“Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun üçüncü toplantısı sona erdi.
TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 4. toplantısını 19 Ağustos Salı günü yapacak.
TBMM’nin resmi sosyal medya hesabından toplantı sonrasında yapılan açıklamada, komisyon çalışmalarına katılmama yönündeki kararını TBMM Başkanlığına bildiren İYİ Parti’ye ait üç üyeliğin AK Parti, CHP ve DEM Parti’ye verildiği anımsatıldı.
Bu kapsamda isimleri bildirilen AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan, CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat Komisyonda yeni üye olarak yer aldığı belirtilen açıklamada, böylelikle Komisyonun, siyasi parti gruplarının TBMM’deki milletvekili sayıları göz önüne alınarak, mümkün olan en geniş katılım ve adil temsil ilkesi gereği belirlenen 51 üyesiyle toplandığı kaydedildi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un açılış konuşmasıyla başladığı aktarılan açıklamada, Komisyon üyesi 38 milletvekilinin söz alarak, terörün Türkiye’nin gündeminden tamamen çıkartılması amacıyla toplumsal duyarlılığın artırılması, millî birlik, kardeşlik, özgürlük, demokrasi ve adalet başta olmak üzere çeşitli konularda görüş ve tekliflerini dile getirdiği bildirildi.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Bundan sonraki çalışmalarda konunun toplumsal, yasal ve ekonomik yönleriyle ilgili kapsamlı değerlendirmelerde bulunmak üzere kanaat önderleri, çeşitli meslek örgütleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve akademisyenler Komisyona davet edilecektir. Komisyonun gelecek toplantısına Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Mahinur Özdemir Göktaş ile şehit yakınları ve gaziler davet edilmiştir. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, dördüncü toplantısını 19 Ağustos 2025 Salı günü, saat 14.00’te TBMM Tören Salonu’nda gerçekleştirecektir.”
Milletvekillerinin değerlendirmelerinin ardından konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, komisyonda 38 kişinin söz aldığını söyledi.
Toplantının verimli ve faydalı olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Yaptığımız her toplantıda benim konunun çözülebileceğine dair ümitlerim daha da artmıştır. Burada, negatif taraftan işe bakarak, ‘bu iş olmaz, bu iş olmamalıdır’ manasında söz söyleyen, söylemese bile tavırlarına bunu yansıtan hiçbir arkadaşımız olmadı. Fikirler, yaklaşımlar farklı olabilir ama bu, meselenin çözüleceğine dair ümit var olmamız gerektiğini ortaya koyan bir yaklaşımdır. Bundan dolayı arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.” sözlerini sarf etti.
Komisyon çalışmalarına ilişkin 3 ana noktaya değinen Kurtulmuş, bunlardan ilkinin toplumsal duyarlılık olduğunu ifade etti.
Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Bunlardan birisi, toplumsal duyarlılığın ve toplumsal rızanın oluşturulması ve bunun yapılabilmesi için de toplumsal güvenin temin edilmesidir. Ne yapacak olursak olalım, hangi yöntemi kullanarak yapacak olursak olalım, bu konuyla ilgili burada toplumun yüzde 90’ından fazlası siyasi partiler vasıtayla temsil ediliyor. Her bir partimizin, milletvekili arkadaşımızın temsil ettiği toplumsal çevrede bu duyarlılığın artırılması için özel bir gayretle çalışmamız gerektiği ortadır. Mesele yöntem meselesi değil gönül meselesidir. En doğru yöntemi bulacağız, bu bizim siyasi vazifemizdir ama nihayetinde bunun insanların gönlüne, ruhuna aksettirilmesi ve ‘tamam bu meseleyi artık çözüyoruz’ noktasına, Türkiye’nin her yerindeki yurttaşlarımız için bu konunun, toplumsal rızanın sağlanabilmesi de bu komisyonun en önemli odak noktalarından birisi olmak mecburiyetindedir.”
İkinci ana noktanın hız meselesi olduğunu ifade eden Kurtulmuş, herkesi dinleyeceklerini belirterek, konuşma ve dinleme faslının bir yerde biteceğine işaret etti. Kurtulmuş, “Ondan sonra süratle iş yapma ve işlerimizi sonuçlandırmak durumundayız. Bu meselenin olmasını isteyenler olduğu gibi olmamasını isteyenlerin de olduğunu biliyoruz. Bunlar Türkiye’nin içinde de var dışında da var. Akıl akıldan üstündür. Hesap hesaptan üstündür. Elin oğlu hesap yapıyor, oyun kuruyorsa Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak biz de onlardan daha üstün bir akılla ortaya bir oyun kurabiliriz. Burada süreci hızlı bir şekilde ama hiçbir şekilde ayağımıza dolaştırmadan akılla, mantıkla ama hızlı bir süreçle tamamlamamız gerektiği aşikardır. Ne kadar uzarsa bu iş savsaklanmaya o kadar çok açık hale gelir. Sabote edilmeye, bir takım fitne unsurları işin içerisine girmesi o kadar mümkün hale gelir.” ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, komisyon çalışmalarının tamamlanıp gerekli yasal düzenlemeleri parlamentoya tavsiye ettikten sonra bir raporla ele alınan konuların önemini dikkate alarak bunları da hem parlamentoya hem de kamuoyunun dikkatine sunabilmeyi arzu ettiğini söyledi.
Komisyonun temel odağının terör örgütü PKK’nın silah bırakma iradesini ortaya koydukları ve silahları sembolik de olsa teslim etmeye başladıktan sonra ortaya çıkan süreç olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Bu anlamda da komisyonumuzun özgün bir yapı olarak kurulmuş olması gerçekten önemlidir. Sizlerin katkıları takdire şayandır. Biz bir Anayasa Komisyonu değiliz, bir hukuk komisyonu değiliz. Meclisin klasik komisyonlarından, kalıcı komisyonlarından birisi değiliz ya da bir araştırma komisyonu değiliz. Özel olarak kurulmuş bir komisyonuz ve özellikle silahların teslimiyle, bırakılmasıyla birlikte başlayan süreçte gerekli olan yasal düzenlemelerin teklif edilmesi, sürecin takip edilerek bunların bir şekilde kamuoyuyla paylaşılması ve bu süreç içerisinde demokratikleşme, barış, adalet, bütün bu konularla ilgili tartışmaların da açık bir şekilde kamuoyunun önünde yapılmasından sorumlu olan bir komisyonuz.”
Farklı siyasi kanaatlerin ve siyasi önceliklerin bir araya gelmesinin böylesine zor bir soruna çözüm bulmasının ancak güven sorununun aşılmasıyla mümkün olacağını vurgulayan Kurtulmuş,”Ben güven sorununun tamamıyla ortadan kalkmasa bile büyük oranda aşıldığını görüyorum.” dedi.
Komisyon üyelerinin önceki toplantılara göre daha açık ve içten konuşmalarının olduğunu gördüğünün altını çizen Kurtulmuş, “Bundan dolayı da ümitvarım. Bütün bu meselelerin çözümü, bir zihniyet değişimi, bir demokratikleşme süreci, insanların birbirlerine yaklaşımındaki elde edeceğimiz yeni yaklaşımlarla çok daha kolay, çok daha hızlı bir şekilde olacaktır.” diye konuştu.
Çok önemli hassas konulardaki en büyük zarar verici unsurlarından birisi siyasetin magazinleştirilmesi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, komisyon üyesi milletvekillerin dikkatini bu konuya çekti.
Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Bu konuyla ilgili Allah rızası için bu çalışmaları magazin konusu haline getirmemek lazım. Ahmet ne söyledi Fatma Hanım ne söyledi, bunun hiçbir önemi yok. Her şey açık, burada kamuoyunun önünde bu işler yapılıyor. Geçen haftaki toplantıyı doğası gereği kapalı yaptık. Onunla ilgili bile bazı çevrelerden eleştirilerin geldiğini gördük. Dolayısıyla burada ortaya konulmuş bir devlet aklı var. Esas mesele, bunu bir millet aklına dönüştürmektir. Devletin ortaya koyduğu bu aklı, millet aklına dönüştürecek olan en önemli unsurlardan birisi burada bulunan sizlersiniz. 51 üyeli bu komisyondur.”
Komisyon üyelerinin vasıtasıyla siyasi partiler ve farklı sivil toplum kuruluşlarının bu sürece katkı sunacağını belirten Kurtulmuş, ilk 2 toplantıda yapıldığı gibi bugün ve bundan sonraki toplantılarda da basını bilgilendirmek için bir açıklama yapacaklarının bilgisini verdi.
Kurtulmuş, milletvekillerinin öneri ve tekliflerinin çalışılacağını ve önümüzdeki sürece ilişkin çok kısa bir süre içerisinde bir takvimin paylaşılacağını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Önümüzdeki hafta salı ve çarşamba 2 gün çalışalım, dinlememiz gereken grupları hızlıca dinleyelim, yapabilirsek bir günde 2-3 farklı grubu dinleyelim, böylece çok sayıda grubu dinleme imkanımız olsun. İlk toplantımızı 19 Ağustos Salı günü saat 14.00’de yine burada gerçekleştireceğiz. Bu toplantıda şehit yakınlarımızı ve gazilerimizin ailelerini dinleyeceğiz. Ayrıca şehit yakınlarımız ve gazilerimizle ilgili süreçten sorumlu olan Aile Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş’ı da buraya davet ederek ondan kısa bir bilgi alacağız.”
AK Parti Grup Başkanvekili ve Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül, “Terörsüz Türkiye hedefimiz yalnızca silahların susması değil, terörün tüm unsurlarıyla ortadan kalkması, tüm yapılarıyla silahlarını bırakmasıdır. Bölgemizin barış ve güvenlik içerisinde geleceğe yürümesi için bu hedefimizden asla taviz vermeyeceğiz. Bunu yaparken aziz şehitlerimizin ruhunu, gazilerimizi, onların kıymetli ailelerini incitecek hiçbir tutuma ve davranışa girmeyeceğiz. Bu nedenle komisyonumuzda da yine şehit ailelerimizin, gazilerimizin ve onların yakınlarının dinlenilmesi hususu, başkanımızın takdirindedir.” dedi.
Toplantıda konuşan Abdulhamit Gül, Türkiye’nin tam olarak terörden arınması için önerilerini kamuoyuyla paylaştıklarını, meselenin güvenlik meselesi olmaktan öte milletin geleceğine, birliğine ve beraberliğine yönelik bir mesele olduğunu ifade etti.
Süreci ideolojik hesaplara, kısa vadeli siyasi çıkarlara kurban etmemelerinin çok kıymetli olduğunu belirten Gül, tüm bu çalışmalarla kazananın 86 milyon olacağını söyledi.
Gül, Kürtlerin, Alevilerin, bu ülkede yaşayan dindarların, öteki olarak hep itilmiş, parantez içine alınmış tüm kesimlerin sesi olmaya, onların önündeki engelleri kaldırmaya gayret ettiklerini ve edeceklerini belirterek, diyalog ve uzlaşıyla bu süreci yürüteceklerini ifade etti.
Hedefin en önemli sac ayaklarından birisinin siyasal anlamda ortaklaşma ve ortak paydada buluşmak olduğuna inandıklarını söyleyen Gül, şöyle konuştu:
“Bu mesele 86 milyonun meselesidir. TBMM, demokratik meşruiyet ve temsiliyet anlamında yüzde 98’i temsil eden bir milli iradenin merkezinde bu konunun ortaklaşması gerektiğine inanarak bu masada bulunduk. Bir kanun çalışması yapılacak, Meclis’ten bir kanunu geçirmekten öte, Cumhur ittifakının bir kanun çalışması değil, burada CHP’nin, iktidarın ve muhalefetin bu meselede ortak bir çerçeveyi çizmesinin çok değerli olduğuna inanıyoruz. O yüzden tüm bu çerçevede, bu demokratik temsiliyet ve meşruiyeti ana eksen olarak kabul ederek, bu yaklaşımlarımızı sürdüreceğiz.”
Terörün sona ermesinin bir partinin değil, 86 milyonun ortak beklentisi olduğunu belirten Gül, tüm önerilerin kıymetli olduğunu söyledi.
Komisyonun bir Anayasa yapım komisyonu olmadığını belirten Gül, şunları kaydetti:
“Bir adalet komisyonu da değildir. Burada ortaklaşarak bir çalışmayı, yol haritasını belirlemek istiyoruz. Terörden arınmış bir Türkiye için atılması gereken adımların tespiti, kanun anlamında hangi kanunlara temas edilmesi gerekiyorsa, bunları hep beraber dinleyeceğimiz akademisyenlerle, terör konusunu çalışmışlarla, partilerdeki müktesabatla bir çerçevesinin çizilmesi gerektiğini ve çizileceğine inanıyorum. Türkiye’nin 50 yıllık terör sorununun sona ermesi hususundaki bir meseleye şu anda yoğunlaşmış durumdayız.
Taleplerin somut adımlarla ilerlemesini çok kıymetli buluyoruz. Terörsüz Türkiye anlayışımızın yalnızca terör örgütünün silahları bırakmakla yetinmeyip aynı zamanda tüm illegal yapılanmalara bağlı örgütlerin de kendilerini feshetmesi çok önemlidir. Ne adı altında olursa olsun, tüm bu yapıların tamamen ortadan kaldırılması elzemdir, zorunludur. Bu gerçek yalnızca ülkemizin huzuru değil, bölgemizin istikrarının kalıcı bir biçimde tesis edilmesi açısından şarttır. Suriye’de terörün farklı model ve adlar altında varlığını sürdürme çabası da dikkatle takip edilen bir konudur. Gelişmeleri bahane ederek bazı çevrelerin süreci zamana yaymaya ya da farklı mecralara çekmesine de asla izin vermeyeceğiz. Terörsüz Türkiye hedefimiz, yalnızca silahların susması değil, terörün tüm unsurlarıyla ortadan kalkması, tüm yapılarıyla silahlarını bırakmasıdır. Bölgemizin barış ve güvenlik içerisinde geleceğe yürümesi için bu hedefimizden asla taviz vermeyeceğiz. Bunu yaparken aziz şehitlerimizin ruhunu, gazilerimizi, onların kıymetli ailelerini incitecek hiçbir tutuma ve davranışa girmeyeceğiz. Bu nedenle komisyonumuzda da yine şehit ailelerimizin, gazilerimizin ve onların yakınlarının dinlenilmesi hususu, başkanımızın takdirindedir.”
AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, terörsüz Türkiye sürecinde uluslararası örneklerden de yararlanılmasının faydalı olacağını söyledi.
Türkiye’nin 40 yılı aşan terörle mücadele tecrübesinden elde ettiği birikimlerle gerçekleştirilecek özgün bir modelle başarılı bir sonuca ulaşılacağına inandığını belirten Yüksel, hedef doğrultusunda güvenlik tedbirlerine ek olarak sosyal, ekonomik ve hukuki boyutların bütüncül bir yaklaşımla ele alınacağı bir yöntemi benimsediklerini ifade etti.
Murat Emir, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda partisinin önerilerini paylaştı.
Türkiye’de demokratikleşme ve adalet sorununu çözmek adına atılması gereken adımların “Kürt sorununu dışlamayan ancak Kürt sorunuyla sınırlı tutmayan bir bakış açısıyla” planlanması gerektiğini belirten Emir, Türkiye’nin sorunlarının birçoğunun yürürlükteki Anayasa’dan değil onun düşük standartlarının dahi uygulanmamasından ve yargıya siyasi müdahalelerden kaynaklandığını ileri sürdü.
Parti içinde Ekim 2024’te Adalet ve Demokrasi Komisyonu kurduklarını hatırlatan Emir, burada yürüttükleri çalışmayla hazırlanan 29 maddelik demokratikleşme paketini Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na sunduklarını söyledi.
Emir, Komisyon’un yeni bir anayasa çalışması yapmayacağına yönelik açıklamalarının memnuniyet verici olduğunu ifade ederek, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsanlıkları Mahkemesi kararlarının eksiksiz uygulanması, toplumsal barışın inşası ve ifade özgürlüğü bağlamında da terör örgütünün silah bırakması ve kendini fesih sürecini başlatmasının toplumsal barış için önemli olduğunu dile getirdi.
“Kürt sorununun” sadece güvenlik politikası ve terörle mücadele düzenlemeleri ele alınarak çözülemediğine işaret eden Emir, “Türkiye’de Kürt sorununun çözümü gerçek bir demokrasinin inşasından bağımsız düşünülemez.” dedi.
Kayyum uygulamasını, “tüm seçilmişlerin meşruiyetini sağlayan sandığı ve halk iradesini yok saymak, Cumhuriyet’in taşıyıcı kolonlarını kesmek” olarak tanımlayan Emir, belediyelere kayyum atanmasına ilişkin “olağanüstü hal kalıntısı” yasal düzenlemenin derhal yürürlükten kaldırılmasını istedi.
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, “Bugün, gerçek anlamda Türkiye’nin iç barışını ve Türkiye’nin iç barışıyla da beraber bölge barışını kurmaya ihtiyacımız var. Bunu siyaset üstü, siyasi çıkar üstü görmezsek yarın, öbür gün olabilecek her türlü olumsuzluğun vebalini, sorumluluğunu hep beraber almış oluruz.” dedi.
Koçyiğit, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda partisinin Komisyonun gündemine ilişkin önerilerini dile getirdi.
Tarihi bir süreçte, tarihi bir iş yaptıklarını söyleyen Koçyiğit, derde derman aramaya çalıştıklarını belirtti.
Komisyonun, “Türkiye’nin demokrasi açığını kapatmak, kendi sorunlarını demokratik, barışçıl yollardan, diyalog ve müzakere yoluyla çözmesi” açısından önemli olduğuna değinen Koçyiğit, öncelikleri tespit etmemeleri halinde Komisyonun başarılı olma şansı bulunmadığını öne sürdü.
Koçyiğit, “Bu Komisyon, her şeyi konuşamaz, her sorunu çözemez, her açığı kapatamaz ama bu Komisyon gerçek anlamda Kürt sorununun demokratik çözümünde yol alabilirse, bir zemini açığa çıkarabilirse, bu sürecin toplumsallaşmasına yol açabilirse çok önemli bir eşiği daha atlamış oluruz.” dedi.
Yeni bir sözün söylenmesi, yeni bir yolun inşa edilmesi, bu yolun da hep birlikte inşa edilmesi gerektiğini dile getiren Koçyiğit, “DEM Parti vekili olarak değil, 86 milyon yurttaşın barışı, ortak yaşamı, ortak geleceği ve demokrasi için bu kapıdan giren bir anlayışa ihtiyacımız var.” diye konuştu.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyada yaşanan savaşların olduğunu hatırlatan Koçyiğit, şunları kaydetti:
“Bugün, gerçek anlamda Türkiye’nin iç barışını ve Türkiye’nin iç barışıyla da beraber bölge barışını kurmaya ihtiyacımız var. Bunu siyaset üstü, siyasi çıkar üstü görmezsek yarın, öbür gün olabilecek her türlü olumsuzluğun vebalini, sorumluluğunu hep beraber almış oluruz. O nedenle ben bir yöntem tartışmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Burada bir öncelik sıralaması yapmak zorundayız. ‘Önceliğimiz ne olacak?’ sorusuna doğru yanıt verildiğinde, yol haritamızı, çalışma takvimimizi de ona göre belirleriz. Bir yöntem tartışmasına ihtiyaç var, STK’lerin dinlenmesi gündemi vardı, bu konuda da bir yönteme ihtiyacımız var. Demokratik katılım acısından STK’lerin dinlenmesi çok önemli, çok elzem, bunları dinleyelim ama burada da bir metodolojiye ihtiyaç var. Hepimizin 200 kurum ve kişi listesi verdiği yerde bunu dinlemek sonsuz uzunluğa yol açabilir. Onun için bir takvim belirleyelim, ‘Bir hafta mı, 10 gün mü, 5 gün üst üste mi çalışacağız’ bütün kurumlarımızı, arkadaşlarımızı, kişileri hep beraber dinleyelim. Alt komisyonlar kuralım, bazılarını biz gidip dinleyelim. Bu sürecin toplumsallaşması lazım, biz yerelde gidip toplantı alabiliriz. Böylece de süreci toplumsallaştırmış oluruz. Ne yapmaya çalışıyoruz? Bu Komisyon ne yapıyor? Meclis ne için mücadele ediyor? Elini hangi taşın altına koyduğunu hep beraber anlatabiliriz.”
Koçyiğit, Komisyonun “Terörsüz Türkiye” hedefine ilişkin yasal mevzuat tartışmasını yapması ve bunu da olabilecek en demokratik ve geniş haliyle hayata geçirmesi gerektiğini ifade etti.
Komisyonun çalışma sistematiğinin ortaya konulması gerektiğini ifade eden Koçyiğit, 1 Ekim’e kadar ne yapılacağının, hangi yasal mevzuatlarının tartışılacağının belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Komisyonda yasal düzenlemelere ilişkin milletvekillerinin verdiği önerileri hatırlatan Koçyiğit, “Hızla bunları konuşalım, tartışalım, ortaklaşalım ve ilgili yasa taslaklarımızı da ilgili ihtisas komisyonlarına 1 Ekim’e yetişmek üzere de gönderelim.” sözlerini sarf etti.