Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Ahmet Mehlepçi, yaptığı yazılı açıklamada, Sağlık Bakanlığının aile hekimliği sisteminde çalışanlara yönelik “değersizleştirici” tutumu, sık değişen yönetmelikler ve ardı arkası kesilmeyen maaş kesintileriyle sağlık hizmetlerini sürdürülemez hale getirdiğini kaydetti.
Mehlepçi, mevcut sağlık politikalarının hem çalışanları hem de halk sağlığını tehdit ettiğini belirterek, Sağlık Bakanlığı yetkililerine hitaben “Çalışanları dinlemeyen, anlamayan, görmeyen, yok sayan bir anlayışla halkın sağlığını tehlikeye atıyorsunuz. Artık oyalamayı bırakın” ifadesini kullandı.
Mevcut sistemin, temel sağlık hizmetlerini sağlayan birinci basamağın asli görevlerini yerine getirmesini engellediğini dile getiren Mehlepçi, “Birinci basamağın görevi, insanları hastalıklardan korumak ve sağlıklı bir topluma ulaşmaktır. Ancak bakanlık bu sistemi ne kurabiliyor ne de işletebiliyor” ifadelerini kullandı.
Mehlepci, 25 yıllık sağlık politikalarının sahada görev yapan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının görüşlerini dikkate almadığını belirterek, şunları kaydetti:
“Hastanın gelip gelmemesi, ilacın yazılıp yazılmaması fark etmiyor, her durumda kesinti uygulanıyor. Sağlığı bir ticari metaya dönüştüren, her şeyi performansla ölçen bir anlayışla karşı karşıyayız. Buna karşı çıkan ve sahada mücadele veren biziz. Bu duruma dikkat çekmek için 14 günlük iş bırakma eylemleri yaptık, defalarca basın açıklamaları düzenledik. Aile sağlığı merkezlerinde görev yapan hekimlerin, hemşirelerin, ebelerin emek ve hak kaybına artık dur denmesi gerekiyor. Çünkü bu sadece bizleri değil, doğrudan hastaları etkiliyor.”
Sağlık sisteminde yaşanan krizin derinleştiğini ifade eden Mehlepçi, açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bugün randevu bile alınamayan bir sistemle karşı karşıyayız. Altı ayla bir yıl sonraya verilen MR ve ultrason tarihleri, iki yıl sonraya yazılan ameliyatlar… Bunların sorumlusu birinci basamakta çalışan biz sağlık emekçileri değiliz. Aksine, tüm bu eksikleri kapatmak için üzerimize düşenden fazlası yükleniyor. Görev tanımımıza girmeyen işler dayatılıyor. Yoksullukla, maaş kesintileriyle, cezalarla sindirilmeye çalışılıyoruz. Bağımsız sivil toplum örgütleri yok sayılıyor. Korku iklimiyle, ceza tehdidiyle ve artan şiddetle karşı karşıyayız. Mesleğimiz değersizleştiriliyor. Sağlıkta dönüşüm politikası bizler için artık bir ‘sağlıkta ölüşüm’e dönüşmüş durumda.”
Mehlepçi, aile sağlığı merkezleri çalışanlarının performans baskısına dayanmayan, emekliliğe yansıyan, yoksulluk sınırının üzerinde ve insanca yaşayabileceği maaş talep ettiklerini vurguladı.