Türk Müziği’nin usta isimlerinden Banu Kırbağ, 74 yaşında yaşamını yitirdi. Kırbağ için Zincirlikuyu Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. Törene, Kırbağı’ın ailesi ve yakınları katıldı. Sanatçılar Zeliha Sunal, İskender Doğan, Nükhet Duru da Kırbağ’ı son yolcuğunda yalnız bırakmadı. Kardeşi Hülya Kırbağ ise dakikalarca tabuta sarılarak ağladı.
“DİMDİK DURAN BİR ARKADAŞIMIZI KAYBETTİK”
Anka Haber Ajansı’na konuşan Nükhet Duru, “Böyle durumlarda konuşmak zor oluyor. Ama şunu söylemek isterim: Çok özel bir sanat emekçisini, dimdik duran bir arkadaşımızı kaybettik. Nur içinde yatsın. Çok iyi bir sanatçıydı ama her şeyden önce çok iyi bir insandı.” dedi.
“O, BİR DÖNEMİN İSYANKÂR SESİ”
Sanatçı Zeliha Sunal ise, “Aslında söylenecek çok şey var. Çünkü o, bir dönemin isyankâr sesi, bağımızdı. Anadolu Rock’ı kendine göre yorumladı, daha sonra da seçtiği müzikle alternatif bir tarz benimsedi. Bana göre çok iyi bir şarkıcıydı. Son dönemlerde Ankara Kent Orkestrası’nda solistlik yapıyordu. Ben de ilgiyle takip ediyordum. Çünkü onların Hey Gidi Günler projesinde sahne müdürlüğünü severek, gururla yapmıştım. Ayrıca Banu ile Melike Demirağ’ın gerçekleştirdiği unutulmaz bir konser vardı. Benim için gerçekten çok özel biriydi. Zaten çok yumuşacık bir kalbi vardı. İnsanlar erken gidiyor… Son günlerde kayıplarımız ardı ardına geldi: Rüçhan Çamay, Selçuk Alagöz, arkasından Saadet Usun… Şimdi de böyle değerli müzisyenlerimizi kaybettik. Çok üzülüyorum gerçekten. Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın.” şeklinde konuştu.
“ÇOK DEĞERLİ BİR İNSANDI”
Kırbağ’ı son yolculuğunda yalnız bırakmayan bir başka sanatçı İskender Doğan da, “40-45 yıllık dostluğumuz vardı. Onlar iki kardeşti. Müziğe başladıklarında gitar çalıyorlardı, o günlerden bugüne kadar kalbimizde taşıdığımız, birlikte çalıştığımız çok değerli bir insandı. Söz yazarı, besteci, aranjman tekniğini bilen, Timur Selçuk’tan özel armoni dersleri almış, gönlünde beste yapabilme kabiliyeti olan bir sanatçıydı. İşte bu etiketin hakkını veren bir kardeşimizi uğurluyoruz.
Buradan genç kuşağa da bir şey söylemek istiyorum. Bizim gibi değerli insanlarla, sanatçılarla irtibat kursunlar. Çünkü bizler henüz hayattayken, tecrübelerimizi, birikimimizi onlara aktarmamız gerekiyor. Bu, onların sanatsal yolculuklarına katkı sağlayacak.
Biz, adı olmayan ama gerçek bir üniversitenin içinden geçtik. Sanmasınlar ki çok farklı bir hayat yaşayacaklar. Hayır, bu okulun insana kattıkları hep aynı. İnsan kendini başka işlere kaptırıp rotasından sapmazsa, hayat ona çok şey verir. Yürümeyi bilen, saygılı, mütevazı gençlere sesleniyorum: Bu insanlar tükenmeden, henüz bizler yaşarken temas kurun. Bizdeki birikimi sizlere aktaralım.” dedi.
Kardeşi Hülya Kırbağ ise şu şekilde konuştu:
“Benim canım, elim, ayağım, kolum, kanadım… 74 yılın her anını birlikte yaşadık. Çok zor günleri oldu, son zamanları da öyleydi. Elimizden geleni yaptık, doktorlarımız sağ olsun çok uğraştılar ama kaybettik onu. Artık eserleriyle, şarkılarıyla, bende bıraktığı güzel anılarla ve sevdiklerinin hafızasında yaşamaya devam edecek.”
İkindi namazının ardından Krıbağ’ın naaşı Zincirlikuyu mezarlığına defnedildi.
News
