Üretim ve kârlılığı düşen makine sektörüne ‘teknoloji’ desteği - Ötüken Haber
DOLAR 40,3989 0.02%
EURO 47,1008 0.12%
ALTIN 4.370,480,47
BIST 10.533,231,61%
BITCOIN 48148960,87%
Ankara
25°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Üretim ve kârlılığı düşen makine sektörüne ‘teknoloji’ desteği

Üretim ve kârlılığı düşen makine sektörüne ‘teknoloji’ desteği

ABONE OL
Temmuz 21, 2025 04:04
Üretim ve kârlılığı düşen makine sektörüne ‘teknoloji’ desteği
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ferit PARLAK

İlk 6 ayda miktar bazında yüz­de 5.7 düşen makine ihraca­tı, teknolojik geliştirmelerin katkısıyla, fiyat bazında binde 3 yükseldi. Sektörün yıllık ihracatı ise yeniden 28. 3 milyar doları aş­tı. Makine ihracatında ortalama kg fiyatları da yüzde 6.3 artışla 7.8 dolara çıkarak rekor kırdı. 2025 yılının ilk yarısında Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam ma­kine ihracatı ise 13.7 milyar dolar oldu.

Almanya’ya ihracatın bin­de 8 gibi sınırlı seviyede de olsa pozitife dönmeyi başardığı bu dö­nemde, ülkeye 1.5 milyar dolarlık makine ihracatı yapıldı. İkinci sı­rada yüzde 3’lük artış ve 871 mil­yon dolar ihracatla ABD gelirken, onu yüzde 11.8 artış ve 593 milyon dolar ihracatla İtalya takip etti. İlk 10 ülke arasında yer alan ve sırala­madaki yeri hızla gerileyen Rus­ya’ya ihracat yüzde 36,4 azalırken Fransa’da yüzde 27, Romanya’da yüzde 24,6 artış sağlandı.

İçten yanmalı motorlarda hızlı yükseliş

Alt sektörler arasında ilk sırada gelen içten yanmalı motor ve ak­samları ihracatı yüzde 5 artışla 1,2 milyar dolara ulaştı. En fazla da­ralan sektörler arasında gelen in­şaat ve madencilik makinelerinde kayıplar 167 milyon dolara ulaşır­ken, ilk 6 ayda traktörler, tarım ve ormancılık makineleri ihracatı 85 milyon dolar, yıkama ve kurutma makineleri ihracatı ise 65 milyon dolar daha az gelir getirdi. Takvim etkisiyle yüzde 10 ihracat artışı sağlanan haziranda kg birim fiyat ilk defa 8,3 dolara yükseldi.

“Tüketim ithalatla büyüyor”

Makine imalat sanayiinin de yoğunlaştığı, küçük ve orta öl­çekli sanayi işletmelerini kapsa­yan İSO İkinci 500 araştırması­nın ortaya koyduğu verileri de­ğerlendiren Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karaveli­oğlu, “Faizin enflasyon karşısın­daki reel getirisinin tarihi zirve­lerde olduğu ve üretimdeki risk­lerin büyüyüp çeşitlendiği bir dönemde, ihmal edilebilir sevi­yede faaliyet kârlarıyla iş yürüt­menin sürdürülemez hale geldi­ğini TÜİK tarafından açıklanan istihdam verilerinden de görebi­liyoruz. Sanayi küçülürken inşa­at ve hizmet sektörleri büyüyor, tüketim ithalat üzerinden sürü­yor. Kısacası, yüksek faiz sana­yinin bereketini kaçırıyor” dedi.

“Trump, ticaret sapmasına karşı önlem alıyor”

ABD yönetiminin ticaret poli­tikalarındaki sertleşmenin kü­resel tedarik zincirlerinde oluş­turduğu belirsizlik ve sanayi ya­tırımları üzerindeki baskıyı da değerlendiren Kutlu Karavelioğ­lu, “Küresel ticarete ilişkin ikinci çeyrek verileri, dünyanın önem­li üretim merkezlerini bıçak sır­tında tutan tarife karmaşasının siparişlerin öne çekilmesine ne­den olduğunu gösteriyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) mal ticaretinde bu yıl reel artış bekle­mediğini açıklaması, küresel üre­tim ve sipariş PMI’larında şubat­tan itibaren gözlenen yükselişin kalıcı olamayacağını düşündürü­yor” ifadelerini kullandı.

“Vietnam ve Birleşik Krallık gibi ülkeler keyfini çıkaracak”

Karavelioğlu, “AB ve ABD ara­sındaki görüşmeler hizmet ve mal ticaretlerindeki açıkları­nın birbirini dengelemesine rağ­men gerilimli ilerlerken, Japon­ya ve Güney Kore’den sonra BRI­CS ülkeleri de Trump’ın radarına girdi. Henüz dillendirilmese de ABD’nin büyük ticari ortaklarının toplu bir karşı tutum geliştirme olasılığı da var. Tarifelerinde in­dirime gidilen Birleşik Krallık ve Vietnam gibi ülkeler müzakerele­rini erken tamamlamanın keyfini sürüyor” şeklinde konuştu.

“Vietnam yatırım ülkesi oldu”

Karavelioğlu, “Vietnam’a uy­gulanacak vergi yüzde 46’dan yüzde 20’ye inerken, fırsattan istifade bu ülke üzerinden sevk edilecek yabancı mallara yüz­de 40 ilave vergi geldi. Bir başka ifade ile Trump yönetimi ticaret yollarındaki muhtemel sapma­ya önlem alarak Vietnam’ı yatı­rım ülkesi ilan etmiş oldu” diye konuştu. Karavelioğlu, “Bizim de Türkiye üzerinden ABD’ye ve AB’ye düşük vergi ya da vergisiz mal satmayı düşünenlerin hızla birer yatırımcı haline gelmeleri için, ihtisas gümrükleri ve piyasa denetimi gözetimini önceleyen stratejiler geliştirmemiz gereki­yor” diye konuştu.

“Çin mallarına karşı savunma stratejileri benimseniyor”

AB tarafındaki gelişmelerin sa­nayi üretimi, tedarik zinciri gü­venliği ve stratejik özerklik gibi alanlarda önemli adımları içer­diğine dikkat çeken Karavelioğ­lu, “Kritik teknolojilerde üçüncü ülkelere, özellikle de Çin’e olan bağımlılığı azaltmayı amaçla­yan AB, ‘Net Sıfır Stratejik Pro­jeler’ tanımı ile yerli üretimi teş­vik edecek yeni bir yatırım rejimi oluşturuyor. Örneğin enerji ma­kineleri veya sistemlerinin kri­tik bir bileşeninde dışa bağımlı­lık oranı yüzde 50’yi aştığında, bu alandaki üretim ve yatırım pro­jeleri için hızlandırılmış izin sü­reçleri ve finansman kolaylıkları devreye giriyor. Avrupa Komis­yonu’nun Çin Şoku’na ve kamu alımlarında Çin firmalarına kar­şı korumacı önlemler geliştirme­ye başlaması, Birliğin açık ticaret politikasıyla birlikte selektif sa­vunma stratejileri benimsediğini gösteriyor” dedi.

Türkiye nasıl konumlanmalı?

G7 toplantısında Çin’in kritik ürünlerdeki tekelci yaklaşımına karşı ortak hareket çağrısı yapıl­masının da bu yönelimin küresel iş birlikleriyle derinleştirileceği­nin bir ifadesi olduğunu vurgula­yan Karavelioğlu, “Türkiye bu tab­loda hem Çin’e bağımlılığı azaltma stratejisinde bir alternatif hem de adil ticaret ilkelerini gözeten bir ortak olarak konumlanmalıdır. Sanayisini korumak adına ‘İthalat Gözetim Birimi’ kuran ve olağan­dışı artışları anlık takip ederek ısı haritaları yayımlamaya başlayan AB’deki bu gelişmeler, sessiz se­dasız pazarımızı işgal edebilecek mallara karşı bizim de erken uya­rı sistemleri kurmamıza vesile ol­malıdır” diye konuştu.

“Çin’den ithalatımız hızla artıyor, AB’den esinlenmeliyiz”

İthalat rejimimizi tahkim ederken rekabetçiliğinde zaafa uğrayan AB’nin yabancı mallar­la baş etmek üzere geliştireceği her tedbirden esinlenilmesi ge­rekliliğine dikkat çeken Karave­lioğlu, “Yılın ilk 5 ayında, sadece Çin’den yapılan makine ithalatı yüzde 16,6 artarak 5,3 milyar do­lar seviyesine ulaştı. Yüksek ver­giler nedeniyle hiç makine sata­madığımız bu ülkenin geçen sene ilk 5 ayda yüzde 24,6 olan ithala­tımızdaki payının bu yıl aynı dö­nemde yüzde 28,8’e yükselmesi, Çin’in devlet destekli agresif fi­yatlama ve pazara giriş strateji­lerinin Türkiye’deki etkisinin üs­tel biçimde arttığının ve iç pazar dengelerini kendi lehine çevirdi­ğinin açık bir göstergesi” ifadele­rini kullandı.

“Yüksek faiz, sanayinin bereketini kaçırdı”

Makine, otomotiv ve savunma yan sanayileri ekosisteminin kü­resel ölçekte yeniden şekillen­diği bu süreçte, ihracat ve imalat iklimine de değinen Karavelioğ­lu, “Bizim için önemli bir ticari teknik katalizör olan Almanya’da makine ve tesis mühendisliği sektöründe mayısta görülen yüz­de 9’luk sipariş artışını, baz etki­sine rağmen bir toparlanma sin­yali olarak görüyoruz. Yurt dışı siparişlerindeki yüzde 12’lik ar­tışı ise AB’nin tek pazarı konsoli­de etme kararlılığının bir neticesi olarak değerlendiriyoruz” dedi.

“ABD PMI verileri üretim için olumlu”

ABD’de imalat sanayi PMI ve­rilerinin beklentilerin üzerinde gelmesinin, küresel talep açısın­dan pozitif bir gelişme olduğunu kaydeden Karavelioğlu, “Bu ay­nı zamanda makine teçhizat ya­tırımlarında orta vadeli bir ge­nişleme eğilimini ifade ediyor. Yatırım ortamında ümitler ye­şermeye başlarken, Avrupa Mer­kez Bankası yetkilileri euronun hızla değer kazanmasının ithala­tı körükleyerek enflasyonu yüz­de 2’de tutma çabalarına sekte vuracağından yakınıyorlar. Üre­timden ithalata yönelme riski­ne rağmen, bizde TL’deki değer­lenmenin dezenflasyon sürecine katkı yapacağı umulurken Tür­kiye PMI endeksinin haziranda 46,7’ye gerilemesi, sanayi üre­timindeki durgunluk açısından çok güçlü bir sinyal veriyor” dedi.

Kârlılık düşüyor

Makine imalat sanayiinin de yoğunlaştığı, görece küçük ve or­ta ölçekli sanayi işletmelerini kapsayan İSO İkinci 500 araştır­masının ortaya koyduğu verile­ri de değerlendiren Karavelioğ­lu, şirketlerin satış gelirlerinde artış yaşansa da kârlılık oranla­rının ciddi biçimde gerilediğinin altını çizdi.

Karavelioğlu, “2024 yılına ait üretimden satışlarda gözlemle­nen yüzde 41’lik artış, aynı dö­nemdeki yurt içi üretici fiyat en­deksi artışının altında kalması nedeniyle reel anlamda bir bü­yümeyi ifade etmiyor. Kârlılık oranlarında bu yıla da sari olan dramatik düşüş bunu teyit edi­yor. Faizin enflasyon karşısında­ki reel getirisinin tarihi zirveler­de olduğu ve üretimdeki riskle­rin çok büyüyüp çok çeşitlendiği bir dönemde, ihmal edilebilir se­viyede faaliyet kârlarıyla iş yü­rütmenin sürdürülemez hale geldiğini TÜİK tarafından açık­lanan istihdam verilerinden de görebiliyoruz. Sanayi küçülür­ken inşaat ve hizmet sektörleri büyüyor, tüketim ithalat üzerin­den sürüyor. Kısacası, yüksek fa­iz sanayinin bereketini kaçırı­yor” ifadelerini kullandı.

 “Makinelerimiz pahalanıyor kapasite kullanımı düşüyor”

 İmalat sanayiinde yüzde 23,8 olan yurt içi ÜFE’nin makinede yüzde 30,9’a ulaştığına dikkat çeken Karavelioğlu, “Ürünlerimiz döviz bazında pahalanmaya devam ediyor. Makine üretiminde mayıs ayındaki yüzde 9.3’lük üretim düşüşü ve haziranda yüzde 68,6’ya kadar gerileyen kapasite kullanım oranı, sektörün telafisi zor kayıplarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

300x250r
300x250r