Terörsüz Türkiye Mi? Yoksa…
Terörsüz Türkiye ve PKK'nın Silah Bırakması Üzerine Endişelerim
Türkiye'nin terörle mücadelesi, uzun yıllardır ülkenin en önemli gündem maddelerinden biri olmuştur. Özellikle terör örgütü PKK'nın yarattığı şiddet ve kaos, toplumun her kesiminde derin yaralar açmıştır.
"Terörsüz Türkiye" hedefi, hepimizin özlemle beklediği bir geleceği ifade ederken, PKK'nın silah bırakması meselesi ise bu hedefe ulaşmada kritik bir dönüm noktası olarak görülmektedir. Ancak bu gelişmeler, benim içimdeki endişe ve öfkeyi dindirmekten çok, daha da artırıyor.PKK'nın Silah Bırakması Ne Anlama Geliyor?PKK'nın silahları yakıp, kısaca silah bırakması, teorik olarak örgütün şiddet eylemlerine son vermesi, militanlarını silahsızlandırması ve mevcut silahlarını imha etmesi anlamına gelir.
Bu, örgütün artık terör faaliyetlerini sürdürmeyeceği, silahlı mücadele yerine siyasi veya sivil yöntemlerle hedeflerine ulaşmaya çalışacağı bir duruma işaret eder. Hukuki açıdan bakıldığında, silahların bırakılması, örgüt üyelerinin yasalara uygun bir şekilde teslim olması, yargılanması ve topluma yeniden entegrasyon süreçlerinin başlaması anlamına da gelebilir. Uluslararası alanda, bir terör örgütünün silah bırakması, genellikle barış süreçlerinin başlangıcı olarak kabul edilir ve bölgedeki tansiyonun düşmesine katkıda bulunur.Ancak bu basit tanımın ötesinde, durumun karmaşıklığı beni derinden kaygılandırıyor.
İçimdeki Endişe ve Öfke Neden Dinmiyor?"Terörsüz Türkiye" söylemi ve PKK'nın silah bırakma ihtimali kulağa ne kadar hoş gelse de, geçmişteki tecrübeler ve güncel gelişmeler içimdeki endişe ve öfkeyi perçinliyor.Öncelikle, samimiyet sorunu en büyük endişem. PKK'nın daha önce de benzer sinyaller verdiği, ancak her seferinde süreci kendi çıkarları doğrultusunda manipüle ettiği, silah bırakma söylemlerinin ardında farklı niyetlerin gizlendiği hafızalarımızda taze. Silahları gerçekten bırakacaklarına, tamamen şiddetten vazgeçeceklerine dair güçlü bir inanç geliştiremiyorum.
Acaba bu, sadece uluslararası baskıyı azaltmak veya yeniden yapılanmak için bir taktik mi? Bu soruların cevapsız kalması, içimi kemiriyor.İkinci olarak, bedeli ödenmeyen acılar beni öfkelendiriyor. Yıllardır PKK terörü yüzünden hayatını kaybeden on binlerce şehidimiz, gazi olan kahramanlarımız ve terörün doğrudan veya dolaylı mağduru olan milyonlarca vatandaşımız var.
Ailelerin parçalanan hayatları, çocukların yetim kalması, yüreklere düşen kor ateş hala dinmiş değil. Silahların bırakılmasıyla birlikte bu acıların üzerinin örtülmesi, adaletin tam anlamıyla tecelli etmemesi ihtimali beni çileden çıkarıyor. Bu kadar büyük bir yıkımın ardından, yalnızca silah bırakmanın yeterli bir karşılık olduğunu düşünmek, vicdanımı rahatsız ediyor.
Üçüncü olarak, güvenlik zafiyeti endişesi taşıyorum. PKK'nın silah bırakması sürecinde, örgütün elindeki tüm silahların ve mühimmatın tamamen imha edildiğinden nasıl emin olacağız? Örgütün kırsaldaki yapılanması, şehirlerdeki hücreleri tamamen ortadan kalkacak mı? Gelecekte yeniden yapılanma veya farklı isimler altında ortaya çıkma riskleri ne kadar gerçekçi? Bu sorulara net ve tatmin edici yanıtlar bulamamak, ülkenin güvenliği konusunda ciddi endişeler taşımama neden oluyor.Son olarak, toplumsal kutuplaşma ve kutuplaşmanın derinleşme riski beni korkutuyor. Terör örgütünün silah bırakması süreci, toplumda farklı kesimler arasında yeni tartışmalara ve gerilimlere yol açabilir.
Teröre karşı verilen mücadelede gösterilen fedakarlıkların yeterince anlaşılmaması, teröristlerin affedilmesi gibi algılar, toplumda daha büyük ayrışmalara neden olabilir. Zaten yeterince bölünmüş olan toplumuzun, bu süreçte daha da kutuplaşması ihtimali, beni derin bir karamsarlığa sürüklüyor.
"Terörsüz Türkiye" hedefine ulaşmak elbette hepimizin arzusu. Ancak bu hedefe giden yolun, geçmişteki acıları unutturmadan, adaleti sağlayarak, samimiyetle ve gerçekçi adımlarla atılması gerektiğine inanıyorum. Aksi takdirde, silahların bırakılması söylemleri, içimizdeki endişe ve öfkeyi dindirmekten çok, daha da büyütecektir.
Bu ülkenin vatandaşları olarak, terörden arınmış bir gelecek kadar, o geleceğe giden yolun da hakkaniyetli ve güvenli olmasını talep etmek en doğal hakkımızdır.Peki sizce, terörsüz bir Türkiye için atılması gereken en önemli adım ne olmalı?