Yurt genelinde yaklaşık bir aydır orman yangınları bitmiyor. Yangına birinci derece hassas orman alanlarının dışında birçok kentten acı haber geliyor. Orman yangınlarındaki artışın nedenini Türkiye Ormancılar Derneği Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara, Habertürk’ten Alper Uruş’a anlattı…
Türkiye Ormancılar Derneği Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara.
“Yangının iki önemli parametresi var: Sıcaklıkların ortalama 30’un üzerine çıkması ki, bu yıl 40 dereceyi geçti. Bağıl nemin yüzde 20’yi bulması gerekirken bu yıl yüzde 10’lara indi. Yangınların, büyük çoğunluğu ihmal ve dikkatsizlikten çıkıyor. Tarım alanındaki anız yangını ormanı kül ediyor. Bu toplumun eğitime ihtiyacı var. Sadece ‘ormanı sev ve yeşili koru’ sloganıyla ormanı koruyamazsınız.
Herkes yangın anına odaklı; inanın aylardır sesleniyorum. Yerleşim yerleri, konut alanları, turizm merkezleri bundan sonra hep tehdit altında. Ülkemizin ve dünyanın iklimi değişti. Nisan ayında kuraklık tablosuna bağlı olarak Eskişehir, Bursa, Sakarya yangınları ‘geliyorum’ dedi.
Buralar, birinci derece yangına hassas bölgeler değildi; ikinci derece hassas bölgelerdi. Akdeniz bölgesi, birinci derece yangına hassastır. Kahramanmaraş, Mersin, Antalya, Muğla, Trakya’ya uzanır. Yüzde 16’lık bölge birinci derece yangına hassastır. Bu yıl bu kırıldı ve iç kesimlere hareketlendi. 33 ilimizi etkiledi. Sayı giderek de artıyor.
2024 yılında orman yangınları üçe katladı. Son 10 yılın ortalaması 2 bin 792 adet orman yangınıdır. 88 yılın ortalaması ise 1435 adettir. Son 10 yılda bu ikiye katladı. Geçen yıl 3 bin 800 adet orman yangını oldu ve bu yıl, bu rakamı da aştı.
Türkiye büyük risk altında. Hâlâ araç, gereç, personel sayısı veriyoruz. Sorgulamamız gereken yangın adetlerini nasıl aşağı çekeriz. Deprem gibi yangın anına değil, öncesine odaklanmamız gerekir.
Sadece ormanlık alanlar yanmıyor. Kırsal dönüşüm olarak tedbirler almamız lazım. Yangın riski yüksek 7 bin ormanlık; köy ve mahalle var. Orman içi ve bitişiği toplam 23 bin orman köyü ve mahallesi var. Yangından sonra orman köyleri boşaltılıyor. Bu yanlış. Yangına hassas yerleşim yerleri oluşturmalıyız. Kırsaldaki yerleşim birimlerini yangına dayanıklı duruma getirmeliyiz.
Yerleşim alanı ile orman arasında tampon zon oluşturmak ve yanıcı yükünü ortadan kaldırmak zorundayız. Yangın harekete geçtiğinde temiz, güvenilir bir alan yaratmak zorundayız. Çanakkale yangınında, yolu temizliyorlar; onu daha önce yapmalıyız. Yangın anında hayvanların nereye konulacağının, tahliye edileceğinin tatbikatını yapmalıyız.
Bir eylem planının her köy ve mahalle için hazırlanması gerekir. Ülkenin geleceğini yok ediyorsunuz sonra ‘Pardon’ diyorsunuz. Cezaların çok ciddi olması gerekiyor. Nedeni belli olmayan yangın oranı yüzde 47. Şimdi ben soruyorum; nedenini bilmediğiniz bir yangınla nasıl mücadele edeceksiniz.
Enerji alanlarına bağlı yangınların etkilediği alan yüzde 20 ile 25 arasında. Enerji alanlarını, ormanlara yaklaştırmamanız gerekiyor. Orman yangını felaketini insanların beynine sokmamız lazım.
Rüzgarın normalde saatte 30 km’yi aşması sıkıntıdır. Çanakkale’de 70 km’yi, İzmir’deki yangında rüzgarın 117 km’ye ulaştığı söyleniyor. Böyle bir rüzgar söz konusu olduğunda oraya hava aracı sokamazsınız. Türbülansa girer.
Yangın, 400 hektarı aşarsa (4 bin dönüm) 6. saatte çıkardığı enerji, Hiroşima’da atılan atom bombasının enerjisine eş değer hale geliyor ve siz ona su atınca o buharlaşıyor. Bu nedenle yangın öncesine önem vermek gerekiyor.
4 bin orman işçisi, maaş kaybı olacağı endişesiyle emekli oldu. Onların yeri doldurulamadı. Orman işçiliği tecrübe gerektiren bir iştir. Eskişehir’deki yangında can veren bir işçi, bir iki aylık orman işçisiydi.
Buca’da eğitim merkezimiz vardı maalesef kapatıldı. Buranın bir an önce işler duruma getirilmesi lazım.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.