Karpuz sadece karpuz değildir!

Süleyman DİLSİZ

Yaz mevsiminin sesi bazen bir denizin sakin dalgası, bazen cırcır böceklerinin bitmez gevezelikleridir. Bazen de bir karpuzun ortadan ikiye ya­rılmasıyla duyulur: “Çat!” Evet, o koca göbekli, yeşil kabuklu ve içindeki kıpkırmızı lezzetle ya­zın ortasında serin bir nefes ço­cukluğumuzun yaz tatili resmi gibidir!

Ama bir duralım. Bu kırmızı mucize sadece serinletmekle mi görevli? Hayır efendim!

Karpuzun içinde likopen var, hem de domatesten fazla. Cildi­nizi korur, kalbinizi savunur. Yet­medi, damar açıcı, kas rahatlatı­cı sitrülin de içeriyor. Özellikle sitrülin zengini kabuğundan ya­parak paylaştığım “kahveli kar­puz tatlısı” Yeme de yanında yat!

Modern mutfağın da yıldızı olan kırmızı güzelin üzerine bazı şefler keçi peyniri ufalıyor, nane, lime ve hatta susam yağı gezdi­riyor. İstanbul’da bazı şefler kar­puzlu balık carpaccio sunuyor mesela; yaz menülerinde giderek daha cesur bir yer ediniyor.

Karpuz sadece bir meyve olamaz

Siz de benim gibi yazın ortasın­da elinizde bir dilim karpuzla de­rin lezzet keşif güdüsüyle tatları sorgulayanlardan mısınız? Kar­puzu kısırdan, limonata, ve don­durmaya, salatadan ayran aşı ya da gazpacho kıvamında soğuk çorbaya, suşi, turşu ve tatlısına kadar deneyip paylaşanlardan mısınız? Ya da çocukluğunda di­lim yeme yarışmalarının açık ara birincisi ya da çekirdekleriyle savaş yapanlardan mısınız?

Yoğurt, turşu yapma, karpu­zu sesiyle seçme ritüelini atala­rından öğrenen ve sosyal med­yasında “karpuz cumhuriyeti” sekmesi açacak ka­dar karpuz müda­vimi olarak söy­leyeceklerim var. Buyurun! Düşün­senize! Hele hele bugünlerin yazın­da nerdeyse vücu­dunuzun her ka­resinden şıpır şıpır ter damlarken, buz gibi bir karpuz dili­mi!

Hayat kurtarmaz mı? O ilk ısırıkta gelen serinlik ve ferahlıkla bü­tün yorgunluğunuzu alıp götüren anında bir yaz rüya­sına taşımaz mı? Sırf bu yüzden bile karpuz sadece bir meyve olamaz. O, güneşin altında ge­çen uzun yaz günlerinin, deniz kenarındaki keyifli sohbetle­rin, pikniklerin ve ailece yapılan kahvaltıların demirbaşı!

Bu kırmızı güzel sadece bir meyve mi dersiniz? Bence de­ğil! Yazın olmazsa olmazı kırmı­zı güzeli, sadece serinlemek için yiyorsanız, büyük haksızlık ya­pıyorsunuz. Çünkü bu güzel, ka­buğundan çekirdeğine kadar her şeyiyle adeta yazın en tatlı ecza­nesi, vücudumuzun gizli süper kahramanı.

Çünkü: Yaz sıcağında su içmek için en lezzetli bahane... Çünkü güzelimizin yüzde 92’si su! Ya­ni, kırmızı güzel sadece göze de­ğil, bedene de şifa. Likopenle cil­de parlaklık, sitrülinle kalbe des­tek, suyla ruha serinlik verir. Yani yazın o sıcakta, karpuz yedikten sonra “oh be” dediğiniz anların bilimsel bir açıklaması aslında! Çoğu faydası kabuk altındaki be­yaz kısımda gizlidir ama biz o kıs­mı hep çöpe iteriz. Hayat gibi; en kıymetli yeri itelediğimiz görün­meyen yerde saklı.

Evet, glisemik indeksi yüksek ama glisemik yükü düşük. Yani azıcık dikkatle gönül rahatlığıyla yiyebilirsiniz.

Ve bir not: Hani küçüklüğü­müzde büyük annelerimiz “Yut­ma o çekirdeği, içinde karpuz bü­yür!” derdi, değil mi? Çekirde­ği yutunca karpuz ağacı çıkmaz. Ama kavurup yerseniz, protein ve çinko dolu süper bir atıştırma­lık olur. (Tabii yutmanın zararı­nı da unutmadan, hele çocuklar dikkat!)

Bildiğiniz gibi yazın resmi sponsoru olan karpuz, üzerine bir fiske kaya tuzuyla “elektro­litlerim düştü, kendime geldim” moduna geçer. Tuz, o güzeli “vay arkadaş, bu ne lezzet!” dedirte­rek ikiye katlar. Üstelik terleye­rek yitirdiğimiz tuzu da geri ka­zandırır.

Evet, karpuz sadece karpuz de­ğildir! O buzdolabına konup yeni­len bir meyvenin ötesinde, Türk edebiyatında da çokça karşımıza çıkan, anlamı derin halk mutfağı­nın şiiri gibidir. En fakirin de, en zenginin de dilindedir. Hatta Ser­met Muhtar Alus’un 1940’lı yıl­ların İstanbul’unda mesela! De­niz mevsimini başlatır. Üstadın 7 Temmuz 1946 tarihli Akşam ga­zetesindeki “Dünden Bugüne Karpuz” yazısı deniz mevsiminin karpuz kabuklarının denize düş­mesiyle başladığından söz eder:

“Karpuz İstanbul’da temmuz girmeden evvel ortaya çıkar, bir hafta, on gün geçince sergile­re düşerdi. Adana’dan madana­dan turfanda getirilmezdi. Çün­kü o vakitler oraya da şimendifer yok; tren Konya’dan tornistanda. Karpuz kabuğu denize düşme­den denize girilmezdi. Sıcaklar basmış, vücutlar terden sucuk, ellerde yelpaze, ‘Ha dil altına uğ­rıyacağız, ha uğradık’ diye çır­pınırken de denize ayak bile so­kulmazdı. Caddebostanı’nda, Kadıköyü’nde, Haydarpaşa’da vapurlar girip çıkarken iskele­nin köşelerinde, bucaklarında dört gözle kabukları arardık.”

Türkiye üretiminde  dünya 3'üncüsü

Sadece tadıyla değil, satın alın­masından, taşınması ve şekliyle de ritüelleri olan kocaman bir kül­tür taşıyan kırmızıyı 2023’de dün­yada 64 milyon tonla Çin, en çok üreteni. Bir önceki yıla göre üre­timi düşen ülkemiz 3.1 milyon ton ile Hindistan’dan sonra 3. sırada.

Kırmızı, baştan sona değerlen­dirilebilecek bir yaz mucizesi. Hele kabuğu! Alaçatı’da müdavi­mi olduğum Papazz adlı bir butik restoranda damla sakızlı karpuz kabuğu tatlısını ilk kez tattığımda damağımda Ege’nin serin melte­miyle Antakya’nın kadim tatlı kül­türü birleşmişti.

Ben de ilhamla mutfağa girdim. Onlar kabukları kireçte beklet­mişti; ben karbonatta. Kıvamı korurken tatlıya dönüşen bu ka­buklar, kahveyle buluşunca bam­başka bir şeye dönüştü. Yanına bir top limonlu dondurma, ya da bir kaşık süzme yoğurt... Biraz ba­dem filesi veya Antep fıstığı ile. İşte yazın sürpriz yıldızı!

Karpuz kabuğundan bir yaz rüyası: Kahveli karpuz tatlısı

Malzemeler:

-Karpuz kabuğu ½ kg

-Karbonat 2 kaşık

-Şeker 400 g

-Kahve çekirdeği 1 kaşık

-Karpuz suyu ½ bardak

-Su 1 bardak

-Limon tuzu 1 çay kaşığı

-Limon suyu ½ adet

Yapılışı:

1-Kalın kabuklu, karpuz kabuğunun kırmızı kısmını temizleyip yeşil kabukları soyun. Birebir veya 3-4 cm şerit boyutlarında hazırlayın.

2-Karbonatı derin bir kasede suya ilave ederek iyice karıştırın. Hazırladığınız bu suya kabukları yatırın En az 10- 12 saat olmak üzere bu suda bekletildikten sonra karpuz kabukları çok bol suda iyice yıkayın. Suyunu iyice süzün.

3-Tencereye ölçülü su, limon suyu ve karpuz suyu koyup kaynatın. Karpuz kabukları da kaynayan suya ilave edin ve ateşi kısın. 40-45 dakika kadar tencerenin kapağı kapalı olarak kaynatın veya düdüklü tencerede 15-20 dakikada pişirin. Karpuz kabuklarını çatalla kontrol edip yumuşadıktan sonra toz şekeri limon suyu ile birlikte ilave edin.

4-Kahve çekirdekleri hafif kavurun. Yarısını havanda dövün ve diğer yarısıyla birlikte tencereye ilave edin. Yaklaşık 15*20 dakika kadar pişirin. Ateşten inmeye yakın limon tuzu ilave edin 1-2 dakika daha kaynatın. Bu şurup içinde pişen karpuz kabukları şeffaf ve çıtır olacaktır.

5-Soğuduktan sonra bir kavanoza alın. Buzdolabında dinlendikçe lezzeti artar.

6- Özellikle kahve yanında veya kaymaklı dondurmayla birlikte üzerine file badem veya Antep fıstığı serperek servis edin.


source