Recep ŞENYURT
Yenilenebilir enerji sistemlerinden otomasyon hizmetlerine, elektronik yapı teknolojilerinden haberleşmeye kadar geniş bir alanda profesyonel hizmetler sunan Çatalbaş Elektrik Enerji, güneş enerjisi santrali (GES) kurulumundaki uzmanlığını, “depolomalı” sistemlere yönelik yeni yatırımla birleştirerek büyümeye devam ediyor.
Çatalbaş Elektrik Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Çatalbaş, geçen yıl zorluklara rağmen hedeflerini kararlılıkla hayata geçirdiklerini, sağlamlaştırılmış yönetim ve organizasyon yapılarıyla 2025 yılında da hedeflerine yaklaştıklarını kaydetti. Yatırımcıların ekonomik koşullardan kaynaklı başka alanlara yöneldiklerini anımsatan Çatalbaş, bu temkinli yatırım ortamında şirket olarak cazip projeler geliştirmeye odaklandıklarını, halihazırda 150 megavatın üzerinde devam eden projeleriyle sahada güçlü bir varlık gösterdiklerini, GES sözleşmesi olarak ise yılı 300 MW ile kapatmayı hedeflediklerini ifade etti.
Enerji sektörünün hızla depolamalı sistemlere yöneldiğini söyleyen Mehmet Çatalbaş, bu dönüşümün hem mevcut santraller hem de yeni projeler için kritik önemde olduğunu vurguladı. Özellikle 13.3 centlik lisansa sahip santrallerin saatlik mahsuplaşmaya geçmesiyle, öğlen saatlerinde şebekeye verilen elektriğin ekonomik anlamda değer kaybettiğine dikkat çeken Çatalbaş, bu nedenle batarya sistemlerine yatırım yapmanın artık zorunlu hale geldiğini söyledi.
Bu dönüşüm doğrultusunda Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’nde 20 dönümlük bir alanda yeni üretim tesisi kurma çalışmalarına başladıklarını belirten Çatalbaş, “2026 içinde bu yatırımımızı devreye almış olacağız. Arazi, ekipman ve işletme sermayesi dahil toplamda 10 milyon doların üzerinde bir yatırımı hayata geçirmiş olacağız” dedi.
Batarya üretimi konusunda yurt içi ve Avrupa pazarını önceliklendirdiklerini belirten Çatalbaş, “Globalde pile ulaşmak kolay ama asıl farkı mühendislik ve işçilik kalitesi yaratıyor. ‘Made in China’ dışında bir alternatif sunma hedefimiz var. Yerli üretimle, doğru mühendislik ve yüksek kaliteyle bu pazarda yer almak istiyoruz” ifadelerini kullandı. Enerji teknolojilerinde yerlilik oranını artırmanın stratejik önem taşıdığına dikkat çeken Mehmet Çatalbaş, firma olarak bu doğrultuda yatırımlarını sürdüreceklerini kaydetti.
Çatalbaş Elektrik Enerji’nin depolamada evsel çözümlere odaklandığını, mevcut fabrikada üretime başladığını ve hâlihazırda yaklaşık 30 evsel depolama projesi için anlaşma imzaladığını açıklayan Mehmet Çatalbaş, şunları kaydetti: “İlk etapta 3,5 ve 10 kW’lık evsel çözümler üzerine odaklandık. Süreci 100-125 kW seviyesindeki endüstriyel sistemlerle devam ettireceğiz. Yeni fabrikamızın devreye girmesiyle birlikte megavat bazlı depolama sistemlerinin üretimi hedefliyoruz. Bunun için dünyanın önde gelen firmaları ile görüşmeler yürütüyoruz. Bu süreçte distribütörlükten yerli üretime ve hatta ortak yatırımlara kadar uzanan bir iş modeli ile hareket etmek istiyoruz. Yaklaşık 7-8 ay içinde bu yapı netleşecek. Hedefimiz ihracat odaklı büyümek.”
Mehmet Çatalbaş, mevcut enflasyonist ortamda yüksek faiz politikalarının yatırımlar üzerinde olumsuz etkiler yarattığını belirterek, ‘‘Paranın olmadığı yerde kriz vardır” dedi. Sanayicilerin büyük kısmının öz sermaye yerine dönen çarklarla ticaret yaptığını vurgulayan Çatalbaş, bu noktada bankaların sağladığı finansal desteğin önemli rol oynadığını ifade etti. Ancak yüksek faizlerin bu çarkları aksatmaya başladığını, faizlerin düşmesiyle birlikte sanayi yatırımlarına geri dönüşün başlayacağını öngördüklerini söyledi.
Enerji sektörünün geleceği açısından depolamalı sistemlerin önemine dikkat çeken Çatalbaş, “Ülkemiz için depolama olmadan yeni kapasite eklemek sektörde çok büyük sıkıntı yaratır” uyarısında bulundu. Özellikle öğle saatlerinde güneş enerjisi üretiminin çok yüksek seviyelere ulaştığını, ancak bu saatlerde talebin yüzde 50’sinin güneşten karşılanamayacağını ve şebeke yükünün dengelenemeyeceğini kaydeden Çatalbaş, İspanya örneğine atıfta bulunarak ani giriş-çıkışların sistemde sorunlara yol açtığını ifade etti.
Türkiye’nin öğle saatlerindeki üretim fazlasını depolayarak şebekeyi rahatlatması gerektiğini vurgulayan Çatalbaş, “Elektrik fazla üretildiğinde ve tüketim az olduğunda fiyatlar düşüyor, hatta sıfıra yaklaşıyor. Bu nedenle fazla elektriğin depolanıp ihtiyaç duyulduğunda yüksek fiyattan satılması şart. Mevcut durumda 13.3 cent’ten elektrik satan eski santrallerin alım garantisi 2029’da sona erecek. Dönüşüme uyum sağlanamaz ise bu santraller verimsiz yatırımlar haline gelebilir. Bu nedenle yeni kurulacak ya da mevcut santraller fark etmeksizin tüm santrallere depolamalı çözümler eklenmesi büyük önem arz ediyor” diye konuştu.
Çatalbaş, 2025 yılı için sözleşme bazında 300 MW’nın üzerine çıkma hedefi koymalarına rağmen, iş bitirme noktasında bunu yakalayabilmekten endişe duyduklarını, bunun da ana nedeninin imar ve ÇED süreçleri olduğunu aktardı. Bakanlığının “süper izin” getirme söylemine rağmen, ÇED mevzuatında bir hızlanma görülse de, ruhsat tarafında somut bir hızlanma olmadığını ifade etti. Çatalbaş, Türkiye’de bir güneş enerji santralinin çağrı mektubu aldıktan sonra 7-8 aydan önce ruhsat sürecini tamamlayamadığını, bu durumun hızlanması gerektiğini dile getirdi.
Yatırımcıların kullandıkları enerjiyi sıfırlamak veya enerji alanında yatırım yapmak istediğini ifade eden Mehmet Çatalbaş, “Çatalbaş Elektrik olarak bu alanlarda anahtar teslim çözümler sunuyoruz. Arazi bulma, yasal mevzuat takibi, kurulum ve devreye alma gibi süreçleri kapsayan paket çözümlerimiz var. Ayrıca, depolamalı santral ön lisans ve lisans süreçlerinde danışmanlık ve anahtar teslim hizmetler üretiyoruz” diye konuştu.
Uzmanlıkları olmayan hiçbir işe girmeme prensibiyle hareket ettiklerini belirten Çatalbaş, mevcut bir bakım şirketleri olduğunu ve kurdukları santrallerin bakımlarını profesyonelce yürüttüklerini söyledi. Ayrıca bir pano firmalarının da bulunduğunu ve kendilerine ek olarak sektördeki diğer firmalara ve tüm sanayicilere elektrik pano imalatı hizmeti sunduklarını açıkladı. Depolama alanına adım atılmasıyla birlikte güneş enerjisi ve pano işlerinin birbirini desteklediğini ve kurmak istedikleri ekosistemde birbirini tamamlayan üretim ve hizmet alanlarında olduklarını, amaçlarının sürdürülebilir bir ana şirket politikası yaratmak olduğunu sözlerine ekledi.