Nurdoğan A. ERGÜN
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Burhan Özdemir, üretimin soğumaması için en az 350-400 puan indirim yapılması gerektiğini söyledi. Özdemir, “Daha önceki açıklamalarımızda 350-400 puanlık indirim yapılması gerektiğini belirttik. Ancak, stopaj kararı bu beklentimizi kırdı. Bugünkü indirimin 200-250 puan olacağını düşünüyoruz.
Ama ekonominin ihtiyacı en az 350 puan” dedi. Üretim maliyetlerinin düşmesi, hanehalkı beklentisinin yeniden pozitife dönmesi için bunun gerekli olduğunu vurgulayan Özdemir, “Yoksa yüksek faiz, yüksek maliyetler karşısında üretim soğuyor” vurgusu yaptı. “Enflasyonu düşürürken neleri tahrip ettiğimize bakmıyoruz” diyen Özdemir, “Ekonomi soğursa enflasyonist ortam daha da artar. Enflasyonda düşüş görüyoruz ama üretim maliyetleri daha da artıyor.
Sıkı para politikasının baskılanan döviz ve yüksek faize odaklanıp tek motivasyonun enflasyonu düşürme olması üretimi tahrip ediyor. Son ürün ithalatının hammadde ithalatını geçmesi de bunu gösteriyor. Enflasyon bütüncül politikalarla ele alınmalı” ifadelerini kullandı. MÜSİAD’ın “Değer Temelli Kalkınma Vizyon Belgesi” tanıtım toplantısında soruları cevaplayan Özdemir, “Türkiye’nin kalkınma modeli, sosyo-ekonomik olarak ele alınmalı. Bunu kaçırırsak tüm kavramların içi boş kalır” yorumunu yaptı.
Türkiye’nin ‘adil ve sürdürülebilir kalkınması’ amacıyla 6 ana başlık altında toplanan MÜSİAD’ın yeni vizyon belgesinde dikkat çekilen konulardan biri ‘adil vergi’ reformu. 2024’ün Haziran ayına göre 2025 Haziran döneminde çalışanlardan alınan gelir vergisinin yüzde 96, kurumlar vergisinin ise yüzde 15 arttığını belirten Burhan Özdemir, buradaki adaletsizliği giderilmesi için adil yargı reformu çalışmaları başlattıklarını, yılsonuna kadar çalışmanın tamamlanacağını bildirdi.
Servet ve gelir eşitsizliğinin istihdam piyasası üzerindeki olumsuz etkilerini ortaya koyan bir çalışma içerisinde olduklarını aktaran Özdemir, “Çalışan çocuklu ailelere vergi sisteminde teşvik yok, kirada oturan çalışanlara teşvik yok. Bizim yeni evleneceklere 2 maaş, yeni çocuk yapanlara bir maaş prim verilmesi ve artı çalışanların gelir vergisinden muaf olması için çalışmalar yapıyoruz” bilgisini verdi. Özdemir, bu yaklaşımın Türkiye’de doğurganlık oranındaki düşüşe karşı da önleyici bir sosyal politika olacağını söyledi.
Öte yandan kiraların enflasyon üzerindeki baskısına dikkat çeken Özdemir, düşük ve orta gelirli grubun barınma sorunu yanında çalışanların da konut sahipliğini artırmak için çalışmalar yürüttüklerini aktardı. Özdemir, bu modellerin özellikle 25-40 yaş arası SGK’lı çalışanları, yeni evlileri ve halihazırda konutu olmayanları kapayacağını belirtti.
“Üretilecek sosyal konutlardan devlet hasılat almasın, teşvik kapsamında öncelikler getirerek yararlanıcı klasman olsun” diyen Özdemir, kamuya maliyet yükü getirmeyecek ve son 3 yıldır Suudi Arabistan’da uygulanan modelin hayata geçirilebileceğini söyledi. Özdemir, “Sosyo-ekonomik katmanları dikkate almayan konut modeli politikasının değişmesini içeren projemizi eylül-ekim gibi sunacağız” dedi.
Eğitim ve eğitim harcamaları ve bunun çalışma yaşamına etkilerinin de detaylı şekilde ele alındığı MÜSİAD’ın ‘Değer Temelli Kalkınma- Vizyon Belgesi’ 2025-2027 yılları arasında yapılması planlanan stratejik alanlara dikkat çekiyor. Belgenin ana başlıkları ise şöyle; ‘Adil ve sürdürülebilir, istihdam ve büyümeyi önceleyen kalkınma modelinin geliştirilmesine katkı vermek’, ‘atıl kaynakların üretime dönmesini de sağlayacak alternatif finansman modelleri geliştirmek’, ‘sosyal uyumu güçlendirecek istihdam odaklı programlarla gelir ve servet eşitsizliğini azaltmak’, ‘erdemli hayat ilkesinden hareketle MÜSİAD’ın değerlerini ekonomik ve sosyal hayatta yerleştirmek’, ‘ikiz dönüşümle uyumlu olarak öncelikli sektörlerin verimlilik ve rekabet güçlerinin artırılmasına katkı vermek’, ‘üyelerin ticaret kapasitelerini geliştirmek’.
Vizyon Belgesi’ndeki stratejik alanlardan bir tanesini de ‘atıl kaynakların üretime dönmesini de sağlayacak alternatif finansman modelleri geliştirmek’ şeklinde açıklayan Burhan Özdemir, alternatif finansmanda özellikle yatırım ve proje fonlarına odaklanacaklarını açıkladı.
Finansman maliyetlerinin yüksekliğine işaret ederek, “Finansmana erişmek dert, ulaştıktan sonra karşılamak daha büyük dert” diyen Özdemir, şöyle devam etti: “Ekonomik programa rağmen Türkiye’de reel faizler yüksek seyrini devam ettiriyor. Bu anlamda iyi tasarlanmış ve güçlü bir kaynak modeliyle desteklenen alternatif finans yöntemlerine olan ihtiyaç çok daha önemli hale geldi. Ama bundan kastımız sadece İslami finans değil. Çünkü katılım finansmanının çok da derman olmadığını gördük.”