2.300 firma kapandı, üretimde kayıp 6,6 milyar dolar

Nurdoğan A. ERGÜN

Türkiye’nin üretim ve ihra­cattaki ana güçlerinden ha­zır giyim sektöründe krizin yaraları derinleşiyor. Bu yılın ilk 7 ayında ihracatta yüzde 6.2’lik ka­yıp yaşayan sektörün, 2024’ün Ocak-Temmuz döneminde 10.3 milyar dolar olan ihracatı bu yılın aynı döneminde 9.7 milyar dola­ra geriledi. Sektörün sadece tem­muz ayındaki kaybı ise yüzde 4.4 oldu.

Üretim ve istihdamda da ciddi kayıplar yaşanan sektörde ithalatın yükselişi dikkat çekiyor. Sektörde yaşanan üretim, ihracat ve istihdam kayıplarının alarm verici boyutlara ulaştığına dikkat çeken Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Toygar Narbay, başta finansal olmak üze­re tüm maliyetlerin sektöre ‘ağır bir darbe’ vurduğunu söyledi.

Narbay’ın aktardığı bilgilere gö­re, 2025’in ilk 6 ayında 300 firma konkordato ilan etti ve sadece ilk 3 ayda 2 bin 300 sektör firması faa­liyetini durdurdu. Bu dönemde is­tihdam rakamlarındaki düşüş de endişe verici düzeyde. 2022-2025 yılları arasında toplamda 400 bin kişilik bir istihdam kaybı yaşana­cağını iddia eden Narbay, 2022’de 735 bin olan istihdamın 2025 so­nunda 527 bine gerileyeceğini ön­gördü. Bu durum, sadece hazır gi­yimde 63 bin, tekstil sektörüyle birlikte ise 100 bin kişilik bir kaybı beraberinde getiriyor.

Üretimde 2 milyar dolarlık kayıp endişesi

2025 yılının ilk yarısında ihra­catın yüzde 6.5 düşüşle 8.1 milyar dolar olarak gerçekleştiğini hatır­latan Narbay, ithalatın ise bir ön­ceki yıla göre yaklaşık yüzde 29 oranında arttığını söyledi. Hazır giyim sektöründe 2025 sonun­da, 1 milyar doların üzerinde ihra­cat kaybı ve 1 milyar dolar civarın­da ithalat artışıyla sektörün top­lamda 2 milyar dolarlık bir üretim kaybı yaşayacağı endişesi büyü­yor.

Bu olumsuz tablo, 2022-2024 yılları arasında yaşanan kayıpla­rın üzerine ekleniyor. Sektör, bu dönemde ihracatta 3.3 milyar do­lar, iç pazarda ise ithal ikamesi nedeniyle 1.3 milyar dolar olmak üzere toplam 4.6 milyar dolarlık bir üretim kaybı yaşamıştı. 2022 yılında 21.2 milyar dolar ihracat ve 9.6 milyar dolar iç pazar ile top­lamda 30.8 milyar dolar olan sek­tör üretim büyüklüğünün, 2025 sonunda 17 milyar dolar ihracat, 7 milyar dolar iç pazar şeklinde toplamda 24 milyar dolara gerile­mesi bekleniyor. Toygar Narbay, “Bu da yaklaşık 6.8 milyar dolarlık atıl bir kapasite ile üç yıl içerisin­de yüzde 22 kapasite kaybı anla­mına geliyor.

2022 yılında 735 bin kişi olan istihdamımız da 2025 so­nunda 527 bin kişiye gerileyecek; yani yüzde 28 daralmayla 208 bin kişilik kayıp yaşayacağız” diye ko­nuştu. Bütün bu gelişmelerin Av­rupa pazarının hazır giyim alımı­nı yüzde 11.90, ABD’nin ise yüzde 10 artırdığı dönemde yaşandığını kaydeden Narbay, “Bu da ihracat­çılarımızın uygulanan politikalar nedeniyle rekabet güçlerini kay­bettiklerinin en önemli gösterge­si” yorumunu yaptı.

Fiyat makası yüzde 60’a çıktı rekabet bitti

TGSD Başkanı Narbay, Merkez Bankası ve ekonomi yönetiminin 2022 yılından bu yana enflasyon­la mücadele için benimsediği sı­kı para, yüksek faiz ve baskılanan kur politikasının bugün gelinen noktada ihracatçı ve sanayicilerin pazar, kapasite ve istihdam kaybı yaşamasına, öz kaynaklarının eri­mesine ve bilançolarının bozul­masına neden olduğunu belirtti.

Sektörün yaşadığı büyük sorun­lardan birini, uygulanan politika­lar nedeniyle dolar bazlı maliyet­lerin yüzde 27 oranında artması olarak gösteren Narbay’ın ifade­lerine göre, 2022-24 döneminde iş gücü maliyetleri yüzde 249, fi­nansman maliyetleri ise yüzde 258 artış gösterirken, ihracatçı­nın gelirini oluşturan döviz sepe­tindeki artış sadece yüzde 101’de kaldı.

Bu dengesizlik ise, Türk ha­zır giyim ihracatçılarını Uzak Do­ğulu rakiplerinden yüzde 60, Ku­zey Afrikalı rakiplerinden de yüz­de 44 daha pahalı hale getiriyor. Narbay, bu durumun ihracatçıla­rın kendi yarattığı bir problem ol­madığını, bu nedenle verimlilik artışı veya markalaşma gibi kısa vadeli çözümlerle aşılamayacağı­na dikkat çekti.

Konkordatolar artarak devam edecek

Bu tablo içerisinde devlet des­teğinin artık bir tercih değil, zo­runluluk haline geldiğini vurgula­yan Narbay, yapılan modellemeye göre, 2022’de yüzde 10.5 kâr eden bir şirketin 2024’te yüzde 5.1 za­rar etmeye başladığı ve bu zara­rın 2025’te de devam edeceğini belirtti.

Narbay, şöyle devam etti: “100 birim ciro için 25 birim ser­maye kullanan sektörümüzde, bu sermayenin yüzde 70’ini yabancı kaynak (kredi), yüzde 30’unu ise öz kaynak oluşturuyor. Öz kay­nak kullanımı, cironun yüzde 7.5'i oranında. Dolayısıyla sektörümüz için bu zararın anlamı; şirketleri­mizin öz kaynaklarını bu yıl içe­risinde tüketeceği, iflas ve kon­kordato süreçlerinin hızlanarak yaşanacağıdır.”

“Faiz enflasyonun nedeni haline geldi”

 Geçen yıl döviz kur sepeti yüzde 16.1 yükselirken enflasyonun yüzde 44 arttığını belirten Torgay Narbay, “Programın temelinde kuru baskılayarak enflasyonu düşürmek, bu gerekçe ile yüksek faiz vermek olsa da geldiğimiz noktada faiz, enflasyonun sebebi haline gelmiş ve program istenilen başarıya üzerinden iki yıl geçmesine rağmen ulaşamadı.

Aslında enflasyonu düşürmek için kuru baskılayan ve bunu yüksek faiz ile gerçekleştirmeye çalışan Merkez Bankası, maalesef yaptığı uygulama ile enflasyona neden oluyor. Sadece döviz kurunu baskılayarak ilerleyen bu süreç, enflasyonun istenilen hızda düşürülememesi nedeniyle ihracatçıyı giderek çıkmaza sürüklerken ithalatçıyı ve carry trade yapanları ise ihya eden bir politika seti haline geldi” değerlendirmesini yaptı.

Narbay’a göre faiz, 3 şekilde enflasyon yaratıyor

1-Forward, kur vasıtası ile ithal ürünlerin fiyatına giriyor ve ürün fiyatlarını yükseltiyor.

2-İç pazar, vadeli satışlarda ticari faiz ile ürün fiyatına giriyor ve ürün fiyatlarını yükseltiyor.

3-Yüksek faiz, yüksek emisyon yaratıyor, parasal genişleme de enflasyonun yükselmesine neden oluyor.

Acilen devreye alınması gereken 4 talep

1-Döviz kuru enflasyonla paralel hale getirilmeli ya da ihracatçılara net ihracatlarının yüzde 10’u kadar döviz dönüşüm desteği verilmeli.

2-Eriyen işletme sermayeleri, referans faizin yarısı kadar uzun vadeli kredilerle tamamlanmalı, reeskont kredilerinde faiz tahsilatı dönem sonunda yapılmalı, Eximbank teminat oranları düşürülmeli ve KGF devreye alınmalı.

3-Ölçek gözetmeksizin tüm firmalara çalışan başı 2 bin 500 TL destek sağlanmalı. Asgari ücret destekleri bölgesel gelişmişliğe göre düzenlenmeli.

4-Eximbank kredi destekleri 2018 seviyesine (yüzde 16) çıkarılmalı, vadeler uzatılmalı ve limitler yükseltilmeli.

 


source