Gelişim mi korunma mı? Vücudun stresle imtihanı - Ötüken Haber
DOLAR 40,7086 0.17%
EURO 47,4348 -0.19%
ALTIN 4.443,580,22
BITCOIN %
Ankara
26°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Gelişim mi korunma mı? Vücudun stresle imtihanı

Gelişim mi korunma mı? Vücudun stresle imtihanı

ABONE OL
Ağustos 9, 2025 00:29
Gelişim mi korunma mı? Vücudun stresle imtihanı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

PROF. DR. TAYFUN DOĞAN
Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü

Modern yaşamın kaçı­nılmaz parçası haline gelen stres, sadece zi­hinsel değil, fiziksel olarak da bi­zi tüketiyor olabilir mi? Beyin ve işlevleri üzerine önemli çalışma­ları olan Daniel G. Amen, hafif ve yönetilebilir stresin bireyin psi­kolojik sağlamlığını geliştirme­de yardımcı olabileceğini hatta buna stres aşısı denilebileceğini belirtmektedir. Walter Mischel ise kısa vadeli stres deneyiminin uyum sağlamaya hizmet edebi­leceğini ve bireyi eyleme geçire­bileceğini belirtmektedir. Ancak stres yoğun ve sürekli olursa za­rarlı ve hatta zehirli olabilir ve beynin bilişsel faaliyetlerden so­rumlu bölgesi prefrontal korteksi zayıflatır diye eklemektedir. Pek çok nörobilimci kronik ve yöne­tilemeyen stresin, beyinde olum­suz etkileri olduğunu, beyin hüc­relerini öldürdüğünü, hafızayı zayıflattığını ve beynin yaşlanma sürecini hızlandırdığını ifade et­mektedir. Melanie S. Flint ve ar­kadaşlarının yaptıkları çalışma­lara göre, kronik stresin zararla­rı bunlarla da sınırlı kalmamakta ve kortizol gibi stres hormonla­rının konsantrasyonundaki ar­tış DNA hasarını beş katına ka­dar çıkarabilmektedir. Öfke, kay­gı, korku gibi olumsuz duyguların da eşlik ettiği kronik stresin, kalp hastalıklarına neden olması, felç ihtimalini artırması, vücutta ilti­haplanmayı artırması, yaraların iyileşmesini geciktirmesi, kronik ağrılara neden olması, psikoso­matik hastalıklara neden olması, hastalığın seyrini olumsuz etki­lemesi, yaşam süresini kısaltma­sı ve hastalıklardan ölme ihtima­lini artırması gibi daha pek çok zararı olduğu bilinmektedir. Peki ama stres nasıl oluyor da hem fi­ziksel hem mental anlamda sağ­lığımızı bu kadar olumsuz etkile­yebiliyor? Stresin etki mekaniz­ması nasıldır?

Hayatta kalma mekanizması

Dr. Bruce Lipton ‘İnancın Biyo­lojisi’ adlı ilham verici kitabında, iki tür hayatta kalma mekaniz­masından bahsetmektedir. Bun­lar gelişim ve korunma mekaniz­malarıdır. Hayatta kalabilmemiz, canlılığımızı sürdürebilmemiz için dışarıdan gelen tehlikelere karşı korunma durumunda ol­mamız gerektiği gibi, yıpranan hücrelerimizin de yenilenmesi gerekmektedir. Dr. Lipton, hüc­relerin kültür kabına koyduğu ze­hirlerden uzaklaştıklarını, bes­leyici yararlı besinlere ise yönel­diklerini gözlemlemiştir. Ancak bu iki davranışı aynı anda gerçek­leştiremediklerini belirtmekte­dir. Birer birer hücrelerde oldu­ğu gibi hücreler topluluğu olan insanlar da korunma moduna geçtiklerinde gelişim davranış­ları sınırlanmaktadır. Bir tehli­keyle karşılaştığımızda ener­jimizin tamamını tehlike ile sa­vaşmak ya da ondan kaçmak için kullanmamız akıllıca olacaktır. Bu da doğal olarak gelişimimizi sekteye uğratacaktır. Süreklilik kazanmış bir kaygı, korku, stres, öfke ya da mutsuzluk durumun­da beynimiz bir başka korunma sistemi olan bağışıklık sistemi­mizi kapatır. Çünkü önceliğin bu duyguları yaratan tehlikeyle mü­cadeleye verilmesi gerekmekte­dir. Eğer bağışıklık sistemi aktif olarak çalışmaya devam ederse var olan enerjimizin önemli bir kısmını kullanacaktır. Bunu an­lamak için hasta olduğumuzda, bağışıklık sistemimizin hastalık­la mücadele ederken enerjimizin ne kadar büyük bir kısmını kul­landığını ve bizi yorgun düşür­düğünü hatırlayın. Vücudumuz strese karşı savaş-kaç mücadele­sine hazırlandığında böbreküstü bezi hormonları bağışıklık siste­minin hareketlerini yavaşlatır ve böylece enerji tasarrufu sağlanır.

Yaşamsal modda tutuyor

‘Plasebo Sensin’ adlı kita­bın yazarı Dr. Joe Dispenza da bu konuyla ilgili olarak gergin­lik ve stresin bizi yaşamsal mod­da tuttuğunu ifade etmektedir. Dr. Dispenza, stres ve gerginlik durumunda vücudumuzun kor­tizol ve adrenalin salgıladığını, savaş-kaç moduna geçtiğini ve enerjimizin buna harcandığı için hücresel gelişim ve onarım, in­şa ve iyileşme için enerjimizin kalmadığını ifade etmektedir. Bu durumu kaynaklarının büyük kısmını savunma için harcayan bir ülkeye benzetmektedir. Var olan tüm zenginliğini savunma­ya harcayan savaş durumundaki bir ülke, doğal olarak eğitime, gı­da üretimine, kütüphaneye, sa­nata, alt yapı inşaatlarına bütçe ayıramayacaktır. Benzer şekilde uzun süreli stres ve gerginlik du­rumlarında vücut iyileşmeye ve gelişmeye enerji harcayamaya­cak ve sindirim sorunları, hafı­za kaybı, uykusuzluk, hipertan­siyon, kalp hastalıkları, diyabet, ülser gibi pek çok hastalık ortaya çıkacaktır. Çünkü doğadaki hiç­bir organizma uzun süreli stre­sin etkilerine dayanacak şekilde tasarlanmış değildir. Yani vücu­dumuzun kendi şifa mekanizma­sını harekete geçirebilmesi için olumlu duyguları daha çok dene­yimlemeye, dinginliğe, huzura ve mutluluğa ihtiyacı vardır.

Hobileri yaşama dahil etmek

Stresle mücadele edebilmek ve dinginliğe ulaşabilmek için yapa­bileceğimiz pek çok şey var. Kişi­sel ilgilerimize göre hobilerimize zaman ayırabiliriz. Benim de se­verek yaptığım ve hayatıma da­hil ettiğim yürüyüş yapma, stres­le başa çıkmada etkili yöntemler­den biridir. Yürümenin haricinde yüzme, masa tenisi oynama ya da hareket içeren başka etkinlik­ler de bu kapsamda değerlendi­rilebilir. Nefes alma egzersizle­ri, meditasyon, yoga, dua etme, gönüllü yardım davranışlarında bulunma, hayvanlarla ilgilenme ve doğada zaman geçirme stresle baş etmede kullanılabilecek etki­li yöntemlerdendir. Bunların ha­ricinde mutlu, neşeli ve iyimser insanlarla nitelikli zaman geçir­mek de strese iyi gelecektir.

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

300x250r
300x250r