Küçük adımlarla büyük etkinin kaynağı: Etik - Ötüken Haber
DOLAR 40,7015 0.02%
EURO 47,2204 1.43%
ALTIN 4.394,952,23
BITCOIN 4623930-1,04%
Ankara
25°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Küçük adımlarla büyük etkinin kaynağı: Etik

Küçük adımlarla büyük etkinin kaynağı: Etik

ABONE OL
Ağustos 1, 2025 21:35
Küçük adımlarla büyük etkinin kaynağı: Etik
0

BEĞENDİM

ABONE OL

L’Oréal Türkiye Hukuk ve Bilim Direktörü, Ülke Etik Lideri HANDE KARAKÜLAH

Ahlaklı bir toplumdan bah­sedebilmek için toplumun her bir ferdinin uyması ge­reken yazılı olmayan ama vicdani sorumluluklar yükleyen kurallar bütününe etik kurallar diyoruz. Bu kurallar sadece gerçek kişiler için değil, kurumsal vatandaşlar dediği­miz tüzel kişiler yani şirketler için de pek tabii var ve uyulması hem ahlaki bir zorunluluk ama aynı za­manda artık ticari de bir strateji.

Ekonomik faaliyetleri merke­zine alan şirketlerin, artık yalnız­ca kârlılığa odaklanarak, sürdü­rülebilir büyümeyi sağlamaları neredeyse imkansız. Bir şirkette yönetici pozisyonunda oturan bi­ri “Bugün nasıl kâr ederiz?” diye düşünürken, potansiyel yatırım­cınız ya da potansiyel müşteriniz ise “Bugün bize, topluma ne fayda sağlayacak bu şirket?” diye de dü­şünüyor ve beklentisini de dile ge­tiriyor. Çünkü şirketlerin işlerini nasıl sürdürdükleri, kazandıkları­nı topluma ne kadar geri verdikle­ri gibi kriterlere göre değerlendir­meler gün geçtikçe daha da fazla önem kazanıyor. Bu çerçevede, -iş yapış- kültüründe oyunun yeniden kurulduğu bir dönemden geçildi­ğinin idrak edilmesi ve buna göre hareket edilmesi en önemli koşul olarak önümüze çıkıyor.

Artık bir ‘tercih’ değil

Faaliyetlerimizi sürdürürken, “neyi nasıl yaptığımızın önemi” her geçen gün artıyor. Kurumla­rın etik ilkelere duyarlılığı artık bir ‘tercih’ değil, temel bir sorumlu­luk. İşte belki de en önemli soru bu noktada karşımıza çıkıyor: “Hangi etik kuralları belirleyecek, hangi­leri ile yola devam edebileceğiz?”

Stratejilerde tutarlılığı sağla­mak, bunları etik çerçevede ve her koşulda sürdürülebilirliğini koru­mak ve gerektiği noktada güncel ile tazelemek, herhangi bir karar etik standartlar ile çeliştiğinde her za­man doğru yolu takip edebilmek; ciddi bir yönetişim sorumluluğu getiriyor. Etik konusu, her şirket tarafından hazırlanan bir rehber olmanın ötesinde; insan haklarını önceliklendiren, çalışanların su­istimallere uğrama ihtimalini or­tadan kaldıran, veri gizliliğini en önemli gündemlerden biri yapan, paydaşlarla gerçekleştirilen çalış­maları değerler tüzüğüne oturtan, kamu yararını gözeten ilkeler bü­tünü olarak görülmelidir.

İnsan onuruna saygı, kurum kültürünün temel taşlarından biri olmak zorunda. Zorla çalış­tırma, çocuk işçiliği, ayrımcılık gibi konularda sıfır tolerans il­kesinin benimsenmesi; etik bir duruş kadar, aynı zamanda te­mel bir insanlık görevi. Ancak bu söylemlerin yalnızca iç politika belgelerinde kalmaması gerekir. Unutulmamalı ki gerçek sınav, uygulamadaki tutarlılıktır.

Tüm paydaşlar için değer yaratır

Çalışanların etik endişelerini di­le getirebileceği güvenli ortamlar yaratmak, açıkça konuşma kültü­rünü besler. Ancak bu yaklaşımlar yalnızca kağıt üzerinde kalmamalı. Çünkü gerçek hayatın içinde işle­mediği sürece anlamını yitirmeleri kaçınılmaz. Etik ihlallerin üzeri­nin örtüldüğü değil, yapıcı biçimde ele alındığı bir organizasyon kül­türü, uzun vadede tüm paydaşlar için değer yaratır. Bu nedenle ça­lıştığım kurumlarda en ufak bir ih­lal olma ihtimaline karşın gizliliğe önem verilen ve çalışanlar veya di­ğer paydaşlar tarafından dile geti­rilen şikayetlerin endişeden uzak şekilde aktarılabileceği güvenli sü­reçlerin çok büyük faydalar sağla­dığına inanıyorum. Şirketlerin etik kurulları, temsilcileri şirketlerin sağduyusu ve vicdanı olarak oyna­dıkları önemli rolü idrak etmeli ve sorumlulukla yerine getirmeli.

Bütünsel bakış

Peki ya iş ortakları? Tedarik zin­cirinin en zayıf halkası genellik­le burada kopar. Oysaki kurumsal etik ilkeler, yalnızca şirket sınırla­rıyla değil, iş yaptığı tüm paydaş­larla birlikte yürütülmelidir. İş or­taklarının, tedarikçilerin yeri gel­diğinde influencer’ların dahi etik değerlere uyumunun talep edilme­si, bu bütünsel bakışın parçasıdır. Burada şirketlerin ellerindeki ti­cari gücü tüketicilerinin ve toplu­mun yararına kullanması, bazen resmi kurumlar tarafından işletil­meyen yaptırım mekanizmasının yerine geçmesi açısından çok de­ğerlidir.

Bu noktada şunu da söylemek ol­dukça değerli; etik aynı zamanda dijital dünyada da yeniden tanım­lanıyor. Kişisel verilerin korun­ması, şeffaf veri işleme süreçleri, algoritmaların insan haklarıyla uyumu gibi konular, artık iş dün­yasının merkezinde. Veriyi sade­ce ‘değerli bir kaynak’ olarak de­ğil, aynı zamanda ‘korunması ge­reken bir emanet’ olarak görmek gerekiyor.

Kamu ve çevre yararı odağı

Bir diğer önemli başlık da sos­yal sorumluluk faaliyetleridir. Ya­zımın başında bahsettiğim gibi her şirket kazandığını topluma ne oranda ve nasıl verdiğinden de so­rumlu. Ancak bu kazandığını top­luma geri verme konusu daima çı­kar çatışmasından uzak, kamu ve çevre yararı odağında şeffaf bir bi­çimde gerçekleşmelidir.

Aslında etik kurallara uyumun ne kadar küçük dokunuşlarla ger­çekleşebileceğini biliyoruz. Peki bu küçük dokunuşların uygulama ile hayat bulması konusu da bu ka­dar basit mi? Aslında evet. Yeter ki etik ilkelerinin kalıcılığı için, yö­neticiler bu kültürü yaysın, değer­lendirmelere dahil etsin ve günlük kararlarında ‘örnek’ olabilsinler, yeter ki çalışanlar etik yaklaşımla­rı benimsesin, korusun kollasın ve peşine düşebilsinler çünkü ‘iyi’nin sonu yok, kendimizi her alanda da­ha iyi bir noktaya taşıyabiliriz.

Unutmayalım ki, sadece doğru olanı söylemek değil, önemli olan kimsenin görmediği bir yerde bile doğru olanı yapmaktır.

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

300x250r
300x250r