Başak Nur GÖKÇAM
Dünyadaki kayalık kıyı ekosistemlerinin detaylıca incelendiği ‘2002 Kırılgan Kıyı Ekosistemlerine Yönelik Tehdit Öngörüleri’ raporunun çıktıları, 25 yılın ardından yeniden değerlendirildi. Stephen Hawkins ve Richard Thompson liderliğinde hazırlanan 2002 yılındaki araştırmada amaç; dünyanın kayalık kıyılarının geleceğindeki değişimleri tahmin etmek idi. Araştırmanın ilk çıktılarında öngörülere göre; petrol sızıntılarından kaynaklanan kirliliğin azalacağı, dünya genelinde istilacı türlerin sayısının artacağı, genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) okyanuslar üzerinde zararlı etkiler yaratacağı, küresel iklim değişikliğinin etkilerinin daha yoğun hissedileceği öngörülmüştü.
Richard Thompson liderliğinde yeniden değerlendirilen çıktılarda ise yanılgıların yanı sıra birçok isabetli tespitin de olduğu görüldü. ‘2025 Kırılgan Kıyı Ekosistemlerine Yönelik Tehdit Öngörüleri’ raporunun çıktılarının değerlendirmesinde geçen 25 yıllık sürece ve TBT gibi kimyasalların kullanımını kısıtlayan güçlü anlaşmalara rağmen; plastik kirliliği, okyanus asitlenmesi ve duyusal kirlilik tahmin edilenden daha hızlı arttı.
Kıyı şeritlerinin küresel okyanus için ‘bekçi’ olmaya devam ettiğini savunan bilim insanları, gelecekte yaşanacakları kontrol altında tutmak için yerel eylemler ve Küresel Plastik Anlaşması gibi kapsamlı anlaşmalarının karışımının yapılması gerektiği önerisinde bulundu.
Marine Pollution Bulletin’de yayımlanan araştırma kapsamında, orijinal çalışmalardan bu yana ortaya çıkan ve önemi artan diğer tehditlerden bazıları da haritalandırıldı. Bu tehditler arasında; küresel plastik kirliliği, okyanus asitlenmesi, aşırı fırtınalar ve hava koşulları, ışık ve gürültü kirliliği gibi örnekler yer aldı. Ayrıca bunu yaparken, 2050 yılına kadar dünyanın kıyı şeritlerini tehdit etmesi muhtemel bazı temel sorunların yanı sıra, bunlarla mücadele etmek için farklı düzeylerde yerel ve küresel eylem gerektiren başka sorunların ortaya çıkabileceğinin de altı çizildi.
Southampton Üniversitesi’nde Emeritus Profesör olan Stephen Hawkins çalışmanın çıktılarını şu şekilde değerlendirdi: “Kıyı şeritlerimiz küresel okyanusun bekçileri ve birçok insan için denizlerimizde olup bitenlere açılan pencereleri.
Sürekli sağlıklarını korumak çok önemli, ancak kara, deniz ve çevresel değişimlerden kaynaklanan çok sayıda tehditle sürekli karşı karşıyalar. İki çalışmamız, son 25 yılda gezegenin gelecekte karşılaşabileceği zorlukların bazılarını tahmin etmenin ve bunlarla başa çıkmanın yollarını belirlemenin mümkün olduğunu gösterdi. Ancak, her zaman öngöremeyeceğimiz şeyler ve bilim insanlarının beklediği gibi gerçekleşmeyen şeyler olacaktır ve bir denge bulmak, gezegenimiz üzerindeki etkimizi en aza indirmenin anahtarı olacaktır.”
Araştırmaya ilişkin konuşan ve TIME dergisi tarafından 2025 yılı için dünyanın en etkili 100 kişisi arasında gösterilen Profesör Thompson da, “Son çeyrek asırda, dünyanın büyük bir kısmı gezegenimizin karşı karşıya olduğu tehditlerin daha fazla farkına vardı. Temel sorular her zaman bunlarla mücadele etmenin en iyi yolu etrafındaydı.
Deniz bilimcileri, küresel ve yerel eylemlerin bir araya gelmesinin olumlu bir değişim yaratabileceğini gösterdi; Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün 2003 yılında tributiltin (TBT) kullanımını başarıyla yasaklaması buna önemli bir örnek. Küresel Plastikler Anlaşması ve küresel ısınmayı azaltmanın en etkili yolları gibi faktörler etrafında uluslararası tartışmalar devam ederken, geçmişteki çevresel başarıları takdir etmemiz ve bunları temel almamız önemlidir” dedi.
Dr. Kathryn O’Shaughnessy ve Deniz Biyolojisi Derneği ve Plymouth Üniversitesi’nde çalışan diğer meslektaşlarının yanı sıra İngiltere, ABD, Güney Afrika, İtalya, İrlanda, Şili, Çin ve Monako’daki çeşitli kuruluşlarla da işbirliği yapıldı.
-Kıyı madenciliğinin etkileri
-Okyanus asitlenmesi ve deniz canlıları üzerindeki potansiyel etkisi
-Yapay ışık kirliliğinin etkileri
-Gürültü kirliliğinin etkileri
-Aşırı sel ve kuraklık olayları
-Plastik kirliliğinin boyutu ve etkileri
-İlaç kontaminasyonunun etkileri
-Çeşitli çevresel tehditlerin ve kimyasal bileşiklerin birleşik etkileri.
-Petrol sızıntılarının sıklığı ve miktarı azalacak.
-Hem eğlenc e hem de ticari amaçlı olarak kayalık kıyılardan daha fazla yiyecek toplanacak.
-Küresel sıcaklıklar değiştikçe, yabancı türlerin küresel yeniden dağılımı artacak.
-Tarımsal faaliyetlerin yoğunlaşması ve nehir ve kıyı şeridindeki kentleşme, tortunun nehirlere, haliçlere ve denizlere akmasına yol açacak.
-Kıyı şeritleri, 25 yıl öncesine göre ötrofikasyona (azot ve fosfor gibi besin maddelerinin konsantrasyonunun artması) karşı daha savunmasız durumda idi.
-Su ürünleri yetiştiriciliğinin yoğunlaşması ve özellikle genetiği değiştirilmiş organizmaların etkileri konusundaki endişeler şimdiye kadar yersiz çıktı.
-Deniz üstü yenilenebilir enerji tesislerinin yaşam alanlarına vereceği zarar öngörüldüğü gibi gerçekleşmedi.
-Ultraviyole ışınlarının kıyı canlıları üzerindeki etkileri tam olarak anlaşılamadı.