanabilecek. OSB’lerde ve Endüstri Bölgelerinde gerçekleşen yatırımlara daha ileri teşvikler sunulacak.
Kentimizde, 12 Milyon Türk Lirası ve üzerindeki sabit yatırımlar teşvikten faydalanabilecek. Yatırım destek unsurları bir önceki teşvik sistemiyle hemen hemen aynı, yani gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, kurumlar vergisi indirimi, faiz veya kâr payı desteği, yatırım yeri tahsisi ve SGK işveren primi desteğini içeriyor.
Sadece ‘makine desteği’ yeni bir destek unsuru olarak dikkat çekiyor. O da Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi kapsamında desteklenen 2 milyon liranın üzerindeki makine ve teçhizat bedelinin yüzde 25’inin kamu bütçesinden karşılanması şeklinde yer alıyor. Yeni sistemde yüksek teknoloji yatırımlarına özel önem atfedilmesi de dikkat çekici bir başka nokta. HIT-30 (Yüksek Teknoloji Yatırım Programı) ve Öncelikli Ürün Listesi ile belirlenen alanlara yönelik teşviklerin yoğunlaştırılmasının, ülkemizin katma değeri yüksek üretim yapısına geçiş stratejisine doğrudan katkı sağlayacağını öngörüyoruz.
Ayrıca, deprem bölgesine yönelik bölgesel teşviklerin güçlendirilmesi ve az gelişmiş yerleşim yerlerine özel destek mekanizmalarının devreye alınması da sosyal adaleti ve bölgesel kalkınmayı önceleyen yaklaşımı yansıtıyor” dedi.
Sistemin daha da etkin olması için, yazılım, veri, algoritma gibi teknolojik yatırımlar için de vergi teşviklerinin olmasının yararlı olacağını ifade eden Özgener, bununla birlikte, sanayi-hizmet-akademi iş birlikleri için yapılandırılmış teşvik mekanizmalarının da dikkatle ele alınması gerektiğinin altını çizdi.
OSB’lerin sanayi politikalarının en stratejik araçları arasında yer aldığını, sanayinin bölgesel kalkınmadaki rolünü güçlendirmek amacıyla OSB’lere yönelik teşviklerin artırılmasının büyük önem taşıdığını kaydeden Özgener, yatırım teşvik programının başarısının da OSB’lerin başarısıyla doğru orantılı gerçekleşeceğini öngördüklerini ifade etti.
Özgener, “Bu bağlamda, teşvik sisteminde yüzde 50 oranında uygulanan SGK işveren primi desteğinin OSB’ler için artırılmasının, yatırım motivasyonunu yükselteceği ve istihdamı teşvik edeceği kanaatindeyiz. Özel sektör için önemli bir fırsat olan bu teşvik sisteminin, sahadan gelecek sektörel bazlı ihtiyaçlara göre revize edilmesinin önümüzdeki dönemde önem taşıyacağına inanıyoruz” dedi.
Hürmüz Boğazı konusunda yaşanan gerginliğin, deniz taşımacılığındaki sigorta ve navlun maliyetlerinin şimdiden artmaya başlamasına neden olduğuna da değinen Özgener, şu açıklamalarda bulundu:
“Hürmüz’den geçen petrol sevkiyatları büyük ölçüde devam ediyor, ancak küresel stok seviyelerinin yüksek oluşu, arz-talep dengelerinin halen kontrol altında olduğunu gösteriyor. Yine de savaşın küresel enerji piyasalarını sarstığının altını çizmek durumundayız.
Hürmüz Boğazı önemli bir enerji arz noktası konumunda. Bu noktada, enerji arzını güvence altına almaya yönelik uluslararası politikaların geliştirilmesi önem taşıyor. Bununla birlikte, savaş sonucunda artan emtia ve petrol fiyatları, bütün dünya ekonomileri için enflasyon riskini canlı tutmasının yanı sıra, sıkı para politikalarının daha uzun süre gündemde kalması riskini de ortaya çıkarıyor.
Yüksek faiz, dünya ekonomisinin daha da yavaşlamasına sebep olabilir. Dünya; daha yavaş bir büyüme trendinde ilerlerken, yaşanan bu savaşlar, ne yazık ki, hem küresel ekonomi için, hem de ülkemiz ekonomisi için mevcut riskleri artırdı. Bu anlamda, jeopolitik krizler döneminde sağduyu ve diplomasinin her zamankinden daha kıymetli olduğunu görüyoruz. Dünya ekonomisinin böyle bir şoku kaldıracak gücü kalmadı.”
GENEL
9 gün önceGENEL
26 gün önceGÜNDEM
26 Haziran 2025SPOR
26 Haziran 2025GÜNDEM
26 Haziran 2025GÜNDEM
26 Haziran 2025GÜNDEM
26 Haziran 2025