PROF. DR. TAYFUN DOĞAN
Üsküdar Üniversitesi Dekan Yardımcısı
Umut… Ne çok anlam yüklediğimiz bir kavram. Yerine göre bir varoluşsal enerji kaynağı, manevi bir cesaret, güçlü bir niyetlenme, insan çabasının ayrılmaz teşvikçisi, aktif bir adanmışlık, hayata bağlanma sebebi, çaresizin oksijeni, mümküne duyulan tutku, ulaşma düşüncesinin eşlik ettiği bir iştah ve daha fazlası… Öte yandan en büyük hayal kırıklıklarının da nedeni, yerine göre mutluluğu geleceğe saklama sebebi, acıyı uzatan işkenceci, fakirin ekmeği, karanlık ve sonu bilinmeyen bir tünelde yürümeye devam etme nedeni, daha fazla eziyet çeksin diye kurbanının başının üstünden bir kova su döken işkenceci… Kısacası, varlığı bir dert yokluğu yara diyebileceğimiz bir kavram.
Son yıllarda umut konusu, özellikle pozitif psikoloji yaklaşımının sahneye çıkmasıyla birlikte, her zamankinden daha fazla bir şekilde bilimsel araştırmaların temel materyali haline gelmiştir. Bugün umutla ilgili binlerce araştırma yapılmakta ve kavram her yönüyle incelenmektedir. Söz konusu bu araştırmalar umudun neden önemli ve sahip olmaya değer olduğunu göstermektedir. Kısaca ifade etmek gerekirse, umut hem mutluluğu hem de psikolojik sağlamlığı artıran güçlü bir belirleyicidir. Umutlu olmak; neşe, sevinç, cesaret ve özgüven gibi diğer olumlu duyguları beraberinde getirirken, olumsuz duyguların da etkisini azaltmaktadır. Yine umudun öğrencilerde akademik başarıyı desteklerken, iş yaşamında üretkenliği ve yaratıcılığı artırdığı da bilinmektedir. Ruh sağlığı açısından ise depresyon ve kaygı düzeylerini azaltarak kişiyi daha dirençli kılar; intihara karşı ise koruyucu bir etki sunar. Üstelik umudun yararları sadece ruh sağlığıyla sınırlı değildir. Fiziksel sağlığa da olumlu katkılar sunar. Bilimsel çalışmalar, umutlu bireylerin ortalama yaşam sürelerinin daha uzun olduğunu, bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olduğunu ve kronik hastalık görülme oranlarının daha düşük olduğunu göstermektedir. Bu durum, umutlu kişilerin sağlıklı yaşam tarzını sürdürmedeki istikrarlı tutumlarıyla açıklanabilir. Gelecekte olumlu sonuçlar elde edeceklerine dair besledikleri güçlü inanç, onları sağlıklı seçimler yapma konusunda sürekli motive edebilmektedir. Umudun sosyal faydalarını da es geçmemek gerekir. Umut ortak arar, bulaşıcıdır ve paylaştıkça çoğalır. Umutlu bir insan çevresi için bir armağandır. Umut dolu bir anne-baba, öğretmen, eş, arkadaş ya da iş arkadaşıyla yaşamak, şükran duyulacak bir ayrıcalıktır. Umutsuzluk ise bizi kötürüm bırakır, kolumuzu kanadımızı kırar. Adem Yavuz umutsuzluğu, “kişinin kendisini hayata bağlayan her şeye karşı inancını yitirmesi” olarak tanımlamaktadır. Böylesi umutsuz bir yaşam da hepimiz için taşınması zor ve ağır bir yüktür. Umutsuzluğun bedeli çok ağırdır. Umutsuz birey yaşam sevincini, işini, ilişkisini kısacası her şeyini kaybeder. Umutsuzluk, insanın enerjisini, direncini azaltır ve teslim olma isteğini yoğunlaştırır. Çünkü zaten her şey kötü sonuçlanacaksa çabalamanın da bir anlamı yoktur. Umut ise bize hayat verir, enerji verir, direnç sağlar, yerine göre yaralarımızı iyileştirir, bizi kanatlandırır ya da gerektiğinde teselli eder.
Umut yalnızca bir duygu değil aynı zamanda bir düşünce biçimi, karakter özelliği, inanç ve bir mental beceridir. Bir beceri olması hasebiyle de umut, öğrenilebilir, öğretilebilir ve geliştirilebilir bir özelliktir. Umut konusundaki öncü çalışmalarıyla bilinen Rick Snyder’a göre umut, arzu ettiklerimize ulaşabilmek için yollar arama ve bu yolları bulduktan sonra sonuna kadar yürüyebilecek motivasyonu gösterebilmektir. Rick Miller ise umudu, zihnen geleceğinizi ziyaret etme ve ardından da bugüne dönüp kendinizi yolculuğa hazırlama becerisi olarak tanımlamıştır. Yine Chan Hellman’a göre umut, “geleceğim bugünden daha iyi olacak ve ben bunu gerçekleştirebilecek güce sahibim” diye düşünmektir. Dikkat edilirse bu tanımların hiçbirinde dışsal koşullar istediklerimizi gerçekleştirsin diye pasif bir bekleyiş söz konusu değildir. Bu tür edilgen bir umut eksiktir, yetersizdir ve sadece arzu etmekten, dilemekten ve temenni etmekten ibarettir. Oysaki aktif umut da bireyin sürece etkin olarak katılması söz konusudur. Aktif umut, yalnızca geleceğim bugünden daha iyi olacak düşüncesi değil, yarınımı bugünden daha iyi yapabilirim inancı içinde olmaktır. Geleceğinin şu anki çabalarının sayesinde güzelleşeceğine inanmaktır. Umut, içinde bulunulan koşullardan ve imkanlardan çok bir zihniyet meselesidir ve bir tutumdur.
Hayatta bazı insanlar daha mutlu, daha sağlıklı, daha başarılı ya da daha umutludur. Pozitif psikoloji, bu insanların nasıl daha iyi olduklarını anlamak ve açıklamak amacıyla araştırmalar yapar. Robert Kiyosaki, “Hiç gitmediğiniz bir yere gidecekseniz yapacağınız en iyi şey, daha önceden oraya gitmiş birisini bulmaktır” der. Pozitif psikoloji alanında çalışan bilim insanları da bu düşünceyle hareket etmiş ve umutlu insanların nasıl düşündüklerini araştırmışlar. Bu alanda önemli çalışmaları olan Shane Lopez’e göre umutlu insanlar, geleceklerinin daha iyi olacağına inanmakta, bunu gerçekleştirebilecek güce sahip olduklarını düşünmekte, amaçlarına ulaşabilmek için pek çok yol olduğunu bilmekte ve bu yollarda da engellerle karşılaşacaklarını da öngörmektedirler. Yine umutlu insanlar, başkalarının duvarlar gördüğü yerde, yollar görürler. İmkânsız gibi görünse de umutlu bireyler ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırlar. Rick Snyder’a göre de umutlu olan kişilerin; kendilerini motive edebilme, hedefe ulaşma konusunda yeterli becerilere sahip olduklarını düşünme, köşeye sıkıştıklarında kendilerini “daha iyi günlerin geleceği” tesellisiyle yatıştırabilme, hedeflerine ulaşmak için değişik yollar bulma esnekliğini gösterebilme, imkansızlığı gördüğünde hedef değiştirebilme ve zor bir işi küçük baş edilebilir parçalara bölebilme gibi ortak özellikleri bulunmaktadır.
Umudun karanlık bir tarafı da var mıdır? Mark Manson, nasıl ki güvenmenin ve aşkın sağlıklı ve zararlı formları varsa umudun da olumlu ve olumsuz formları vardır demektedir. Eğer umut, bugünü yaşamamızın önüne geçiyorsa, mutluluğu geleceğe ertelememize neden oluyorsa, bu zararlı bir umut olabilir. Yine hırsın eşlik ettiği bir umut sıkıntı yaratabilir. Bunların dışında literatürde “gerçekçi olmayan umut” olarak ifade edilen bir kavram bulunmaktadır. Rick Snyder bunu, “kişinin beklentileri gerçekçi değilse, hedefleri uygun ve ulaşılabilir değilse ve arzu edilen hedeflere ulaşmak için kullanılan yöntem ve stratejiler zayıfsa sahip olunan umut gerçekçi olmayan bir umuttur” diye anlatmaktadır. Kısacası umut etmeliyiz ancak akıllıca ve titizlikle umut etmeliyiz.
Umut konusu çok derin ve geniş kapsamlı bir konudur. Bu konuda yazmaya devam edeceğim. Ancak şimdilik İlhan Berk’in dizeleriyle bitirelim:
“Bu yükün altında öleceksin dedim hamala.
Ölüm kolay, sen umuttan haber ver bana dedi ve ekledi.
Umut varsa dünyayı vur sırtıma.”
GENEL
11 gün önceGENEL
27 gün önceGÜNDEM
28 Haziran 2025SPOR
28 Haziran 2025GÜNDEM
28 Haziran 2025GÜNDEM
28 Haziran 2025GÜNDEM
28 Haziran 2025