Trump’ın tarife sopası Vietnam’ı da vurdu: Çin’den hammadde ve yarı mamul alma!
BİLGEHAN ENGİN / Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Başkanı
ABD Başkanı Donald Trump ikinci başkanlık döneminde özellikle iki hususta önemli mesafeler kat etmek istiyor. Ticaret anlaşmaları ve gümrük vergileri üzerinden ticaret savaşlarında güçlü bir pozisyon yakalamak ve elbette ki Ortadoğu’daki gelişmelerin bütünüyle ABD kontrolünde sürmesi. Ortadoğu’daki gelişmeler de elbette küresel tedarik zincirini doğrudan etkileri altına alıyor. Neredeyse her jeopolitik gelişme, lojistik akışa yeni bir şişe boynu ekliyor, dolayısıyla yeni bir maliyet kalemi doğuruyor; ancak bu yazıda daha çok ticaret savaşlarında ülkemiz ve bölgemizin ne gibi risk ve fırsatlarla yoğruluyor olduğuna eğilmek istiyorum.
Yakın geçmişte Başkan Trump, önemli hamlelerle ticaret savaşları ateşinin altına yeni odunlar sürdü. İlk önce, vazgeçilmez müttefik İngiltere ile özel bir ticaret anlaşması yaptı. Sonrasında arka arkaya attığı sosyal medya postalarıyla Vietnam ile özel bir ticaret anlaşmasına varıldığını müjdeledi ve saatler sonra Meksika ve AB yaptırımlarını duyurdu. Bu gelişmelerin ayrıntı ve yansımalarına baktığımızda, ticaret savaşlarının, küresel ticaretle birlikte lojistiği de yeni tanım ve tasarımlara sevk etmekte olduğunu gördük.
Büyük harflerle ‘sıfır’
Özellikle Vietnam anlaşmasının resmi olarak ne gibi maddeleri içerdiği, yani kapsamı henüz netlik kazanmazken, 2 Temmuz tarihli Truth platformu paylaşımında Trump bu anlaşmayı şu esaslara oturtuyor: Vietnam menşeli mallar, ABD’ye ithal edildiğinde yüzde 20'lik bir temel tarifeye tabi olacak; ‘transshipment/aktarma’ malları olarak kabul edilen Vietnam menşeli mallar, yüzde 40'lık bir ABD tarifesine tabi olacak; Vietnam, ABD menşeli mallara uyguladığı tarifeleri yüzde 0'a indirecek. Bu yüzde 0’lık Vietnam tarifesini Başkan Trump, yazıyla ve büyük harflerle bildiriyor.
Kritik öneme sahip
Aktarma mallarının lojistik akışta ne anlama geldiğini ve transit taşımacılığın hem ülkemiz hem de bölgemiz için ne denli kritik bir önemde olduğunu biliyoruz. Konteyner taşımacılığında ‘transhipment/aktarma’ işlemi, dünyanın büyük lojistik merkezleri üzerinden yapılır. Hemen her bir konteyner bir yerlerden muhakkak aktarılır. Yukarıda vurguladığım gibi, her ne kadar Vietnam anlaşmasının resmi maddeleri ve kapsamı net değilse de Trump’un duyurduğu haliyle bu anlaşma, yeni menşe kuralları oluşturuyor. (Burada her ne kadar isim verilmemişse de kastedilen hedef menşenin Çin olacağını düşünmek gerekir. Zaten bu haber ilk düştüğünde herkes ana hedefin Çin olduğu konusunda mutabık kaldı.) Şöyle ki; Vietnam’da üretilen ya da oluşturulan (assemble/transform) ürünlerin vergisi yüzde 20 ve transshipped/ aktarılmış ürünlerin vergisini ise yüzde 40 olarak belirlediğinizde, burada ilgili ürünün ilk menşeni bilmek gerekir. Çin olduğunda, hangi oranda Çin menşe taşıdığının tanımlanması gerektiği gerçeğinden bağımsız olarak, yüzde 40’lık vergi uyguladığınızda ise temel olarak şunu söylüyorsunuz; Çin’den hammadde ya da yarı mamul alma. Bu durum dünya ticaretinde yeni bir menşei kuralı oluşturuyor ve büyük bir dönüşüme yol açma potansiyeli taşıyor. Zira, Vietnam dışında, Çin ile girift ticari ilişkileri olan bir sürü ülke var; bunların arasında Trump’ın tarife sopasından şu aşamada nasibini almış ülkeler dikkat çekiyor; Tayland, Kamboçya, Malezya. Bu yeni menşe tanımını Trump yönetimi Vietnam’dan sonra bu ülkelere de uygulamaya başlarsa, gümrükler, aktarma limanları, navlun ve gemi programlarına kadar lojistik akışın ciddi bir dönüşüme evrileceğini görmek gerekir. Ve bir başka aşama olarak, Trump, Mısır ve Türkiye gibi Çin’e üretim alternatifi olmak isteyen ülkelere de bu uygulamayı dayattığını düşünürsek, bu yeni menşei tanımı ciddi bir norm halini alabilir. Başta Türkiye olmak üzere birçok ülke üretimden ve transit ticaretten payını yükseltmek için hatırı sayılır yatırımlar yaparken, bu gelişmeleri de kollaması gerekecek.
Çin anında itiraz etti
Netice olarak Vietnam anlaşması, Trump’ın bir sosyal medya paylaşımı ile ve kısıtlı ayrıntısıyla önümüzde geldi ancak küresel medyada ve ticari platformlarda etkisi derin oldu. Kaldı ki, başta İsrail-İran çatışmaları olmak üzere, birçok küresel meselede Çin hükümetinden ya da Çinli resmi ağızlardan bir yorum duymak, olaylara ilginç bir boyut katabilirdi. Hatta bölgemizi etkileyebilecek bir denge unsuru olabilirdi. Ancak bu gibi gelişmelere sessiz kalan Çin, Vietnam anlaşmasına Ticaret Bakanlığı seviyesinden anında itiraz etti. Kullandıkları dilin ne kadar kararlı olduğu oldukça dikkat çekici: “Bizde herhangi bir anlaşmanın, bizi tedarik zincirlerinden çıkaracağı izlenimi oluşursa, bunu kabul etmeyecek ve kararlı karşı önlemler alacağız." Şu aşamada tedarik zincirindeki bir kırılmanın Çin’in kırmızı çizgilerinden biri olduğu net olarak anlaşılıyor.
source