Potansiyeli TES ortaya çıkaracak

SELÇUK ALTUN

Tasarrufların artırılması amacıyla 2003 yılında faaliyete başlayan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), 22 yılın sonunda Otomatik Katılım Sistemi (OKS) dahil 1,5 trilyon TL’yi aşan fon büyüklüğüne ve 17 milyonu aşan katılımcıya ulaştı. Birçok gelişmiş ülkeye kıyasla halen çok genç olarak tarif edilen sistemin, yapısal reformlar ve tamamlayıcı emeklilik (TES) dönüşümü ile farklı bir boyuta evrilmesi bekleniyor.

Emeklilik Gözetim Merkezi (EGM) verilerine göre; 26 Haziran 2025 tarihi itibariyle, BES ve otomatik katılım sistemindeki toplam fon büyüklüğü devlet katkısı dahil 1 trilyon 536 milyar liraya ulaşırken, katılımcı sayısı toplamda 17.4 milyona geldi. 2021 yılında gerçekleştirilen değişiklik sonrası sisteme giren 18 yaş altındaki katılımcı sayısı ise 1,5 milyonun üzerine çıktı. Genç katılımcılar, sistemin geleceği açısından ayrı bir önem taşıyor.

Katılımcıların ödedikleri ortalama aylık katkı payı tutarı 2 bin 250 TL olarak geçen yıla göre yüzde 58 artış gösterdi. Ayrıca sistemden çıkışların yüzde 40 fazlası kadar katkı payı toplanabiliyor. Özetle, sistem şu anda kendi kendini finanse edebilir durumda ve yeni katılımcılar düzenli olarak sisteme dahil oluyor. Katılımcı başına ortalama fon büyüklüğü ise Mayıs 2025 itibarıyla 140 bin TL seviyesine ulaştı. Emeklilik fonlarının 2025 yılı ilk 5 aylık döneminde ortalamada getirisi yüzde 18 ile enflasyonun üzerinde gerçekleşti. Uzun vadeli (3-5 yıl gibi) fon performanslarına baktığımızda ise enflasyonun iki katı getiri sağlayan fonlar olduğu da görülüyor. Ek olarak, yüzde 30 oranındaki devlet katkısı, birikimlerin büyümesinde önemli bir rol oynamaya devam ediyor.

OECD ortalaması yüzde 60, Türkiye yüzde 3 

Ancak, tüm bu olumlu gelişmelere rağmen, mevcut ekonomik koşullar göz önüne alındığında birikim seviyeleri emeklilikte henüz istenen refah düzeyine ulaşmış değil. OECD’nin 2024 yılı BES ön raporu verilerine göre; üye ülkelerin emeklilik fonlarının GSYH’ya oranı ortalama yüzde 60 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 3 seviyesinde. Bu düşük oran, BES’te gidilmesi gereken çok yol ve büyük bir potansiyel olduğunu gösteriyor. BES’teki bu potansiyele ulaşılması için yapısal bazı sorunların giderilmesi gerekiyor.

Temelde iki ana problem öne çıkıyor. Bunlar; ülke nüfusu göz önünde bulundurulduğunda katılımcı sayısının henüz 5'te 1 seviyesinde kalması ve bu katılımcıların birikimlerinin yeterince büyümemesi. Bu iki ana problemin çözümü olarak tamamlayıcı emeklilik sisteminin (TES) devreye girmesi kritik önem taşıyor.

Bu kapsamda, 2024-2026 dönemini kapsayan üç yıllık Orta Vadeli Programa göre, Otomatik Katılım Sistemi’nin işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi kurulacağı belirtilmişti. Otomatik Katılım Sistemi’nin Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ne dönüşümü katılımcılara emeklilikte ek gelir sağlayarak çalışma dönemindeki yaşam standartlarının korunmasını ve hane halkı tasarruflarının artırılmasını sağlamayı amaçlayan bir sistem olarak kurgulanıyor. Otomatik Katılım Sistemi'nin işveren katkısıyla birlikte tamamlayıcı bir emeklilik sistemine dönüşmesiyle BES’in tabana yayılacağı ve sistemin daha da büyüyeceği öngörülüyor.

Şöyle ki; Türkiye'de 32,6 milyon kayıtlı istihdam içindeki çalışanların yarısının dahi TES’e dahil olması durumunda, mevcutta OKS'de yer alan katılımcı sayısının 20 milyona ulaşması öngörülüyor. Böylelikle, kapsayıcılık önemli ölçüde artacak ve oluşacak fon havuzu, emeklilik döneminde sağlanacak refah seviyesini de ciddi şekilde yükseltecek.

Devlet, işçi ve işverenden yüzde 3 katkı 

TES kapsamında yapılan çalışmalar; işveren, çalışan ve devletin belirli oranlarda katkı yapacağı, katkıların eş zamanlı ve düzenli şekilde sisteme aktarılacağı bir modeli öngörüyor. Buna ek olarak, fon çeşitliliğinin artırılması da planlanıyor. Böylece fonların kesintisiz ve istikrarlı şekilde büyümesi hedefleniyor. Örneğin, brüt asgari ücret üzerinden işçi, işveren ve devletin her biri yüzde 3 oranında katkı sağlarsa, sistem ilk yılın sonunda mevcut OKS fon büyüklüğünün yaklaşık 5 katına ulaşabilir. Bu sayede 20 milyon katılımcı için giderek büyüyen, güçlü bir tasarruf havuzu oluşturulması mümkün olacak. Buna karşın, mevcut ekonomik şartlar göz önünde bulundurulduğunda bugün itibariyle yüzde 3 ek katkı ve kesintinin gündeme getirilmesi çok da mümkün görülmüyor. Ancak, Türkiye nüfusunun hızla yaşlandığına dikkat çeken sektör temsilcileri, her geçen günü kayıp gün olarak değerlendiriyor.

■ BES, tasarruf kültürünün lokomotifi olmaya devam ediyor

Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Uğur Gülen, Bireysel Emeklilik Sistemi’nin (BES) yatırımcı sayısı ve fon büyüklüğü açısından rekor seviyelere ulaşarak 2025 yılına güçlü bir başlangıç yaptığını söyledi. “Toplam katılımcı sayısı 17 milyonu aşarak, BES’in yaygınlaşmasında önemli bir dönüm noktasına ulaşıldı. Fon büyüklüğü 1,5 trilyon TL’yi geçti, bu da 2024 sonuna göre önemli bir artışa işaret ediyor” diyen Uğur Gülen, 2025 ilk yarısında sermaye piyasalarında hızlı hareketler görülse de BES'i uzun vadeli değerlendirmek gerektiğini vurguladı. Enflasyonun yüksek seyretmesi nedeniyle reel getiriler üzerinde baskı oluşmasına karşın BES fonlarının reel getiri sağlamayı başardığını vurgulayan Gülen, yüzde 30 devlet katkısının BES’i cazip kılmaya devam ettiğini kaydetti. “BES ve OKS’nin büyümesinde, banka ve sigorta şirketlerinin pazarlama çabalarının etkili olurken, dijital kanallar üzerinden katılımın artması, özellikle genç nüfusun sisteme ilgisini çekiyor. 2025’in ilerleyen dönemlerinde, enflasyonun kontrol altına alınması ve faiz politikalarındaki gelişmeler, BES fon getirilerini doğrudan etkileyecektir” şeklinde konuşan Gülen, yıl sonunda fon büyüklüğünde 2 trilyon TL'ye, katılımcı sayısında da 18 milyona ulaşabileceğini öngördü.

 

 


source