Nurdoğan A. ERGÜN
Türk plastik sanayisi, ana hammaddesi olan petrokimya ürünlerindeki fiyat dalgalanmaları nedeniyle büyük bir krizle karşı karşıya. Temmuz 2024’ten Temmuz 2025’e kadar son bir yıl içerisinde küresel ekonomik koşullar, enerji maliyetlerindeki dalgalanmalar ve sıcak savaşlar nedeniyle oldukça karmaşık bir seyir izleyen petrokimya fiyatları, bazı ürün gruplarında son bir ayda düşüş eğilimi gösteriyor.
Ancak son 6 aylık fiyat seyrinde plastik hammaddesi grubunda yer alan petrokimya ürünlerinde yüzde 4 ile 20 arasında artışlar dikkat çekiyor. Bu artışlar, plastik üreticilerini tedirgin ediyor. Bu nedenle de hammaddede yüzde 85 ithalata bağımlı olan, içerde de Petkim’den tedarik sağlayan plastik üreticileri, son dönemdeki fiyat istikrarsızlığına karşı alternatif kaynaklar aramaya başlıyor. Çoğunluğu KOBİ’lerden oluşan üreticiler, daha küçük ithalatçılarla hammadde açığını çözme yoluna gidiyor. Ancak bu da sektörde kalite ve güvenlik sorununu gündeme getiriyor.
Çoğunluğu KOBİ’lerden oluşan yaklaşık 3 bin 300 firmanın üretim yaptığı Türkiye plastik sanayi, 2024 verilerine göre 40.9 milyar dolarlık üretim değerine ulaştı. Geçen yılı üretimde değer bazında yüzde 8’lik bir artışla kapatan sektörde üretimin devamlılığı için hammadde tedariki kritik öneme sahip. Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz, sektörün yüzde 85 oranındaki ithal hammadde bağımlılığının küresel piyasalardaki oynaklıklara karşı onları son derece savunmasız hale getirdiğini belirtti. Karadeniz, artan maliyetlerin üretim planlarını alt üst ettiğini ve özellikle KOBİ’leri alternatif tedarik zincirleri aramaya ittiğini söyledi.
“Petrokimya fiyatlarındaki yükseliş, plastik üreticilerinin üretim maliyetlerini doğrudan artırıyor. Ancak bu artışların ürün fiyatlarına aynı hızda yansıtılamaması, kâr marjlarını ciddi şekilde daraltıyor” diyen Karadeniz, bu durumdan en çok KOBİ’lerin etkilendiğini ve hammadde tedarikindeki belirsizliğin üretim sürekliliğini ve uzun vadeli planlamayı tehdit ettiğini ifade etti. Karadeniz’in işaret ettiği noktaya göre, firmaların fiyat taahhüdü verememesi ve yatırım kararlarını ertelemesi, yerli üreticinin uluslararası rekabetçiliğini olumsuz etkiliyor.
Petkim ve ithalatçıların son dönemdeki fiyat artışlarının özellikle KOBİ’leri ciddi şekilde etkilediğini ve onları alternatif hammadde kaynakları aramaya zorladığını yineleyen Karadeniz, bunun da ciddi riskler taşıdığına dikkat çekti.
Karadeniz, şunları söyledi: “İç piyasada fiyatlar öngörülemez şekilde yükseldiğinde, bu firmalar üretimlerini sürdürebilmek için ya farklı ülkelerden doğrudan ithalata yöneliyor ya da yurt içinde daha küçük ölçekli, uygun fiyatlı tedarikçiler arayışına giriyor. Bu arayış çoğu zaman güvenlik, kalite ve teslim süreleri açısından ciddi riskler barındırsa da yüksek fiyatlar karşısında başka çare kalmıyor. Alternatif kaynaklara yönelme eğilimi sadece fiyat avantajı arayışından değil, aynı zamanda hammaddeye erişimin sürekliliğini sağlama kaygısından da besleniyor.
Özellikle Petkim’in bazı dönemlerde talebi karşılayamaması ya da teslimatların gecikmesi gibi durumlar, firmaları daha geniş bir tedarikçi ağı kurmaya teşvik ediyor.” Öte yandan fiyatlardaki dalgalanmaların üretim planlarında sık sık revizyonlara yol açtığını ifade eden Karadeniz, firmaların artık yıllık hedefler yerine daha kısa vadeli ve esnek planlarla hareket etmek zorunda kaldığını ve bunun da verimliliği düşürerek kapasite kullanım oranlarını olumsuz etkilediğini dile getirdi. Karadeniz, “Özellikle sipariş bazlı çalışan firmalar için hammadde maliyetlerindeki ani artışlar nedeniyle fiyat teklifi vermek bile zorlaşıyor” vurgusu yaptı.
Ancak burada da başka zorlukların ortaya çıktığına işaret eden Ömer Karadeniz, “İthalatta artan navlun maliyetleri, gümrük işlemleri, kalite kontrol süreçleri ve ödeme vadeleri gibi unsurlar, bu geçişi kolaylaştırmıyor. Buna rağmen birçok KOBİ hem rekabetçiliğini koruyabilmek hem de üretim sürekliliğini sağlayabilmek adına risk alarak bu yeni kaynaklara yöneliyor” dedi.
Sektörde yaşanan bu eğilimin, daha uzun vadeli yapısal çözümlere olan ihtiyacı çok net ortaya koyduğunu vurgulayan Karadeniz’e göre, yerli petrokimya kapasitesinin artırılması, fiyatlandırma mekanizmalarının daha şeffaf ve öngörülebilir hale getirilmesi, KOBİ’lerin üzerindeki bu baskıyı azaltmak için artık ertelenemeyecek konular arasında. Karadeniz, petrokimya sektörünün yüksek başlangıç maliyetleri ve uzun geri dönüş süreleri nedeniyle stratejik planlama gerektirdiğini söyledi.
Devletin burada kritik roller üstlenmesi gerektiğini vurgulayan Karadeniz, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Yatırımcılara uzun vadeli ve öngörülebilir teşvik sistemleri sunulmalı. Yatırım bölgelerinde altyapı ihtiyaçları önceden planlanmalı. Bürokratik süreçler sadeleştirilmeli ve yatırımların önündeki engeller kaldırılmalı. Sektörel kümelenmeler ve OSB’ler petrokimya özelinde yeniden ele alınmalı. Üniversite-sanayi iş birliğiyle nitelikli insan kaynağı yetiştirilmeli, Ar-Ge ve teknoloji altyapısı güçlendirilmeli.”
1) Olefinler (Etilen, Propilen):
-Etilen: Asya piyasasında etilen fiyatları son 6 ayda yüzde 4 civarında bir düşüş gösterdi.
-Propilen: Propilen fiyatları son 6 ayda yüzde 3 civarında bir artış kaydetti.
2) Polimerler (Plastik Hammaddeleri):
-Yüksek Yoğunluklu Polietilen (HDPE): Yüzde 4 civarında bir artış gösterdi.
-Alçak Yoğunluklu Polietilen (LDPE): Yüzde 20 gibi daha belirgin bir artış gösterdi.
-Lineer Alçak Yoğunluklu Polietilen (LLDPE): Yüzde 4 civarında bir artış kaydetti.
-Polipropilen (PP): Yüzde 9 civarında bir artış gösterdi.
-Polistiren (PS): Yüzde 12 civarında bir artış gösterdi.
-Polivinil Klorür (PVC): Yüzde 10 civarında bir artış gösterdi.
3) Aromatikler:
-Benzen: Son 6 ayda yüzde 13 gibi dikkat çekici bir artış gösterdi.
-Stiren: Yüzde 8 civarında bir artış kaydetti.
-Tedarik güvenliğinin sağlanması için kalıcı yapısal adımlar atılmalı
-Yerli petrokimya üretim kapasitesi artırılmalı: Mevcut tesislerin verimliliğinin yanı sıra yeni yatırımlar ve bölgesel üretim üsleri desteklenmeli. Bu alan ‘enerji güvenliği kadar stratejik bir öncelik’ olmalı
-KOBİ’lere destek mekanizmaları sağlanmalı: Hammaddeye erişim için uygun finansman modelleri, vadeli alım sistemleri ve gümrük-lojistik kolaylıkları sunulmalı.
-Veri altyapısı güçlendirilmeli: Firmaların daha sağlıklı piyasa bilgilerine ulaşması sağlanmalı.
-Tüm paydaşlar ortak hareket etmeli, sektörün sürdürülebilir büyümesi ve uluslararası rekabet gücünün korunması için uzun vadeli stratejiler geliştirilmeli.
-Kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasında güçlü bir iş birliği oluşturulmalı.