Habertürk’ten Alper Uruş’un haberine göre İstanbul’da, 23 Nisan’da Silivri ilçesi açıklarında 6.1 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiş; depremde can kaybı yaşanmazken, 359 kişi yaralanmıştı.
Bu depremden 3 ay sonra ise Rusya’da, 29 Temmuz’da Kamçatka Yarımadası’nda meydana gelen 8.8 büyüklüğündeki deprem bir kişinin ölümüne, 25 kişinin ise yaralanmasına neden olmuştu. Japonya, tsunami uyarısında bulunmuş, Hawaii sahillerinde ise deprem kaynaklı boyu 5 metreyi bulan tsunami dalgaları tespit edildi.
Türkiye son olaraksa Balıkesir’in Sındırgı ilçe merkezinde 6.1 büyüklüğündeki depremle korkuyu yeniden hatırladı. İstanbul’dan İzmir’e, Marmara ve Ege’de pek çok kentte hissedilen depremde 1 kişi hayatını kaybetti, 29 kişi ise yaralandı. Depremde ilçe merkezinde 1, kırsal mahallelerde de 12’si metruk, 16 bina yıkıldı.
Kamçatka depreminin ardından…
Habertürk, işin uzmanlarına, 8.8 büyüklüğünde depremle sallanan, birçok ülkede tsunami uyarısına neden olan Kamçatka depremindeki can kaybı ile 6.1 ile Sındırgı’da can kaybına neden olan depremin neden aynı can kaybına neden olduğunu ve Kamçatka depreminin Sındırgı depremine etkisinin olup olmayacağını sordu. İşte uzmanların cevapları…
Yerbilimci Prof. Dr. Okan Tüysüz, her iki depremi şöyle anlattı: “Kamçatka’daki 8.8 ile Sındırgı’daki 6.1 bir arasındaki fark 2.7. Fakat, 8.8’lik deprem, 6.1’lik depremden 501 defa daha büyük. Ancak yaydıkları enerji açısından da 11 bin 220 defa büyük. 8.8’lik Kamçatka depremi 15 bin 950 Hiroşima’ya, 11 bin 950 de Nagazaki’ye atılan atom bombasına eş değerdir.
6.1’lik Sındırgı depremi ise 1.4 Hiroşima’ya ve 1 Nagazaki’ye atılan atom bombasına eşittir. Kamçatka depremi, denizin 120 kilometre açığında yaşandı. Sındırgı ise yerleşim biriminin içinde olduğu için can kaybı aynı oldu.
İkincisi yapı kalitesinin farkı. Yıkılan binanın kolonlarına bakıldığında betonun içerisinde 10 santimetrelik yuvarlak çakıllar vardı. Bu da betonun kalitesiz olduğunu gösteriyor.
Yani yapı inşa edilirken deprem gerçeği göz önüne alınmamış. Ucuz atlatılmış bir deprem ancak deprem de çok büyük değil; 6.1 hasar verme sınırıdır. Binalarımız hazırlıklı olsa bu hasar bile yaşanmazdı.
Marmara’da beklenen ya da Sındırgı’da olan deprem ile Kamçatka’da yaşanan deprem arasında bağ kurmak doğru değildir. Yapılarımızı depreme dirençli hale getirirsek bu tür acıları yaşamayız. Toplumu da ayrıca, bu bilince eriştirmemiz gerekir.”
Sinem KOLGU (TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı)
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Sinem Kolgu, Kamçatka ve Sındırgı’da yaşanan 1’er can kaybını “yapı stoku” çerçevesinde şöyle değerlendirdi: “Kıyaslarken yapılaşma oranını da bilmek gerekiyor. Kamçakta’da yapılaşma oranının, bizim coğrafyamıza göre daha az olduğunu biliyorum. İkincisi yapı stokunun durumu. Oradaki yapılar daha az katlı, kullanılan yapı malzemesinin farklı olması da söz konusu.
Bizde yapı stokunun durumu iyi değil. Bunun nedenlerini her toplantımızda açıklamaya çalışıyoruz. Yapı denetim sisteminin doğru çalışmaması ve imar afları sorunun ana nedenleri. İmar affıyla yapı, tadilata uğrasa da yetersizleşebiliyor. Tasarlanan yapıya müdahale ettiğinizde, zayıflık söz konusu oluyor.
Yapıların durumunu bilmiyoruz. Böyle bir envanter yok. Bir çıkarım yapıyoruz. 2000 öncesi yapıların güvensiz olduğunu söylüyoruz. İnşaat mühendisliği disiplini açısından bakıldığında yapı üretim sürecinin her aşamasında mühendislik hizmeti almış olması farkı yaratıyor.
Tasarlanan yapının denetlenmesi ile uygulanan yapının denetlenmesi farklı aşamalardır. Belediyelerin lokal çalışmaları var yapı stokuyla ilgili ama ulusal düzeyde bir çalışmamız yok. Tek tek yapılara bakılıp kontrol edilmesi gerekiyor. Yapı denetim sistemini, şantiye şefliğini zayıflatan düzenlemeler yapılıyor. Bir şantiye şefinin, 7/24 yapının yanında şantiyede olması ve denetlemesi gerekiyor.”