Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Burhan Özdemir, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) uyguladığı politika faizine ilişkin, “Özellikle temmuz ayında çok ciddi bir anlam ifade eden bir düşüş bekliyoruz. Belki 350-400 kadar bir düşüş gelmesini bekliyoruz.” dedi.
Özdemir, Anadolu Ajansı (AA) Finans Masası’nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak soruları yanıtladı.
TCMB’nin adımlarını iş dünyasının nasıl yönettiği sorulan Özdemir, 2025’in ilk çeyrek verisinde Türkiye’nin yüzde 2 kadar bir büyüme gerçekleştirdiğini anımsatarak, büyümenin önemli bir kısmının hane halkı harcamaları, inşaat ve hizmetler piyasasından geldiğini, tüketime dayalı bir büyüme olduğunu dile getirdi.
Özdemir, inşaat tarafındaki büyümenin de daha çok deprem bölgesindeki faaliyetlerden yani kaybedilenin yerine konmasıyla alakalı bir husus olduğunun altını çizerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Dolayısıyla çok efektif ve reel bir büyüme gerçekleştirdiğimizi söylemek pek mümkün değil. Bizim ülkemiz için öngördüğümüz büyüme rakamları hiçbir zaman yüzde 4,5-5’lerin altında olmaması yönünde. Ama tabii sıkı para politikasının uygulandığı dönemlerde büyümenin düşmesi, beklenen düzede gerçekleşmemesi çok sürpriz bir sonuç değil.
Ama bizim ülkemizde özellikle problem teşkil eden şey tüm bu sıkılaştırmaya ve tüm bu büyüme tarafındaki küçülmeye rağmen enflasyonun beklenen hızda düşmüyor olması konusu.
İş dünyası açısından bakarsak tabii ki en önemli konu finansmana erişim tarafı, bir de dolar yani döviz piyasalarındaki uygulanan politikalar diyelim.”
TCMB’nin politika faizini düşürmesini beklediklerini söyleyen Özdemir beklentilerinin 350-400 puanlık bir düşüş olduğunu kaydetti.
Özdemir faiz indirimi beklentilerine ilişkin şunları kaydetti:
“Özellikle temmuz ayında çok ciddi bir anlam ifade eden bir düşüş bekliyoruz. Belki 350-400 kadar bir düşüş gelmesini bekliyoruz. Aslında haziran ayında da bekliyorduk. Lakin İsrail-İran gerilimi birazcık bunu öteledi diye düşünüyorum. Çünkü bu sıkı para politikası beraberinde zaten jeopolitik olarak dünyanın oldukça gergin olduğu, küresel olarak ticaretin sıkıştığı bir yerde bizim sanayicimizi ve çalışanlarımızı daha da zor duruma sokuyor. Dolayısıyla finansmanda ciddi bir iyileşme sinyallerinin gelmesini bekliyoruz.”
Dünyada da durumun farklı olmadığını vurgulayan Özdemir, tüm dünyada yaşanan süreç aynı olduğu için büyüme tarafına çok takılmamak gerektiğini, dünyanın küresel problem olarak ele aldığı ve mücadele ettiği bir dönemden geçildiğinden bahsetti.
Özdemir, şunları kaydetti:
“Bizim daha çok enflasyonu düşürmeye ve kredi finansman olanaklarını daha da yaygın hale getirmek ya da daha kolay hale getirmek için uğraşmamız lazım. Sıkı para politikasının yanında dövizle ilgili de baskılama olunca özellikle sanayici üzerinde, çünkü sanayici ihracat yaparken dövizle yapıp ama içeride söz konusu ürünlerin maliyetlerin TL bazında yükleniyor. Dolayısıyla TL ile yani enflasyonla dövizin arasındaki makas aslında bizim sanayicimizin üzerine yıkılıyor. Büyüme rakamlarında da zaten sanayinin eksi geliyor olması birkaç çeyrektir, bunun kanıtı aynı zamanda.”
Para politikası tarafında OVP’nin oldukça ciddi, disiplinli ve dediğini yapar bir durum sergilediğini ama maliye politikası tarafında yani vergi reformları konusunda programın özünde bahsettiği ve vadettiği aksiyonu alamadığını dile getiren Özdemir, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bir de OVP’nin biraz sosyolojisinde revizyon gerektiğini düşünüyorum. Şöyle ki, ülkemiz ekonomisinin tarihsel gelişimine bakıldığında enflasyon hep en önemli yerde olmuş. Tabii ki enflasyonu düşürmek en önemli hedefimiz olacak ve tabii ki enflasyonu düşürmek için sıkı para politikası en etkili enstrüman, bunu tartışmaya gerek yok ama bunu tek başına bir sihirli değnek gibi görüp, sıkı para politikası uygularken, ülkemizdeki diğer unsurlara ne kadar tahribat verdiğimizin analizinin de iyi yapılması lazım, işletmelerimizin ayakta kalabilmesi lazım, sanayicimizin ayakta kalabilmesi lazım.
Dolayısıyla biraz daha makrodan daha mikroya indirgenebilir bir kısım revizyonlar olması gerektiğini düşünüyoruz. Örnek vermek gerekirse işletme kredilerinin yani şirketlere ve reel anlamda işletme kredilerinde bir miktar belki sübvansiyon uygulanabilir. Özellikle sanayicimizin ham maddeye ulaşımı konusunda teşviklerden bahsetmiyorum, sadece finansmana ulaşım konusundaki rahatlamalardan bahsediyorum.”
Özdemir, “Şirketlerimizin en önemli giderleri işçi maliyetleri, çalışanların maliyetleri. Dolayısıyla orada belki biraz daha farklı OVP’nin ilk özünde bahsi geçen vergi reformlarına yönelik bazı açılımlar olmalı diye düşünüyoruz” dedi.
GENEL
17 gün önceGENEL
04 Temmuz 2025GÜNDEM
04 Temmuz 2025SPOR
04 Temmuz 2025GÜNDEM
04 Temmuz 2025GÜNDEM
04 Temmuz 2025GÜNDEM
04 Temmuz 2025