Mehmet KAYA / ANKARA
Kamu toplu sözleşmelerinde grev ve grev erteleme; verilen teklifin sonradan aşağıya çekilmesiyle gerginleşen görüşmeler sonrası taraflar anlaştı.
Kamu kurum ve kuruluşlarındaki 600 bine yakın işçiyi kapsayan 2025-2026 Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmeleri uzlaşmayla sona erdi.
Kamu Çerçeve Protokolü İmza Töreni, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda gerçekleştirildi.
Bu kapsamda sözleşmelerin imzalanması amacıyla Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) ile TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ heyetleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda bir araya geldi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın başkanlık ettiği toplantıya TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcıları Ramazan Ağar, Eyüp Alemdar ve İrfan Kabaloğlu, HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcıları Devlet Sert ve Halil Çukutli ile kamuda örgütlü sendikaların başkanları katıldı.
İşçi tarafı adına Türk-İş Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar ve Hak-İş Başkan Yardımcısı Devlet Sert imza attı.
Buna göre kamu işçisi yılın ilk 6 ayı için yüzde 24, ikinci 6 ay için yüzde 11 zam alacak.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, yaklaşık 600 bin kamu işçisini ilgilendiren 2025-2026 Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü’nü imzaladıklarını bildirdi.
TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ için ayrı ayrı hazırlanan protokol metinlerinin imzalanmasının ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar ve HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Devlet Sert birlikte basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Bakan Işıkhan, konuşmasında, “Yaklaşık 600 bin kamu işçimizi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi sürecinde sona geldik ve biraz önce protokolleri imzaladık. İmzaladığımız bu protokollerin önce devletimize, milletimize, kamu işçilerimize hayırlar getirmesini nice Rabb’imden niyaz ediyorum.” dedi.
Sendikalarla yaklaşık 7 aydır müzakereleri başarılı şekilde yönetmeye gayret ettiklerini belirten Işıkhan, bunda da sonuca ulaştıklarını söyledi.
Işıkhan, sosyal diyalog anlayışı doğrultusunda sendikalara kapılarını her zaman açık tuttuklarını vurgulayarak, “Müzakere süreci uzun bir zamana yayılmış durumdaydı. Nihayet belli bir noktaya geldik ve protokolü hem TÜRK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcımız Ramazan Bey’le hem de HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Devlet Bey’le protokolümüzü imzaladık.” diye konuştu.
Önlerinde memurlarla yapacakları toplu sözleşme sürecinin olduğunu anımsatan Işıkhan, ağustos ayı sonunda da bu süreci masada başarıyla neticelendireceklerine yürekten inandığını ifade etti.
Liderliği ve çalışmalara verdiği destekten dolayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şükranlarını ileten Işıkhan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay ve HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan’a da teşekkür etti.
TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar da temsil ettikleri toplumun sofrasına bir ekmek fazla koymak için mücadele ettiklerini vurguladı.
Ağar, şöyle devam etti:
“Tam olmasa da bugünün şartlarında bir yere geldik. Sayın Bakanımızla TÜRK-İŞ olarak ayrı çerçeve protokolü imzaladık. HAK-İŞ olarak ayrı çerçeve protokolü imzalandı. İçeriği aynı, metinler birebir aynı, değişen bir şey yok. Ancak ayrı konfederasyon olmamızdan dolayı böyle yapılması icap ediyordu. Böyle yapıldı. Müzakereyi de birlikte yürüttük, iki konfederasyon da büyük mücadeleler verdi.”
Ağar, emeği geçen herkese teşekkür ederek, “Greve gitmeden bu işi böyle bitirdiğimizden dolayı da iyi oldu diye düşünüyoruz. Hem çalışanlara hem çalışma hayatına tüm işçi arkadaşlarımıza hayırlı uğurlu olsun diyorum.” dedi.
HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Devlet Sert de her zaman sorumluluklarının farkında olduklarını, hiçbir zaman sorumluluktan kaçmadıklarını ve masayı terk etmediklerini anlattı.
Sadece HAK-İŞ’in değil TÜRK-İŞ’in de 600 bin işçinin sorumluluğunu omuzlarında hissederek bugünlere gelindiğini dile getiren Sert, “Elbette ki ‘yüzde 100 memnuniyet olmuştur’ diyemeyiz. Beklentiler ‘yüzde 100 karşılandı’ diyemeyiz. Ama bugünün şartlarında dünyanın ekonomik anlayışı, Türkiye’ye yansıması, Türkiye’deki enflasyon gücünün, alım gücünün ne kadar zayıf olduğu bir dönem çalışanların ne kadar mağduriyet içerisinde yaşadığını hep birlikte görüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Varılan uzlaşmaya göre çerçeve protokoldeki artışlar şöyle:
2025 birinci altı ayda, günlük 1400 TL’nin altındaki taban ücretler 1400 TL’ye yükseltilecek, günlük 40 TL seyyanen zam yapılacak ve bunun üzerine yüzde 24 zam verilecek.
Ocak ayından geçerli sözleşmelere uyum sağlamak amacıyla şubat, mart ve sonrasındaki aylarda başlayan sözleşmeler için yapılacak hesaplamayla ilave ücret artışları sağlanacak.
Tartışmalı 2025 yılının ikinci altı ayı için ise günlük 50 TL’lik seyyanen artışın üzerine yüzde 11 oranında zam yapılacak. Enflasyon bu dönemde yüzde 11’den yüksek çıkarsa, bir sonraki döneme fark ilave edilecek.
2026 birinci altı ayında yüzde 10, ikinci altı ayında yüzde 6 zam yapılacak. Dönem sonundaki enflasyon bu oranların üstündeyse takip eden döneme fark yansıtılacak.
Ağır ve kritik işlerde çalışan işçiler için yüzde 7, diğer işçiler için yüzde 3 oranında prim verilecek.
Bu ücretlerin net ücretlere etkisi işyeri, çalışılan iş ve işçinin mevcut ücretinin vergi dilimine göre değişmekle birlikte genel olarak net ücretlerde 2025 için yüzde 40-50 aralığına erişildiği, yüzde oran olarak düşük ücretlere etkinin daha da yüksek olabileceği belirtiliyor.
İşçi tarafı, genel TÜFE endeksi işçilerin tüketim kalıbını yansıtmasa da enflasyona karşı koruma ve ilave artış sağlanması nedeniyle olumlu bir yaklaşım içinde bulunuyor.