Gazze'deki kıtlığı inkar etmişlerdi! Bild gazetesi, Alman Basın Konseyi'nin en çok kınadığı medya kurumu oldu

Alman Bild Gazetesi, Gazze'deki açlığı da inkar eden yayın politikasıyla ülkenin en yüksek tirajlı günlük gazetesi konumunu korusa da, Alman Basın Konseyi'ne (Deutscher Presserat) göre kişilik haklarının, doğruluk ilkesinin ve masumiyet karinesinin ihlali ile ayrımcı ifade kullanımı, gerçekliğe aykırılık ve sansasyonel habercilik gibi sebeplerden ülkede "kınama" alan medya kuruluşları arasında ilk sıralarda yer alıyor.

Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı kurumlar ile kar amacı gütmeyen bir çok sivil toplum kuruluşu (STK) Gazze'de açlık yaşandığını bildirirken, Bild'in bunu inkar eden yayınlar yaparak İsrail ordusunun ve Dışişlerinin övgüsünü toplaması, gazetenin bağlantılarını gündeme getirdi.

Almanya'nın en yüksek tirajlı günlük gazetesi konumundaki Bild, Avrupa'nın en büyük medya gruplarından birisi olan Alman Axel Springer'e bağlı.

"İsrail Devleti'nin var olma hakkını destekliyor ve her türlü antisemitizmi reddediyoruz"

Axel Springer'in resmi internet sitesinde, kurumun en önemli değerinin özgürlük olduğu vurgulanırken, "şirket anayasasında", "İsrail Devleti'nin var olma hakkını destekliyor ve her türlü antisemitizmi reddediyoruz." ifadelerine yer veriliyor.

Geriye kalan temel ilkeler arasında ifade özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, demokrasi, transatlantik ittifak, serbest piyasa ekonomisi ve her türlü aşırılığa karşı mücadele gibi hususlar sıralanıyor.

Şikayetler üzerine gazeteciliğin etik kurallarına uyulup uyulmadığını denetleyen Alman Basın Konseyi'ne göre yayınladığı içeriklerden dolayı en fazla "kınama" alan medya kuruluşları arasında ilk sırada açık ara farkla Bild gazetesi yer alıyor.

Sadece 2025'te şu ana kadar toplam 67 "kınama"nın 22'si Bild'in yayınlarına, toplam kınamaların yarısından fazlası ise Axel Springer'e bağlı basın kuruluşlarına verildi.

Kınama gerekçeleri arasında ise "sansasyonel habercilik", "kişilik haklarının ihlali", "doğruluk", "masumiyet karinesinin ihlali", "ayrımcı ifade kullanımı" ve "gerçekliğe aykırılık" ön plana çıkıyor.

Bild, Gazze'de kıtlığı reddediyor

Gazetenin konuyla ilgili gelişmelere yer verdiği "Orta Doğu'da gerilim tırmanıyor" başlıklı bölümünde Gazze'deki kıtlık reddediliyor.

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul'un İsrail’in Gazze Şeridi'ne fiilen uyguladığı ablukanın kıtlığa yol açtığını uzun süreden beri gözlemlediklerini söylediği aktarılırken, BM'ye bağlı kuruluşların Gazze'de kitlesel açlığın yaşandığını bildirmesine rağmen Bild gazetesi, "uluslararası gıda güvenliği uzmanları Gazze'de açlık koşullarının henüz oluşmadığını düşünüyor" ifadesine yer verdi.

Gazete, bağımsız uluslararası kuruluşların raporlarını göz ardı ederek Gazze'deki açlıkla ilgili haberleri "Hamas'ın şeytani açlık planı" ve "Gazze'deki açlık hakkında kimsenin duymak istemediği 8 gerçek" gibi başlıklarla ele alıyor.

Öte yandan gazetede 31 Temmuz'da yayımlanan bir yazıda İsrail'in Gazze'deki Filistinlileri aç bırakmak istemediği ve verilerin kasten aç bırakma politikası gütmediğini gösterdiği öne sürüldü.

İsrail'in saldırıları altındaki Gazze'de 61 binden fazla insan öldürülmesine rağmen Bild, verilerin "Hamas güdümündeki Sağlık Bakanlığı'ndan" alındığını iddia ederek, can kayıplarına dair bir bilgi paylaşmıyor.

Bild'in, sızdırılan Hamas belgesini "Netanyahu'nun hedeflerine hizmet edecek şekilde çarpıttığı" iddiası

Bild gazetesi, Eylül 2023'te yayımladığı haberde Hamas'a ait olduğu öne sürülen ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun danışmanları tarafından sızdırılan gizli bir belgeye dayanarak, Hamas'ın esirlere karşılık ciddi bir ateşkes anlaşmasına yanaşmadığını, "savaşmayı sürdürme niyeti" taşıdığını ve İsrail’i askeri ve siyasi olarak yıpratmayı hedeflediğini iddia etti.

Haberde, Hamas'ın önceliğinin esir takası değil, İsrail üzerindeki baskıyı artırmak ve uluslararası kamuoyunu "manipüle etmek" olduğu öne sürüldü.

Ancak Kuzey Almanya Radyo ve Televizyon (NDR) Kurumunun "Panorama" programında yer alan 15 Mayıs tarihli haberde ise Bild'in ilgili belgeyi "Netanyahu'nun hedeflerine hizmet edecek şekilde çarpıttığı" belirtildi.

Haberde, "İsrail demokrasisini mahveden ve Gazze'de on binlerce kurbanın olduğu kanlı bir savaş sırasında iktidarda kalabilmesi" için "arkadaşı" Bild gazetesi ve Axel Springer'in Netanyahu'ya "sadık" kaldığı ifade edildi.

Netanyahu'nun Bild aracılığıyla Hamas'ın savaşın sona ermesinden yana olmadığı, dolayısıyla müzakerelerin boşuna olduğu mesajını verdiği vurgulanan haberde, "Ancak Panorama'nın inceleyebildiği metinden, Hamas'ın nihayetinde İsrail ile bir anlaşma yapmak istediği de anlaşılmaktadır." denildi.

Haberde, ilgili metnin, Hamas'ın mümkün olduğunca uzun bir ateşkes sağlanmasına ilgi duyduğunu gösterdiğine işaret edilerek, Bild gazetesinin ilgili haberinde belgenin bu yönlerinin göz ardı edildiğine dikkat çekildi.

Axel Springer'in bir alt şirketi aracılığıyla, Batı Şeria'daki yasadışı yerleşimcilere Filistinlilere ait arazileri alıp satmasına imkan tanıyan çevrim içi bir platform işlettiği de iddialar arasında yer alıyor.

Alman medya kuruluşunun, ilan sitesi işleten "Yad2" adında İsrailli bir yan şirkete sahip olduğu ve bu platform üzerinden Yahudi yerleşimcilere Filistinlilerden zorla alınan arazileri satma fırsatı verdiği ifade ediliyor.

İnsan hakları avukatı Robert Grabosch, 9 Mayıs'ta AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu konuyu gündeme getirerek, Yad2'nin İsrailli Coral Tell Ltd. tarafından işletildiğini ve bu firmanın da Axel Springer'e ait olduğunu belirtti.

Grabosch, bu platform üzerinden Yahudi yerleşimcilerin, Filistinlilerden alınmış arazilere dair ilanlara kolayca ulaşabildiğine dikkati çekti.

Bazı ilanlarda Yahudi olmayanların başvurularının kabul edilmediğinin açıkça belirtildiğini dile getiren Grabosch, ilanlarda sıkça "Siyonist öncüler için ideal" gibi ifadelerin yer aldığını kaydetti.

Grabosch, Axel Springer'in, bu yasa dışı ilanları önlemek için tedbir almakla yükümlü olduğunu vurguladı.

Bu arazilerin söz konusu platform üzerinden "sadece Yahudilere" satıldığını ifade eden Grabosch, "Alman makamlarının sessizliği tarafsızlık değil, doğrudan bir suç ortaklığıdır." değerlendirmesinde bulundu.

 


source