Bir yerin gerçek değeri, yalnızca güzelliğinde değil, taşıdığı hafızada saklıdır. Mimari değişir, işletmeler el değiştirir, sezonlar geçer… Ama asıl kıymetli olan, bütün bu dönüşümlerin içinde kaybolmadan zamana karşı bir dostluk geliştirebilmiş yerlerdir. Turizmde kalıcılığı sağlayan tam da budur: Bir mekânın sadece bugünü değil, geçmişi temsil edebilmesi ve geleceğe dair umut taşıması…
Konaklama deneyimini anlamlı ve unutulmaz kılan da işte bu süreklilik duygusudur. Günümüzde seyahat eden insanlar artık sadece “nerede kaldıklarını” değil, “neye tanıklık ettiklerini” hatırlamak istiyor. Bu nedenle öyküsü olan yerler, ruh taşıyan oteller, gezginlerin kalbinde özel bir yer ediniyor. Turizm artık yalnızca ânı yaşamakla değil, zamanda bir iz bırakmakla da ilgili.
Tarihle kurulan zarif ittifak
Bodrum’da böyle bir örnek arandığında, Ege’nin begonvillerle sarılı kıyısında sessizce nefes alan bir otel öne çıkıyor: Karia Princess. Marina’ya, çarşıya, lezzet duraklarına ve gece hayatına yalnızca birkaç adım mesafede olan bu butik otel, aynı zamanda Bodrum için şaşırtıcı bir huzurun adresi. Otelin ruhu, adını aldığı Karia Prensesi Artemisia II’ye bir saygı duruşu niteliğinde. Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri sayılan Halikarnas Mozolesi’ni inşa ettiren bu güçlü kadının izleri, Karia Princess’in her köşesinde hissediliyor.
1990 yılında merhum Dr. İzzet İmre ve Safiye İmre tarafından, zarif Avrupa otellerinden ilham alınarak hayata geçirilen bu vizyon; 2019’da yeni nesil tarafından modern bir çizgiyle yeniden yorumlandı. Ancak dikkat çekici olan şu: Otel, geçirdiği her dönüşümde özünü yitirmemiş. Aile, mekânın karakterine hiçbir zaman ihanet etmemiş.
Her bir köşesi âdeta bir müze gibi: Camekân içlerinde sergilenen kıyafetler, tarihi kapılar, aynalar… Resepsiyon masasının İstanbul’daki tarihi Park Otel’den gelmiş olması bile bir belleğin korunduğunu ve aktarıldığını gösteriyor.
Aile emaneti olarak otelcilik
Karia Princess hâlâ kurucu ailenin gözetiminde. Bu yapıya sadece bir ticari işletme değil, bir emanet gibi bakıyorlar. Otelin her taşına, ağacına ve çizgisine gözü gibi bakan aile üyeleri, zarafeti geleceğe aktarmayı, değiştirmeden dönüştürerek korumayı amaçlıyor.
Bu anlayış, Türkiye’de giderek azalan ama hâlâ büyük değer taşıyan aile işletmeciliği kültürünün zarif bir örneği. Aile eliyle büyütülmüş işletmeler, misafirlerine yalnızca profesyonel bir hizmet değil; bir sıcaklık, samimiyet ve devamlılık hissi sunar. Karia Princess, bu tarzın yaşayan, nefes alan bir kanıtı.
Bahçenin hafızası ve duygusal zenginliği
Bugün 55 odası ve 8 suitiyle hizmet veren Karia Princess, balkonlu ferah odaları, gölge oyunlarıyla yaşayan yemyeşil bahçeleri, geniş yüzme havuzu ve sanatla örülü mimarisiyle öne çıkıyor. Hamamdan saunaya, spor salonundan tenis kortuna kadar birçok olanak mevcut.
Bahçesi, âdeta bir botanik atlası gibi. Aile tarafından dünyanın dört bir yanından özenle getirilen bitkilerle bezenmiş bu alan, begonvillerin arasından süzülen Akdeniz ışığıyla dans ediyor. Tropikal türlerden zeytin ağaçlarına, sardunyalardan egzotik bitki çeşitlerine kadar uzanan bu doğal doku, misafirlere yalnızca görsel değil, duyusal bir zenginlik sunuyor.
Sessizliğe neşeli bir dokunuş
Karia Princess’in bahçesinde dolaşırken sizi yalnızca doğanın renkleri değil, zaman zaman duyulan neşeli sesler de karşılıyor. Bu sesin kaynağı, bahçenin en renkli sakini olan otelin papağanı.
Yeşil, kırmızı ve sarının tonlarını taşıyan Amazon papağanı, otelin sessiz zarafetini canlı bir karakterle tamamlıyor. Karia Princess’in yaşayan karakterlerinden biri olan bu kuş, mekânın zamana karşı kurduğu dostluğun belki de en renkli elçisi.
Bir vizyonun gölgesinde
Bu incelikli atmosferin ardında, otelin kurucu müdürü Pirağa Bayraktar’ın zarif dokunuşları var. Otelcilik alanındaki deneyimiyle, Karia Princess’i sadece bir konaklama mekânı değil, bir yaşam biçimi haline getirmiş. Bayraktar’ın liderliğinde şekillenen hizmet anlayışı, detaylara gösterilen özen ve personelin çözüm odaklı yaklaşımı, misafir yorumlarında sıkça dile getiriliyor.
Bayraktar, Karia Princess’in felsefesini sorduğumuzda, tebessümle yanıtlıyor:
“Bizim işimiz sadece yatak ve kahvaltı sunmak değil. Biz, misafirlerimize zamanın yavaşladığı, anıların biriktiği bir alan emanet ediyoruz. Bu bahçedeki her ağacın bir hikâyesi var, biz de misafirlerimizin kendi hikâyelerini burada yazmasını istiyoruz.”
Bu vizyonu geleceğe taşıyan isimlerden biri de genç Halkla İlişkiler Müdürü Cansu Günerdi…
Konumun değeri
Karia Princess’in cazibesi yalnızca kendi sınırlarıyla sınırlı değil; Bodrum’un tarih kokan sokaklarına açılan konumuyla da zenginleşiyor. Antik Halikarnassos’un kalbinde, Herodot’un izlerini sürebileceğiniz bir coğrafyada yer alıyor. Bodrum Kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi gibi önemli noktalar yürüyüş mesafesinde. Beyaz badanalı evler ve begonvil örtülü sokaklarda yapılacak küçük bir gezinti, tatilinizi hafızalara kazıyacak detaylar yüklüyor. Otelden kolaylıkla katılabileceğiniz günübirlik tekne turları, Ege’nin eşsiz koylarını keşfetme fırsatı sunuyor.
Çarşamba Ortakent, Perşembe Yalıkavak, Cuma Bodrum ve Cumartesi Turgutreis pazarları ise yerel kültürle buluşmak isteyenler için ayrı birer keşif alanı. Bu pazarların lezzetleri, otelin aşçısı Şengül (Dayanç) Hanım’ın maharetli ellerinde kahvaltılara yansıyor. Pirağa Bey ve eşi Bülbül Hanım da bu pazarların müdavimlerinden.
Pirağa Bey beni, 40 yılı aşkın bir süredir Ahmet Veli Menger Holding’de çalışan ve yönetim kurulu üyesi olan Avukat Pınar Erim ve eşiyle tanıştırıyor. Devamlılığın ne kadar önemli olduğuna bir kez daha tanık oluyorum.
Hafızada kalan ışık
Ahmet Veli Menger Holding bünyesindeki bu seçkin tesis, Bodrum’un merkezinde en geniş yeşil alanına sahip dört yıldızlı otellerinden biri. Ancak burayı farklı kılan yalnızca alanın büyüklüğü değil; bahçesinin ruhu ve geçmişle kurduğu o özel bağ. Burası, zamana tanıklık eden ve zamanla dostluk kuran bir yer, bir hatıra edinme mekânı.
News
