Teknolojiye dayalı kalkınma Ar-Ge yatırımları ile mümkün - Ötüken Haber
DOLAR 40,6676 0.05%
EURO 47,5721 0.14%
ALTIN 4.407,460,11
BITCOIN 46741830,98%
Ankara
30°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Teknolojiye dayalı kalkınma Ar-Ge yatırımları ile mümkün

Teknolojiye dayalı kalkınma Ar-Ge yatırımları ile mümkün

ABONE OL
Ağustos 6, 2025 21:37
Teknolojiye dayalı kalkınma Ar-Ge yatırımları ile mümkün
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hüseyin VATANSEVER

Türkiye ekonomisinin bü­yümesi artık alışılagelmiş sektörler ile sınırlı değil. Ülke ekonomisinde büyümeyi sürdürmek ve ihracat hedefleri­ne ulaşmakta ihtiyaç duyulan ye­şil dönüşüm, dijitalleşme, biyo­teknoloji, yapay zekâ ve yeni nesil mobilite sistemleri gibi alanlarda varlık göstermek adına Ar-Ge ve inovasyon; ilerlemenin zemini­ni oluşturuyor.

Güçlü bir Ar-Ge ekosisteminin oluşturulamadı­ğı bir ortamda ise teknolojinin tüketicisi olunacağı artık günü­müzün bir gerçeği halini alırken, bu çalışmalar insan kaynağını da yeniden şekillendiriyor. Yüksek teknolojili ürün üretimini artıra­cak Ar-Ge ve inovasyon çalışma­ları, aynı zamanda yüksek nite­likli iş gücü yetiştirmeyi sağlıyor. Bununla birlikte yabancı yatı­rımlar ya da yabancı ortaklı yatı­rımların kurduğu yapılanmalar­la elde edilecek sinerji ile Ar-Ge çalışmaları teknoloji gelişimini hızlandırma potansiyeline sahip.

Ar-Ge çalışmaları, bir kuru­mun düzenli yatırım yapacağı ve çıktılarını zamanla alacağı bir alan olarak tanımlanabilir. Elbet­te ki Ar-Ge çıktılarının patent, lisans, girişim ve ihracat olarak ticarileşmesi sağlanmalı. Lakin Bir Ar-Ge ekosistemi oluşturul­madan yapılan çalışmalar, büyü­meye değil yalnızca bütçe har­camasına yol açar.

Elde edilecek ürünün yanı sıra nitelikli insan kaynağının oluşumu ve gelişimi de dikkate alınmalı. Ar-Ge ala­nında uzmanlaşacak mühendis­ler, araştırmacılar, tasarımcılar ya da analistler nihayetinde fark­lı bir alanda düşünüyor ve çalışı­yor. Bu insanların şirket çalışanı gibi sadece ürün üretmediği, fi­kir geliştirdiği, yeni bir iş kolu ku­rabileceği, patent alacağı ve şir­ketin ihracatında yeni açılımlar geliştirebileceği gibi çarpan etki­si yapabileceği dikkate alınmalı. Kısacası Ar-Ge konusuna farklı bir göz ile bakılmalı.

Orta gelir tuzağını aşmak için de elzem

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bi­lim ve Kültür Kurumu (UNES­CO) verilerine göre, küresel Ar- Ge harcamaları 1.7 trilyon dolara yaklaşarak rekor seviyeye ulaştı. Söz konusu harcamaların yüz­de 80’i hemen hemen 10 ülke ta­rafından gerçekleştirildi. Ayıca Sürdürülebilir Kalkınma Amaç­larının (SKA) bir parçası olarak ülkelerin 2030 yılına kadar ka­mu ve özel sektör Ar-Ge harca­malarının yanı sıra araştırmacı sayısını da önemli ölçüde artır­ma taahhüdünde bulunduğu da hatırlatılıyor.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkın­ma Örgütü’nün (OECD) 2023 yı­lı Ar-Ge’ye yönelik verilerine gö­re Türkiye’de Ar-Ge’ye yönelik harcamaların, Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYİH) oranı OECD ülkeleri ortalaması olan yüzde 2.7’nin altında kalarak yüzde 1.4 olarak gerçekleşti. Türkiye, son 10 yılda Ar-Ge alanında önem­li bir sıçrama kaydetmiş olsa da hâlâ “teknoloji ithalatçısı” bir ülke konumunda. Ar-Ge harca­masının yüzde 2 üzerine çıkarıl­ması, aynı zamanda “orta gelir tuzağını” aşmak için kritik eşik olarak belirtiliyor.

Söz konusu değerlendirmede Türkiye 24’üncü sırada yer alır­ken, yüzde 6.3 ile İsrail ilk sıra­da, yüzde 5 ile Güney Kore ikin­ci ve yüzde 3.6 ile İsveç üçüncü sırada yer aldı. Bu ülkeleri yüzde 3.4 ile ABD ve Japonya takip et­ti. Avrupa Birliği (AB) istatistik kurumu Eurostat verilerine gö­re 2023 yılında AB araştırma ve geliştirme için 381 milyar euro harcadı. Ar-Ge harcamalarının GSYH’ye oranının 2013 yılında yüzde 2.08 iken 2023 yılında bu oran AB’de 2.22 oldu. Söz konusu dönemde Ar-Ge harcamalarının büyük kısmının işletme ve ticari girişimcilik alanında gerçekleş­tiği kaydedildi.

Sürdürülebilir büyüme katma değerden geçiyor

Türkiye’nin 2023 sonrası kal­kınma vizyonunda büyüme, ar­tık nicelikten nitelik ya da kali­teye yönelmiş durumda. Yüksek hacimli üretim ya da ihracatın yanı sıra yüksek katma değerli üretim ve ihracat yapmak hedefi mevcut.

Bu dönüşümde Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları, yerli tek­nolojilerin geliştirilmesine sun­dukları katkılarla dışa bağımlı­lığı azaltarak kritik rol oynuyor. Ayrıca ara malı ithalatını düşü­ren bu çalışmalarla cari dengeyi korumak kolaylaşır. Tabii ki ürün başına artan kârlılık, refah artışı­na da katkı sağlar. Savunma sa­nayisi örneğinde olduğu gibi Ar- Ge yatırımları sayesinde ithal edilen birçok sistemin yerli ola­rak üretilebilir hale gelmesi dı­şa bağımlılığı azaltırken ihracat geliri de sağlıyor hem de stratejik güç oluşturuyor.

Türkiye’nin uluslararası reka­bet gücünün artırılması, inovas­yon kapasitesinin geliştirilmesi ve küresel gelişmelere uygun bir sanayi altyapısının oluşturulma­sı amacıyla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, özel sektörün Ar-Ge, teknoloji ve insan kaynakları ya­tırımlarını destekliyor.

Bakanlık, 5746 sayılı kanun çerçevesinde “Ar-Ge Merkezi” tanımını getiri­yor ve firmaların bu girişimlerine boyut kazandırıyor. Bakanlık ve­rilerine göre Türkiye’de faaliyet­te olan Ar-Ge merkezi sayısı bin 360’a ulaştı. İşletme ortaklık ya­pısı yabancı ya da yabancı ortak­lı olan Ar-Ge merkezi sayısının ise 249 adet olduğu belirtildi.

Bu merkezlerde çalışan destek per­soneli dahil toplam personel sa­yısı 89 bin 53 kişi olarak kayde­dildi. Bakanlık onaylı Ar-Ge mer­kezlerinde tamamlanan proje sayısı 74 bin 998 olurken. Devam eden proje sayısı 14 bin 129 ola­rak belirtildi. Bakanlık kaynak­larına göre Ar-Ge merkezlerinin patent sayısı 31 Temmuz 2025 itibarıyla 45 bin 649 adede ulaştı.

En fazla Ar-Ge merkezi makine ve teçhizatta

Türkiye’de Ar-Ge merkezle­rinin sektörel dağılımına bakıl­dığında ilk sırayı 169 adet mer­kezle makine ve teçhizat imalatı sektörünün aldığı görüldü. İkin­ci sıra, 137 adet merkez ile oto­motiv yan sanayiinin olurken ardından 127 merkez ile yazılım sektörü, 92 merkez ile bilgisayar ve iletişim teknolojileri sektörü geldi.

Elektrik-elektronik sektö­rü de bu alanda faaliyet gösteren 79 Ar-Ge merkezi ile beşinci sı­rada yer aldı. İl bazında bakıldı­ğında ise en çok Ar-Ge merke­zi sıralamasında 432 merkez ile İstanbul ilk sırayı aldı. 155 adet Ar-Ge merkezi bulunan Anka­ra ikinci sırada yer alırken onu sırasıyla Kocaeli (140), Bursa (138) ve İzmir (105) takip etti.

Farklılaşma katalizörü olarak “İnovasyon”

Şirketlerin farklı yaklaşımlar geliştirerek sektöründe faaliyet gösteren firmalardan ayrışmasında inovasyon yeni açılımlar getirebilir.

Ürün İnovasyonu: Ar-Ge’ye yapılan yatırımlar, şirketlerin değişen müşteri ihtiyaçlarını karşılamak için yeni ürünler geliştirmesini veya mevcut ürünleri iyileştirmesini sağlar. Bu farklılaşma, kalabalık bir pazarda rekabetçi kalabilmek için önem taşır.

Süreç İnovasyonu: Ar-Ge genellikle daha verimli üretim süreçlerine yol açarak maliyetleri düşürür ve kaliteyi artırır. Bu da daha iyi kâr marjları ve rekabetçi fiyatlar sunma becerisi ile sonuçlanabilir.

Teknolojik İlerleme: Sürekli Ar-Ge yoluyla teknolojinin ön saflarında yer almak, şirketlerin en son gelişmelerden yararlanmasına olanak tanıyarak onları pazardaki değişikliklere yanıt verme konusunda daha çevik hale getirir. Bu teknolojik üstünlük önemli bir rekabet avantajı olabilir.

Yüksek katma değerin anahtarı Ar-Ge

Bir yenilik geliştirmek kadar, ilgili alanda yapılan Ar-Ge yatırımının kriter haline geldiği görülüyor. O ürünü keşfeden firmadan çok, o ürüne değer katan firmanın daha kalıcı olduğu durumlar mevcut. Akıllı telefon örneğinde olduğu gibi ürünü icat eden firma bugün varlık gösteremiyorken halihazırda pazarın lideri konumundaki firma, bu alandaki güçlü Ar-Ge yatırımı ile dikkat çekiyor. Süreklilik gösteren Ar-Ge çalışmalarıyla ürüne değer katan bu lider firma ürüne yeni özellikler de kazandırıyor.

2025 Ar-Ge Trendleri

-Yapay Zekâ ve Makine Öğrenmesi: Kamu ve özel sektörde algoritma geliştirme ve modelleme ön planda.

-Biyoteknoloji ve Aşı Geliştirme: COVID-19 sonrası kurulan altyapılarla birlikte yerli biyoteknoloji yatırımları hız kazandı.

-Hidrojen ve Yeşil Enerji Sistemleri: Enerji bağımsızlığı hedefiyle yeşil teknolojilere yönelik Ar-Ge teşvikleri artıyor.

-Çip ve Mikroelektronik Geliştirme: Yerli çip projeleri (TÜBİTAK destekli) özellikle savunma sanayinde öne çıkıyor.

-Tarım Teknolojileri: Kuraklık ve iklim değişikliği odaklı sensör, sulama ve iklim uyumlu tarım modelleri geliştiriliyor.

Teknoloji çağında Ar-Ge, rekabeti destekler

Küresel ölçekte yaşanan teknolojik dönüşüm, ülkeler ve dolayısıyla şirketler arasında yeni bir rekabet arenası meydana getirdi. Artık sadece üretim gücü ya da doğal kaynak zenginliği değil; inovasyon kapasitesi, bilgi üretimi ve teknoloji geliştirme becerisi de rekabetin belirleyici unsurları arasında… Bu bağlamda Ar-Ge sadece teknik ilerlemenin değil, ekonomik üstünlüğün de temel taşı haline geldi. Bilgi çağında üretim faktörleri yeniden tanımlanıyor. Sermaye ve iş gücünün yanı sıra artık “bilgi” de başlı başına bir üretim aracı olarak kabul ediliyor.

Bilgiyi üreten, onu teknolojiye dönüştüren ve ticarileştirebilen yapılar ise bu yeni ekonomik düzende öne çıkıyor. Ar-Ge, işte bu dönüşümün merkezinde yer alıyor. Teknoloji çağında rekabet artık sadece daha ucuza üretmekle kazanılmıyor. Aynı zamanda daha yenilikçi, daha işlevsel ve daha sürdürülebilir çözümler üretmek gerekiyor. Bu durumda başarı, doğrudan Ar- Ge yatırımlarına bağlı. Rekabet üstünlüğü artık Ar-Ge süreçlerini etkin yöneten ve teknolojik gelişmeleri öngörebilen şirketlerin eline geçiyor.

Gelişmiş ülkelerde Ar- Ge merkezleri, üniversite-sanayi iş birlikleri ve özel sektör yatırımları bu dönüşümün en önemli araçları olarak görülüyor. Türkiye’de de son yıllarda bu alanda önemli adımlar atarak Ar-Ge harcamalarının milli gelir içindeki payı artıyor. Start-up ekosistemleri, genellikle Ar-Ge merkezli oluşuyor ve bu yapılar risk almayı bilen, hızlı düşünen, çevik şirketlerle geleneksel yapılar arasında bir köprü kuruyor.

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

300x250r
300x250r