Dar gövdeli hızlı katamaranlara ilgi artıyor
Geniş iç hacimleri, düz zeminleri, lüks ve konforlu kabinleri, süper yatları aratmayacak donanımları ve konforlarıyla birlikte hem yelkenli hem de “power cat” olarak sınıflandırılan katamaranlar, son yıllarda tekne kullanıcıları arasında yoğun talep görüyor.
Sektörde son dönemin yıldızı ise Polonyalı Sunreef ve kurucusu Lap Francis. Rafael Nadal, Fernando Alonso gibi ünlü sporcularla adından söz ettiren, Türkiye'deki tüm kıyıları kendine mesken edinen, diğer tekne üreticilerinin hayranlıkla bakıp yeni modeller üretme konusunda teşvik olduğu marka, Polonya'daki fabrikasının yanına bir de birleşik Arap Emirlikleri Tersanesi'ni ekledi.
Dubai'den yaklaşık 100 km uzaklıktaki Ras Al Khamiah’ta bulunan tersane, 10 bin metrekare üzerine konumlandırılmış dört farklı alandan oluşuyor. Hali hazırda üretim yapmaya devam eden tersanenin bir de yaklaşık 6 bin metrekarelik ek alanının kurulacağı belirtiliyor.
Yaklaşık üç yıldır üretim yapan tersanede, 650'ye yakın işçi çift vardiya usulüyle 24 saat boyunca çalışıyor. Karbon kompozit malzeme, cam fiber üretimi ve infüzyon teknolojisiyle üretime devam ederken, hafif ve sağlam gövdeli katamaranlar üreten marka, ayrıca geri dönüştürülmüş malzeme ve güneş enerjisi kullanımı konusunda da oldukça hassas.
Ultima 55 Türklerin sipariş listesinde
Oldukça geniş bir model yelpazesine sahip olan markanın yeni power katamaranı Ultima 55’in üretim sürecini tersanede yerinde izlerken, daha ince gövdeli nispeten daha ulaşılabilir katamaranların da tercih listelerine girdiğini öğreniyorum. Yetkililerin verdiği bilgiye göre sipariş veren her iki kişiden biri Türkiye'den. Teknenin tahmini fiyatı: 2.5 ila 2.7 milyon euro arası değişiyor. Daha hızlı seyahat ve seyir yapabilmek isteyenler, yelkenden haz etmeyenler ama katamaranın da konforunu sevenler için iyi bir seçenek olacak olan Ultima 55, mini bir katamaran. Özellikle de 88’in yanında. Arka platform, havuzluk, güneşlenme alanı, baş taraftaki güneşlenme alanı yine teknenin en çok kullanılacak yerleri arasında bulunuyor.
En uygun Volvo EX30 geldi
İskandinav üretici Volvo'nun Türkiye'de satacağı en uygun model olan EX30 gecikmeli de olsa Türkiye'ye geldi. Daha önce İsveç'te gördüğümüz ve Türkiye'ye geçen sene gelmesi beklenen modelin, Çin'den gelen otomobillere uyarlanan yeni vergi yüzünden gelişi yaklaşık bir buçuk yıl ertelenmişti.
Türkiye’de 1 milyon 913 bin TL’lik başlangıç fiyatıyla satışa sunulan Volvo EX30, ilk etapta sadece arkadan itişli versiyonuyla gelen model B segmenti bir şehirli. 4.2 metrelik otomobil yakın dönemde dört tekerlekten çekişli aktarmalı modeliyle de gelecek.
Mevcut Volvo modellerinden tanıdık 69 kWh batarya ve 150 kW paketi ile gelen arkadan atışlı uzun menzilli versiyonunun, yaklaşık 475 km WLTP değeri sunduğu da açıklanan bilgiler arasında.
Modelin iç mekânındaki en ilginç detay ise gösterge panelinin olmaması. Her şey multimedya ekranından yönetiliyor. Multimedya sisteme alışmak biraz sürüyor, alışırken de gözün yoldan multimedyaya kayıyor oluşu güvenlik anlamında bir zafiyet oluşturabilir. Ancak güvenlik konusunda takıntılı olan İsveçlilerin bunu da düşündüğüne eminim.
Modelin 318 litrelik bagaj hacmi var. İç mekanda kullanılan malzemenin önemli bir bölümü geri dönüştürülmüş malzemelerden oluşuyor. Koltuklarda deri kullanılmıyor. Cam tavanın perdesinin olmaması güneş ışığı konusunda hassas olanları ya da Akdeniz ve Ege bölgelerinde yaşayanları mutlu etmeyebilir fakat ileride bir cam perde opsiyonunun sunulacağı söyleniyor. Yüzde 10’luk vergi dilimine sokulması için oldukça uğraş verilen modelin, Volvo'nun Türkiye'de en çok satacağı model olması bekleniyor. Volvo Türkiye Genel Müdürü Alican Emiroğlu, markanın satış rakamlarının yükselmesinde EX30’un rolünün çok büyük olacağını belirtiyor.
Öte yandan modelin dört tekerlekten çekişli versiyonu, 0 -100 km hızlanmasını sadece 3.6 saniyede tamamlayarak markanın en hızlı modeli olacak.
Emiroğlu, markanın SUV segmentindeki liderliğini de koruyacağını belirterek, “EX40 ile başlayan ve XC90 ile büyüyen segmentte hakim pozisyondayız” diyor. Emiroğlu, yeni modelin genç ve enerjik olmasına rağmen kullanıcıların eski Volvo kullanıcıları olması dolayısıyla yaşlarının yüksek olduğunu söylüyor. “Yani Volvo müşterileri küçük otomobillere de ilgi duyuyor” diyen Emiroğlu, satılan her 10 otomobilden 9’unun arkadan itişli olduğunu kaydediyor.
Ferrari yelken dünyasına adım atıyor
Dünyanın önde gelen lüks otomobil markalarından Ferrari, yelken dünyasında benzersiz bir sportif meydan okumaya hazırlanıyor. Şahlanan at Ferrari, geçen hafta yeni yelkenli modeli Hypersail’i tanıttı.
Omurgasında folyo kullanılan ilk 100 fitlik tekne, foil (yüksek performanslı yarış teknelerinde kullanılan hidrodinamik kanat) ruhuyla su üstünde “uçacak” şekilde tasarlandı. İtalya'da üretilecek olan tekne, otomobil, motor sporları ve denizcilik unsurlarını bir araya getirerek tek potada eritecek. Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışan, enerji açısından kendi kendine yetebilen bir sistemle donatılması beklenen tekne, 2026 yılında suya inecek.
“Hypersail” ismi, Ferrari’nin yarış mirasına ve dayanıklılık yarışlarında performansın zirvesini temsil eden “Hypercar” modellerine selam niteliği de taşıyor.
Hypersail, açık deniz yelkenciliğine odaklanan üstün bir Ar-Ge platformu kurmayı hedefliyor. Yeni teknolojiler ve inovasyon alanlarında sınırları zorlayan bu proje, Ferrari ekibinin uzmanlığından faydalanıyor. Konseptten mühendisliğe ve test aşamalarına kadar tüm süreçlerde, denizcilik alanında uzman isimlerle yakın işbirliği içinde çalışmalar yürütülüyor.
Guillaume Verdier tarafından tasarlanan özel tekne, 100 fitlik, fosil ve tek gövdeli bir okyanus yarış prototipi olarak denizcilik açısından da büyük bir başarıyı temsil ediyor.
Verdier’in Hypersail’de gerçekleştireceği en dikkat çekici yeniliği, foil desteklerinden birini, yana yatabilen salmaya entegre edebilmesi olarak öne çıkıyor. Teknenin diğer iki temas noktasının ise, dümen üzerindeki foil ve dönüşümlü olarak kullanılan iki yanal foil olacağı belirtiliyor. Bu 100 fitlik teknenin en önemli özelliklerinden biri de, kendi boyutundaki enerji açısından tamamen kendine yeten ilk deniz aracı olması.
source