Trump’ın yeni vergi politikaları doğrultusunda, kahve ve ayakkabı gibi günlük tüketimde yaygın olan temel ürünlerde fiyat artışları gündemde. 1 Ağustos’ta yürürlüğe girecek bu vergi düzenlemeleri, tüketicilerin harcamalarını doğrudan etkileyebilecek önemli değişiklikler getiriyor.
Trump’ın Brezilya’dan ithal edilen kahveye %50 gümrük vergisi getirmesi, kuraklık ve artan talep nedeniyle zaten yükselen kahve fiyatlarını daha da yukarı çekebilir. ABD, yılda yaklaşık 2 milyar dolarlık kahveyi Brezilya’dan ithal ediyor; bu fiyat artışı doğrudan tüketicilere yansıyabilir. Mayıs ayı verilerine göre kahve fiyatları son bir yılda %11 artmıştı ve yeni vergilerle bu artışın hızlanması bekleniyor.
Bangladeş (%35), Kamboçya (%36), Endonezya (%32) ve Vietnam (%20) gibi büyük üretici ülkelerden gelen giysi ve ayakkabılara yönelik yüksek tarifeler, bu ürünlerin maliyetini artıracak. Ayakkabıda Çin’e uygulanan %30’luk vergi de devam ediyor. Uzmanlar, fiyat artışının kaçınılmaz olduğunu belirtse de, bazı perakendecilerin kar marjları sayesinde bu etkiyi sınırlayabileceği görüşünde.
Trump’ın önerdiği %50’lik bakır vergisi, beyaz eşyadan elektrikli araçlara kadar birçok ürünün fiyatını etkileyebilir. Elektrikli araçlarda kullanılan bakır miktarı, klasik araçlara kıyasla 4 kat fazla. Artan bakır maliyetleri nedeniyle EV fiyatlarında ciddi artışlar bekleniyor.
Yale Bütçe Laboratuvarı’nın verilerine göre Trump’ın tarifeleri, 2025 yılı sonunda ABD’deki ortalama bir haneye 2.400 dolarlık ek maliyet getirebilir.
Uzmanlar, “İşler daha pahalı hale gelecek” diyerek uyardı. Amerika’daki gündelik alışveriş listeleri artık daha kabarık gelecek. Fiyatların tüm dünya ülkelerini de etkisi altına alması bekleniyor.
Kahve, ev aletleri ve bazı ham maddelerde küresel fiyatların yükselmesi, Türkiye’nin bu ürünlerdeki ithalat maliyetini artırabilir. Özellikle:
Kahve gibi Türkiye’nin tamamen dışa bağımlı olduğu ürünlerde raf fiyatları artabilir.
Beyaz eşya ve elektronik ürünlerdeki bazı parçalar ithal edildiği için, kur ve maliyet artışları Türkiye’de de nihai fiyatlara yansıyabilir.
Bakır gibi sanayi girdilerinde küresel fiyat artışları, Türkiye’deki üretim maliyetlerini yükseltebilir.
Özellikle otomotiv, elektrikli ev aletleri ve kablo üreticileri bu durumdan etkilenebilir.
İhracat yapan firmalar, rekabetçiliğini kaybetmemek için ya fiyat artışına gider ya da marjlarından feragat etmek zorunda kalır.
Trump’ın sert ticaret hamleleri, küresel piyasaları dalgalandırırsa, gelişmekte olan ülkelere olan sermaye girişleri azalabilir.
Türkiye’de, kur baskısına, risk priminin artmasına, dış finansman maliyetlerinin yükselmesine yol açabilir.
Trump’ın tarifeleri doğrudan Türkiye’ye uygulanmasa da, küresel ekonomi ve ticaret zincirleri üzerindeki etkileri nedeniyle Türkiye’yi hem risk hem fırsat anlamında etkileyebilir. Kısa vadede riskler (enflasyon ve maliyet artışı), orta vadede ise bazı sektörler için fırsatlar (sipariş kayması) söz konusu olabilir.
Yeni tarifeler yürürlüğe girdiğinde, tedarik zincirleri ve fiyatlar küresel ölçekte yeniden şekillenebilir. Tüketiciler, kahvaltı masasından gardıroba kadar geniş bir yelpazede artan maliyetlerle karşı karşıya kalabilir.