ALP ULAGAY
2023’te sıcak bir haziran günü, İngiltere’de, başkent Londra’nın merkezine 25 kilometre mesafede, Surbiton kasabasındaki 100 bin dolar ödüllü ITF turnuvasındayım. Bu, ITF yani Uluslararası Tenis Federasyonu statüsünde bir çim kort turnuvası. Profesyonel teniste ana kategorideki WTA veya ATP turnuvalarına katılmaya puanı yetmeyen tenisçilere yönelik turnuva. Benim amacım dünya sıralamasında yukarılara doğru tırmanan Zeynep Sönmez’i izlemek. Birkaç aydır çıkıştaki bu genç tenisçiyi takipteyim.
Zeynep, Surbiton’da iki eleme turunu ve ana tablo birinci turunu geçtikten sonra belalısı Ukraynalı Snigur engeline takılıyor. İyi direniyor ama üç sette yeniliyor rakibine. Maçtan sonra onunla kısa bir röportaj yapıyorum. Çim korttaki bu ilk deneyimini soruyorum. “Topların nasıl geleceği belli değil. Dizlerimi kırarak yaklaşmam lazım” diyerek öz eleştirisini yapıyor. O zamanki antrenörü Mert Ertunga da çim kortun Zeynep’e en uygun zemin olduğu kanaatinde…
O turnuvadan sonra köprünün altından çok sular aktı. O sıralarda WTA dünya sıralamasında 212’nci olan Zeynep adım adım tırmandı. Geçen yıl kasımda Merida turnuvasını kazanarak ilk 100’e girmeyi başardı. Grand Slam turnuvaları denilen Avustralya, Fransa, Wimbledon ve ABD Açık’a ön elemesiz katılacak seviyeye çıktı.
Üstelik artık çimde çok daha deneyimli. Üç hafta önce çim tenisinin mabedi Wimbledon’da iki tur geçmeyi başardı. Turnuva tarihinde tek kadınlarda üçüncü tura yükselen ilk Türk tenisçi oldu. İlk turda Rumen Cristian’ı, ikinci turda Çinli Wang’ı ikişer sette elemeyi başardı.
Çim kortun ona pek uygun olduğu belliydi. Birkaç gün önce WTA’in ayarladığı online röportajda bu zemin konusunu yeniden sordum. “İlk kez iki yıl önce çimde oynamaya başladım. En rahat olduğum zemin diyemem ama kesinlikle seviyorum çimi. Hızlı kortlarda oynamayı seviyorum sanırım. Diğer zeminleri de seviyorum. Hard court (sert zemin) kendimi en rahat hissettiğim zemin çünkü orada yetiştim” yanıtını verdi.
Aslında, Zeynep yaklaşık 1.5 yıldır bir dönüşüm içinde. Önce geçen yıl mart ayında küresel spor ajansı KIN Partners’la anlaştı. Ajans, Zeynep’in hem sportif hem ticari kariyer yönetimine destek veriyor. Sonra yine geçen yıl temmuzda tenis antrenörü Mert Ertunga’dan ayrıldı. Kasımda Meksika’daki Merida turnuvasını kazanırken yanında yıllardır beraber çalıştığı fitness ve zihin koçu Mehmet Bayraktar vardı sadece. Aralık ayında da iki Hırvat antrenör Marin Bradaric ve Izu Zunic’le çalışmaya başladığını duyurdu. Bu iki ismin devreye girmesinde KIN Partners’ın payı vardı elbette.
Zeynep artık turnuvalara daha kalabalık bir ekiple gidiyor. Ama bunun dışında kariyerinde bir sıçrama daha yapabilmesi için gerekli stratejiyi çiziyor ekibiyle beraber. Marin ve İzu hem daha sıkı bir şekilde videolu rakip analizi yapıyorlar hem de turnuva takviminin belirlenmesine yardımcı oluyorlar. Bu ikilinin etkisini sorduğumda şu yanıtı aldım Zeynep’ten: “Genel olarak baseline (dip çizgi) oyunumun daha güçlü, daha sert olması gerektiğini savunuyorlardı. Son 7-8 ayda biraz daha bunun üzerine çalıştık. Baseline’da daha sert ralliler yapıp uygun top geldiğinde voleye çıkma üzerinde duruyoruz. Bu zaten oyunumda biraz olan bir özellikti. Bunu daha ileri seviyeye getirmeye çalışıyoruz.”
Wimbledon’da da servisinde zaman zaman sıkıntı yaşadığına şahit olduk. Mesela birinci turda Cristian’a karşı ilk sette birinci servislerinin oyuna girme oranı yalnızca yüzde 41’di. Bu sebepten o ilk seti kaybedecekti neredeyse. Bu konuya da değinmeden geçmedi: “Sezon sonrası eğer gerekirse servisimde daha büyük bir değişikliğe gideceğiz. Ama yılın ortasında tamamen değiştiremeyeceğimiz için sezon sonuna bıraktık.”
Elbette bugün profesyonel sporu sadece saha içiyle sınırlamak mümkün değil. Sosyal medyası ve sponsorluk olanaklarıyla çok yönlü bir saha dışı alan var. Geçen yıl Merida turnuvasında şampiyon olunca Zeynep’e artan ilgiyi tahmin edebilirsiniz. Birçok dergiye kapak olduğu gibi sosyal medyada büyük bir ilgi yarattı. Ajansı da bu ilgiyi çeşitli sponsorluklara dönüştürecek hamleyi yaptı. Birkaç ay içinde THY, Züber, Mini Cooper, Kısmet by Milka ve Fonfique Zeynep’in sponsorları arasına katıldı. Zaten önceki dönemden Babolat, Asics, Bioderma ve Unimar Zeynep’in destekçileri arasındaydı.
Zeynep bu yıl katıldığı turnuvalardan vergiler hariç 472 bin dolar para ödülü kazandı. Yılın kalan kısmında bu rakam büyüyecektir. Buna çeşitli sponsorlukları de ekleyince toplam 1 milyon dolarlık gelirle 2025’i kapatabilir.
Dr. Cem Tınaz (Lahey Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Uluslararası Spor Yönetimi bölümü baş öğretim üyesi ve Tennis Europe Başkan Vekili)
“Sporda bireysel marka olmanın birtakım unsurları var: Bunlardan birincisi sportif başarı… Zeynep Sönmez’in dünyada ilk 30’a, hatta ilk 20’ye girmesi tarihte eşi benzeri görülmemiş bir başarı olur. İkinci unsur “Personal Branding Identity”, yani kişisel marka kimliği ve bu, markayı oluşturan en önemli değerlerden biri. Sporcunun karakteri, tutarlılığı, karizması, sahip olduğu hikâye, geldiği ortam onun marka kimliğini oluşturuyor.
Üçüncü unsur, toplumsal imaj ve etik değerlerden oluşuyor. Özellikle son dönemde hassasiyet gösterilen konulara dair mesajları ve topluma katkı sağlayabilecek çalışmaları bunu belirliyor. Ayrıca bu işin doğru biçimde paketlenmesi lazım: Bu söylediğim değeri sporcu tek başına yaramaz. Bu konuda, doğru mecralarda onu doğru şekilde anlatabilecek bilgi ve deneyim sahibi bir yapıya ihtiyaç var.
Zeynep’in şu an geldiği nokta muhteşem. Ama bundan sonra onu daha zor bir aşama bekliyor: Bunu sürdürülebilir bir başarıya dönüştürmek yani orada kalabilmek. Bununla beraber şöyle bir avantajı var: Uzun bir süredir uluslararası yapının içinde bu dinamikleri iyi biliyor, bu süreci yönetme becerisine sahip. Bunu özümsemek kolay değil ama Zeynep bunu başarabilir.”
Zeynep Sönmez (23) İstanbul’da doğdu ve altı yaşında tenisle tanıştı. Sekiz yaşında ilk turnuvasını kazandı. 2018’den itibaren profesyonel turnuvalara katılmaya başladı. Bir yandan da lise diplomasını aldı. 2020’de Antalya’da ilk kez bir ITF turnuvası kazandı. 2020’den itibaren Türkiye’nin FED Cup takımına seçildi. 2023’te dünyada ilk 200 kadın tenisçi arasına girdi. Geçen yıl kasım ayında Meksika’daki Merida WTA turnuvasında şampiyon oldu. Böylece Çağla Büyükakçay’dan sonra WTA turnuvası kazanan ikinci Türk oyuncu oldu. Bu yıl Wimbledon’da tek kadınlarda üçüncü tura yükseldi ve 14 Temmuz’daki dünya sıralamasında 74’üncülüğe çıkarak kariyer rekorunu geliştirdi.