Türkiye İnsan Yönetimi Derneği (PERYÖN) başkanlığında iki ay önce bayrağı devralan Dr. Eylem Derya Özgür, yeni dönemde temel hedeflerinin derneği yalnızca İK profesyonellerinin değil, aynı zamanda insan odaklı yönetim anlayışını benimseyen tüm iş dünyası paydaşlarının bir araya geldiği kapsayıcı bir yapı haline getirmek olduğunu söyledi. PERYÖN 28. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Özgür, “Bu doğrultuda CEO’lardan girişimcilere, İK liderlerinden genç profesyonellere kadar iş dünyasının farklı profillerini çatımız altında buluşturmayı amaçlıyoruz” dedi.
Önceliklerinin iş liderleriyle İK liderlerini bir araya getiren platformları artırmak, deneyim ve vizyon paylaşımını teşvik etmek olarak özetleyen Özgür, ayrıca bu dönemde gençlerin İK’yı ilham verici ve dönüştürücü bir kariyer alanı olarak görmesini sağlayıp onları bu alana yönlendirmek için de çalışacaklarını söyledi.
Dijitalleşme, yapay zekâ, çeşitlilik, eşitlik, hakkaniyet ve kapsayıcılık gibi çalışma hayatının kritik başlıklarında İK profesyonellerinin yetkinliklerini artırmaya yönelik gelişim programları hayata geçireceklerini açıklayan Özgür, özellikle AB desteğiyle başlatacakları ‘Ayrımcılığa Son, Eşitliğe Adım’ projesinin iş yerlerinde daha adil ve kapsayıcı uygulamaların yaygınlaşmasına katkı sunacağına dikkat çekti.
Geçen dönemde güçlenen sivil toplum iş birliklerini bu dönem daha da genişleterek, ortak akıl ve kolektif etki yaratmaya odaklanacaklarını; bilgi üreten, sorgulayan, araştıran ve mesleki gelişimi sürekli destekleyen bir yapı olmayı sürdüreceklerini kaydeden Özgür, önceki dönemlerden miras kalan İnsan Odağında Yönetim Kongresi, İnsana Değer Ödülleri ve Yeni Nesil İK Uzmanlığı Sertifika Programı gibi projelerin devamlılığına da önem verdiklerini söyledi.
PERYÖN Başkanı Özgür, yapay zekâ ve dijitalleşmenin Türkiye’deki İK süreçlerine etkisini de değerlendirdi. Özgür’e göre; artık işe alımdan performans yönetimine kadar birçok alanda dijital araçlar ve AI sistemleri aktif olarak kullanılıyor. Özellikle aday değerlendirme süreçlerinde yapay zekâ, çeşitlilik ve kapsayıcılığı destekleyen objektif analizler sunarak İK’ya stratejik bir katkı sağlıyor. Ancak Özgür, bir noktaya dikkat çekerek “Yapay zekânın sağladığı verimlilik ile işini kaybetme riski taşıyan çalışanların iş hayatında kalmasını sağlayacak beceri programlarının da eş zamanlı uygulamaya konulması gibi kritik unsurların da olduğunu gözden kaçırmamamız gerekir” dedi. Bu dönüşümde en önemli konunun teknolojiyi insan odağını kaybetmeden kullanmak olduğunu belirten Özgür, PERYÖN olarak bu amaca odaklandıklarını anlattı.
Özgür; yetenek yönetiminde sadece yeteneği kazanmak değil, elde tutmanın da şirketler için öncelikli bir mesele haline geldiğini belirterek, kurumların yetenek bulmak kadar bu yetenekleri bağlı ve gelişime açık tutmakta zorlandığına değindi. Bu yıl yenisine hazırlandıkları, WFPMA ile BCG iş birliği ve EAPM desteğiyle yürüttükleri ‘İnsan Avantajı Yaratmak’ (Creating People Advantages) araştırmasından örnekler veren Özgür; globalde katılımcıların yüzde 72’sinin en büyük zorluğun yetenek kıtlığı olduğunu, Türkiye’de ise bu oranın yüzde 54 düzeyinde bulunduğunu belirtti. Özgür, “Bu veriler, şirketlerin işe alım, gelişim ve kariyer yönetimi gibi alanlarda daha bütünsel ve stratejik bir yaklaşıma ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor” dedi. Özgür, şirket ve bireylerin beklentilerini ise şöyle sıraladı:
“Bugün şirketlerin gündeminde; iç yetenek havuzlarını daha etkin değerlendirmek, çalışan bağlılığını artıracak anlam odaklı bir iş deneyimi sunmak, dijitalleşme sürecine uyum sağlayacak becerileri desteklemek ve liderlik gelişimini sistematik biçimde ele almak gibi konular öne çıkıyor. Bireyler ise yaşam boyu öğrenme alışkanlığı kazanmak, dijital ve sosyal becerilerini güçlendirmek, farklı disiplinlerden beslenmek ve değişime açık kalmak, geleceğin iş gücü içinde fark yaratmanın temel anahtarları arasında yer alıyor. Kurumların da bu gelişim yolculuğunu destekleyecek kapsayıcı, şeffaf ve sürdürülebilir uygulamalarla ilerlemesi, bir rekabet avantajı değil, zorunluluk olarak karşımızda duruyor.”
Özgür, ofise dönüş konusunun ise Türkiye’de bazı şirketlerin çalışanlarını yeniden ofise çağırırken, pek çok kurumun hibrit düzene devam ettiğini belirtti.
Çalışanların büyük bölümünün uzaktan ya da hibrit çalışma imkânı sunan kurumları tercih ettiğine dikkat çeken Özgür; Mercer’ın Global Talent Trends raporuna göre, çalışanların yüzde 60’ının esnek çalışma olmadan bir kuruluşa katılmak ya da o kurumda kalmak istemediğini, Deloitte’un Y ve Z kuşağı araştırmasına göre ise genç kuşağın ofiste tam zamanlı mesai talebi hâlinde işten ayrılabileceğini belirttiğini anlattı. “Öte yandan evde rahat çalışamadığı için ofisten çalışmayı tercih eden bir kitle de var. Özetle bu konuda tek bir doğru yok” diyen Özgür, bu konudaki kendi deneyimini şöyle ifade etti:
“Çalışma hayatının daha güvene dayalı ve esnek modeller üzerine kurulduğu günümüzde benim kendi deneyimim, piyasadaki genel rüzgara kapılmaktansa organizasyonun kültürü ve iş yapış biçimine uygun modelin çalışanların da katıldığı bir karar verme süreciyle belirlenmesi ve gerektiğinde de değişen koşullara göre bu stratejinin güncellenebilmesinin en sağlıklı yaklaşım olduğu yönünde. İş stratejisi ile uyumlu ve etkilenenlerin karar sürecine katıldığı çalışma modelleri, çoğunlukla en verimli ve tatmin sağlayan sonucu üretiyor.”
PERYÖN; WSI London iş birliğiyle Oxford Üniversitesi’nin iş okulu olan Oxford Saïd Business School Innovation Center ortaklığında bir yapay zekâ sertifika programını hayata geçirecek. PERYÖN Başkanı Dr. Eylem Derya Özgür, “Türkiye’de İK alanında yapay zekâ odaklı ilk ve tek uluslararası sertifika programını başlatıyoruz” dedi. Özgür’ün verdiği bilgilere göre; C level İK liderlerine yönelik ‘AI Superpowered: HR Lead’ sertifika programı 24 Eylül’de başlayacak. İK uzmanları için ‘Next-Gen HR Skills’ sertifika programı ise ikinci aşamada olacak. Hem online hem de yüz yüze eğitim oturumları içeren programın sonunda katılımcılar, Oxford Saïd Business School’da gerçekleşecek uygulamalı eğitimlere de katılacak.
Başkan Özgür, “Amacımız, İK liderleri ve profesyonellerini yalnızca teknolojik gelişmeleri izleyen değil, bu dönüşümün stratejik liderliğini üstlenen aktörler hâline getirmek. Programda katılımcılara strateji geliştirme, teknoloji entegrasyonu ve uygulama becerileri sunuyoruz. İşe alımdan performans yönetimine, yetenek gelişiminden dijital kültür oluşturmaya kadar pek çok başlık, bu dönüşüm perspektifiyle ele alınıyor” açıklamasını yaptı.