Merkezi Fransa’nın başkenti Paris’te bulunan OECD’nin Çevre Direktörü Tyndall, plastik atıkların çevreye etkisini, geri dönüşüm potansiyelini ve Türkiye’nin bu alanda attığı adımları AA muhabirine değerlendirdi.
Plastik atıkların çevreye olumsuz etkisi hakkında farkındalığın artırılmasının ve bu konuda eyleme geçilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Tyndall, uluslararası etkinliklerin ve belgesellerin kamuoyunun bu meselelere ilgisini artırdığını söyledi.
Tyndall, “Bu nedenle, Türkiye’nin Sıfır Atık Günü’ne yaptığı vurgu dahil olmak üzere tüm bu adımlar gerçekten önemli.” diyerek, Türkiye’nin OECD Daimi Temsilciliğinin plastik kirliliğiyle mücadelede toplu hareket etmeyi teşvik eden çalışmalarından memnuniyet duyduğunu da dile getirdi.
Sıfır atık bilincinin tüm dünyada yaygınlaşması için Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’ne de değinen Tyndall, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın 2017’de başlattığı ve kurucusu olduğu “Sıfır Atık” Girişimi’ne ilişkin şunları kaydetti:
“Bu, Türkiye’nin döngüsel bir ekonomiye doğru ilerlemek için aldığı daha geniş taahhütleri yansıtıyor. (Sıfır Atık) Bu girişimin doğrudan Türkiye’nin First Lady’si tarafından desteklendiğini biliyoruz ve yüksek düzeyde siyasi desteğe sahip olmak ayrıca çok faydalı.”
OECD’nin, üye devletlerin çevre performanslarını düzenli olarak değerlendirdiğine dikkati çeken Tyndall, Türkiye’nin çevre konusunda gerçekten “iyi adımlar” attığını ifade etti.
Türkiye’nin OECD Daimi Temsilciliği ile OECD arasında çok üretken ve işbirliğine dayalı bir ilişki olduğuna işaret eden Tyndall, Temsilciliğin, Çevre Politikaları Komitesi ve ona bağlı tüm çalışma gruplarına gösterdiği katılım düzeyinden ve çevre konusunda yürütülen çeşitli girişimlere olan ilgisinden çok etkilendiğini dile getirdi.
Dünya genelinde 2019’da 353 milyon ton plastik atığı oluştuğunu kaydeden Tyndall, “Sadece OECD ülkeleri plastik atıkların neredeyse yarısını üretiyor.” ifadesini kullandı.
Tyndall, ABD’nin dünya genelinde plastik atıkların yüzde 20’sinden fazlasını, Çin’in yüzde 19’unu, Avrupalı ülkelerin yüzde 19’unu, Hindistan’ın ise yüzde 5’ini ürettiğini, plastik atıkların geri kalanının ise diğer ülkelerden kaynaklandığını anlattı.
Geri dönüşümün plastik atıkların yol açtığı kirliliği önlemedeki rolünü vurgulayan Tyndall, “2019’da üretilen plastiklerin yalnızca yüzde 9’u geri dönüştürüldü; yani üretilen 353 milyon tonluk plastik atıkların yaklaşık yüzde 33 milyon tonu geri dönüştürüldü. Bu oran uzun süre çok düşük seviyede kaldı. Bunu artırmak çok zordu.” değerlendirmesinde bulundu.
Tyndall, yıllık plastik atık miktarının 2060’a kadar 1 milyar tona ulaşabileceğine dikkati çekerek, “(Bu kirliliğin) Olumsuz etkileri farklı biçim ve şekillerde ortaya çıkabilir. Örneğin plastik atıklar yakıldığında, insan ve hayvan sağlığı için zararlı olan sera gazı emisyonlarına ve aynı zamanda hava kirliliğine neden olabilir.” dedi.
Tyndall, mikroplastiklerin okyanusun çevresindeki hayvanlar için zararlı olduğunun altını çizerek, “Plastik ağlara ve denize atılan başka çeşit plastiklere dolanmış şekilde kaplumbağa veya deniz kuşlarının fotoğraflarını hepimiz gördük. Plastik objeleri yemek sanabiliyorlar ve içinde sıkışıp kalabiliyorlar.” diye konuştu.
Artan plastik kirliliğin okyanusların karbondioksit tutma kapasitesini olumsuz etkilediğini kaydeden Tyndall, plastik kirliliğinin hem turizm hem de sürdürülebilir balıkçılık için olumsuz etkilerine dikkati çekti.
Şu anda yürütülmekte olan uluslararası plastik anlaşması müzakerelerinin bu sorunlara çözüm bulma yolunda etkili olacağını umduğunu dile getiren Tyndall, OECD’nin “Küresel Plastik Görünümü” başlıklı raporunun, dünya çapında plastiklerin tüm yaşam döngüsü boyunca sıkı politikalar uygulanmasının, plastik kirliliği ve atıkları sorununun çözümüne katkı sağlayabileceğini açıkça ortaya koyduğunu belirtti.
Tyndall, bu politikaların tüm ülkeler tarafından uygulandığı takdirde, 2040’a kadar plastik kirliliğinin yüzde 96 azaltılabileceğini, plastiklerin geri dönüşüm oranının yüzde 9’dan yüzde 59’a yükselebileceğini ifade etti.
Geri dönüşümün, “döngüsel ekonomi uygulamalarını artırdığını” ve “yeşil istihdam” fırsatları sunduğunun altını çizen Tyndall, “Bu geri dönüşüm oranını yükseltmek kolay bir iş değil çünkü teknik, ekonomik sorunlar ve altyapı sorunları var. Mevcut durumda, bileşenleri nedeniyle geri dönüştürülmesi zor olan plastikler var.” diye konuştu.
Tyndall, kontamine (kirli) olması nedeniyle geri dönüşümde kullanılamayan veya dizaynı nedeniyle geri dönüşüme elverişli olmayan plastik ürünler olduğunu ifade ederek, “Ambalajlar gibi bazı plastik çeşitlerinin çok kısa ömrü olduğunu hatırlamak gerekir; bu ambalajların ortalama ömrü 6 ay olarak hesaplanır.” dedi.
Plastik üretimi ve talebi sınırlandırmaya yönelik önlemlerin de raporda tavsiye edildiğini dile getiren Tyndall, birçok ülkenin kozmetik ürünleri de dahil olmak üzere tek kullanımlık plastiklerin kullanılmasını yasaklamasını örnek gösterdi.
Tyndall, “Yeniden kullanım, onarılabilirlik ve dayanıklılığı teşvik edecek norm veya eko-tasarım kriterleri uygulanabilir.” diyerek, atıkların geri dönüşümünü sağlayacak önlemler alınabileceğini anlattı.
Jo Tyndall, “Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (EPR) planları üzerine yoğun çalışmalar yürüttük. Bunlar, plastiklerin ayrı toplanması ve geri dönüşümü maliyetlerini karşılayacak geliri oluşturmak ve üreticileri çevresel etkileri dikkate alarak ürün tasarım yapmaya teşvik etmek amacıyla geliştirildi.” ifadelerini kullandı.