CHP lideri Özel açıkladı: Anketlerden Erdoğan’a kötü haber
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından İstanbul'da süren mitinglerin bu haftaki adresi Üsküdar oldu. Sıcak havaya rağmen mitinge on binlerce vatandaş katıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kalabalığa seslendi. Özel, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun, Erdoğan'a karşı tüm anketlerde önde olduğunu belirterek "Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin birinci partisi. Bütün anketlerde Ekrem İmamoğlu açık farkla önde. Kendini koltuğa bağlasan da, tırnaklarını koltuğa geçirsen de çaresi yok. Kaybedeceksin, yenileceksin, biz kazanacağız." dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İBB'ye yönelik soruşturmalar kapsamında tutuklanmasının ardından Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” sloganıyla 23 Mart’ta başlattığı mitingler serisinin yeni durağı İstanbul’un Üsküdar ilçesi oldu.
Saat 20.30'da başlayan buluşmaya, yaz sıcağına rağmen on binlerce vatandaş katıldı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, Üsküdar Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmasından öne çıkan ifadeler şöyle:
- Hiçbir başarı bir kişiye, bir ekibe ait değildir. Önemli olan örgütlü başarı, örgütlü mücadeledir. Bu ülkede birileri kendilerini çok ayrıcalıklı çok güvende hissediyor. Birileri güvende birileri güvende değil. Bu iktidarın yönettiği bu düzende işçilerimiz güvende değil, madenciler güvende değil, şiddete uğrayan kadınlar, pazar yerinde katledilen çocuklarımız, para hırsı için öldürülen yenidoğanlar güvende değil. Metan gazında ya da sıcak havada vefat eden askerlerimiz güvende değil. Yanan ormanlar, ormanın içindeki canlar, onları kurtarmaya gelen kahramanlar güvende değil. Her türlü kötü olayda millet, devletini beklerken, oy alırken millete yüzünü dönenlerin sırtını döndüğü, milletin ihtiyaç duyduğu anda onları yalnız bırakanların bir kara düzeni içindeyiz. AK Parti'nin kara düzeni, çocuklara, kadınlara, bebeklere, askerlere, doğaya, hayvanlara, bu ülkeye iyi gelmiyor. Yıllar önce Erdemliler Hareketi diye kurulan, yıllar sonra tamamen yolsuzluğa, tamamen kötü yönetime, tamamen bir zümrenin iktidarına savrulan AK Parti'nin kara düzenini ya bitireceğiz ya bitireceğiz. Yoksa bunlar bu ülkeyi bitirecek.
"10 kişiden 9'u gerçek anlamda tatil yapmıyor"
- Tayyip Bey fakir sevmez, zengin sever, beşli çete sever, kırk haramileri sever. Maalesef, artık Tayyip Bey'in temsil ettikleri bu ülkenin ne emeklileri, ne emekçileri, ne asgari ücretliler, ne esnaf. Ne gençlere umut olabiliyor, ne de bu ülkedeki herhangi bir sınıfa. Tayyip Bey, bu ülkeyi Avrupa'nın en yoksul ülkesi yapmış durumda. Buradan bir balonu patlatmak, bir yalanı bitirmek zorundayız. Erdoğan'a yakın kalemler, köşelerinde sürekli şunu söylüyorlar: 'Sıkıntımız büyük Türkiye'de ekonomi kötü ama tüm dünyada kötü'. Bu hayatımda duyduğum en büyük yalan. Aksine Akdeniz ülkelerinin en iyi çıkışta olduğu yıllardayız. Emsal ülkeler ekonomilerini toparlarken, güçlenirken işsizlik düşerken, enflasyon düşerken, Türkiye büyük sıkıntılar içerisinde. 38 OECD ülkesi arasında temel enflasyonda birinciyiz, gıda enflasyonunda birinciyiz. Dünyada gıda enflasyonu yüzde 7,5, Türkiye'de yüzde 30'un üzerinde. 4 katından fazla. Avrupa'da yıllık enflasyon yüzde 2, Türkiye'de yüzde 33. 27 AB ülkesinde toplam 13 milyon işsiz var. Türkiye'de tek başına 13,5 milyon işsiz var. Son araştırma memleketin yüzde 76'sı bir yıl boyunca hiç tatile gidemediğini söylüyor. Tatile gidenlerin yalnızca 4'te 1'i yaz ya da kışın turistik bir tatile gidiyor. Memleketteki 10 kişiden 9'u gerçek anlamda bir tatil yapmıyor. Her 4 kişiden 3'ü memleketine dahi gidemiyor, memleketlerine gidecek yol parasını dahi bulamıyorlar. AK Parti'nin bu kara düzenine yazıklar olsun.
"Seni orada oturtmayacağız"
- Gelir adaletsizliğinde en kötü durumda olan ülkeyiz. Türkiye'nin yüzde 20'si toplam servetin yüzde 90'ını alıyor. Geriye kalan yüzde 80, yüzde 10'u alabiliyor. 22 bin 100 lira alan asgari ücretli, 16 bin 800 lira alan emekli, 13,5 milyon işsizimiz, 5 milyon ev gencimiz bu rakamların içinde. Zengin seven Erdoğan, kötü bir haberle karşı karşıya. Yüzde 80 çile çekerken, yokluk, yoksulluk çekerken, açlık çekerken, gençlerimiz ne eğitimde ne işte evde anasının dizinin dibinde otururken, Erdoğan seni orada oturtmayacağız. Bu iktidar sözde faize karşı. 6 ayda 1,1, trilyon TL faize para ödediler. 23 yılda 1 Avrasya Tüneli yaptılar, bu 6 ayda 22 Avrasya Tüneli parasını faize verdiler. Bir Osmangazi Köprüsü yaptılar. 6 ayda 18 Osmangazi Köprüsü'nü faize verdiler. Kürsüye çıkınca masal anlatıp, milletin parasını faiz lobilerine yatıranlara bir kez daha sesleniyoruz. Bu ülkenin varlıklarını yok etmenize, tüm parasını faize vermenize, sadece kötü yönettiğiniz ekonomiden dolayı kur korumalı mevduatla bu milleti soyup birilerini zengin etmenize bakıp da biz bu gemiyi her şartta yüzdürürüz sanmayın. Hesap vereceğiniz günler geliyor. Sandık geliyor, siz gidiyorsunuz. Bu milletin evlatlarının hakkını, hukukunu savunanlar geliyor. Buradan ilk sandığın sonucunu söylüyorum. Eninde sonunda o sandık gelecek, bakan evlatlarının devri bitecek, vatan evlatlarının devri başlayacak.
- Buradan Üsküdarlı AK Partili'ye, MHP'liye ilan ederiz ki, bir şekilde sosyal yardım almak için, oğlanın, torunun mülakatı için AK Partili olduysan ya da iyi olur diye düşünüp kaydolduysan, oy verdiysen ama bugün yoksulsan, işsizsen, pişmansan, yalnızsan buradan sana sesleniyoruz. Biz kutuplaşmaya değil kucaklaşmaya, diğerlerini şeytanlaştırmaya değil, kardeşleştirmeye geliyoruz. Kısa çöpün hakkını uzun çöpten almaya, yoksulun hakkını zenginden almaya, senin hakkını uzun adamdan almaya geliyoruz. Halkın iktidarını kurmaya geliyoruz. Onun için gün gelecek devran dönecek, hırsızlar yolsuzlar zalimler hesap verecek. Ama geçmişteki oyu, partisi ne olursa olsun, Türkiye'nin bütün yoksulları, bütün emeklileri, bütün emekçileri, bütün gençleri kol kola girecek ve güzel yarınlara yürüyecek.
"Meydanlar memurlarındır"
- 19 Mart darbesiyle birlikte 160 milyar dolarımızı yediler. Bu 160 milyar dolar çiftçiye bir yılda ödenen desteklerin tam 100 katıdır. Bu 160 milyar dolar asgari ücretliye 22 bin lirayı 30 bin lira yapmanın, aradaki farkı da küçük esnafa SGK desteği için vermenin gerektirdiği paranın 120 katıdır. Emeklilere yapılması gereken zammın tam 150 katıdır. Bu parayı emekliye, asgari ücretliye, çiftçiye değil Ekrem Başkan'ı hapse atmak için darbeye harcayanlara yazıklar olsun. Buradan açıkça ifade etmek isterim ki, devletin memurunun cebindeki üç kuruşun peşine düştü birileri. Öyle ki 2002 yılında, AK Parti iktidara geldiğinde, en düşük memur maaşı 16,5 çeyrek altın alıyordu, bugün sadece 6 çeyrek altın alabiliyor. Aynı kayıp emekli de, asgari ücretlide de vardır. Bugünler devlet memurlarının toplu iş görüşmeleri yapılıyor. Maalesef ilk önce dalga geçer gibi ilk 6 ay için yüzde 10, ikinci 6 ay için yüzde 6, bin TL seyyanen zam verdiler. Sendikalar isyan edip hareketlenince yüzde 1'er daha artırdılar. Süreç, üyelerinin çoğunu iktidarın belirlediği Hakem Kurulu'na gidiyor. Geçmişte hangi tavırda olurlarsa olsunlar, bugün hangi görüşte olursa olsun tüm devlet memurlarına sesleniyoruz. Mücadeleniz mücadelemizdir. Meydanlar sizindir, hepimiz arkanızdayız. Çünkü şunu biliniz, memur kurtulmadan işçi kurtulmaz. Emekli kurtulmadan emekçi kurtulmaz. Gençler kurtulmadan karşısına dikilen polisler kurtulmaz. Esnaf kurtulmadan çiftçi kurtulmaz. Hiç kimse tek başına kurtulamaz. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz.
"Erdoğan'ın yenme suçunu tekraren işlenmiştir"
- 19 Mart darbesinin üzerinden tam 154 gün geçti. 154 gün boyunca hiçbir iddialarını ispat edemediler. İlk günlerde televizyonlarda attıkları her yalanı çürüttük, hiçbirisini tekrar edemiyorlar. Bir kör kuruş ispat edemediler. Bak Erdoğan, burada Üsküdar'da Ekrem Başkan'ın yüzlerine baktığı, birbirinin yüzüne bakan tertemiz insanlar var, biz buradayız. Dilek Hanım burada. Ekrem Başkan masumdur. Ekrem Başkan'ın içeriye atılmasındaki suçu elbette ki sabittir. Ekrem Başkan, Erdoğan'ı yenme suçunu işlemiştir, bu suçu tekraren işlemiştir ve bundan sonra tutuklu tutulmasının sebebi de bu suçu bir kez daha işlemeye azmetmiş olmasıdır. Milletimiz takdir ederse ülkenin bir sonraki cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu olacaktır. Şunu herkes bilsin ki, Ekrem İmamoğlu benim adayım değildir, ailesinin, partimizin adayı da değildir. 19 Mart darbesine karşı, 23 Mart günü 81 ilde 973 ilçede kimi elinde bastonuyla, kimi karnında bebeğiyle sandığa koşturan ve geleceğine, iradesine sahip çıkan 15,5 milyon vatandaşımızın adayıdır. Üsküdar İlçe Binası'nın önünde 1 kilometre boyunca sıra bekleyen Üsküdarlıların adayıdır.
"Geri adım atmayacağız"
Bileğimizi bükemediler, irademizi geriletemediler. CHP olarak bu boğaza düşman donanması geldiğinde birileri kırmızı halıyla karşılarken, birileri düşman zırhlısıyla kaçarken, Kartal İstimbotu'nun üzerine çıkıp da, yanındaki yaverine 'Geldikleri gibi gidecekler' diyenin partisi bu parti. Boynundaki idam fermanıyla Anadolu'ya geçenlerin partisi bu parti. Sizler, bizler, cumhuriyetçiler, Atatürkçüler, vatanseverler bir adım geri atarsak, bu milleti 100 yıl geriye götürürler. Eğer bir kelime eksik konuşursak bu milleti sustururlar. Bir santim eğilirsek bu millete diz çöktürürler. O yüzden geri adım atmayacağız. Susmayacağız, bir santim eğilmeyeceğiz. Biz kazanacağız.
"Bütün iftiralar çökmüştür, bütün iftiranameler çöp olmuştur"
- 19 Mart darbesinin bir yargı ayağı var, şımartılmış 3-5 savcısı var. Bunlardan birisi boğazda sadece tadilatına 56 milyon lira verilen bir villada oturuyor. Bir diğeri memleketin en hassas sürecinde beyaz toros paylaşıyor. Beyaz toros, yeni bir süreç varken Meclis'in önünde yandı. Bambaşka duyguları tetikleyen, meydan okuyan, bu ülkenin travmalarını hatırlatan, bir gün siyaset kurumuna, bir gün Devlet Bahçeli'nin partisine ayar veren bir AK Toroslar çetesi var. Bu çete boş dosyayı dolduramadığı için önce tutuklulara iftiralar attırdılar. Sonra eşleriyle, evlatlarıyla, aileleriyle tehdit ettiler. 'İftira at, kurtul' sistemini kurdular. Savcılar, avukat tutmuş kendine. Masum insanlara gidip tehdit, şantaj, rüşvet çarkı kurduruyorlar. Diyorlar ki, 'İmamoğlu'na şu iftirayı atarsan, filancaya bu iftirayı atarsan, biraz da para verirsen, savcının selamı var, seni ben çıkartırım.' Tuzla'da bu çetenin bir üyesini deşifre ettik, o gece Yunan adasına kaçarken yakalandı. Tutuklamadılar. Geçen hafta deşifre ettiğim AK Parti'nin MKYK üyesi, Çağlayan'ın 7'nci katında cirit atan, savcılarla cezaevi arasında mekik dokuyan Mücahit Birinci için soruşturma izni istiyorlar. Sizin baskınızı, öfkenizi görünce nihayet soruşturma izni verdiler ama onu da hala tutuklamadılar. Masum insanlara atılan bütün iftiralar çökmüştür, bütün iftiranameler çöp olmuştur. Hiçbir kanıta dayanmayan bu yalanların hesabını biz iddianame geldiğinde, teker teker o iftiracılardan ve o savcılardan soracağız. İddianameyi bekliyoruz.
- Hiç ilgimizin olmadığı, tanımadığımız adamlarla, bir siyasi partiye müzahir, Sayın Bahçeli'nin 'Yakınım' dediği birisiyle arkadaşlarımızı ilişkilendirip hiç temasları olmadığı halde Sabah gazetesinin bir iftirasıyla yeni bir süreç başlattılar. Buradan ilan ediyoruz. AK Parti'nin kara düzeninde, pisliğinde boğulacaksın. Mücahit ile Nedim birbirine sövüyor. Uçum ile Şamil birbirini eleştiriyor. Sarayla Çağlayan'ın, Çağlayan ile Ankara'nın, Ankara ile HSK'nın, AK Parti'nin kendi içindeki tüm kliklerin birbirleriyle kavgası var. Beter olun. Zulüm ile abad olunmaz. Masum insanları, 12 yaşında çocukla anasına tehdit edenler, ne sanıyordunuz ya. Huzur mu bulacaktınız, mutlu mu olacaktınız elbette belanızı bulacaksınız. Elbette hesap vereceksiniz. Bu ülkedeki bütün masumların, bütün suçsuz evlatların, bütün gözü yaşlı anaların, bütün yalnız bırakılmış eşlerin, hepsinin derdi derdimizdir. Onları hiç yalnız bırakmadık, bırakmayacağız. Bu yolun sonunda hep birlikte biz haklılığı yaşayacağız, iftiracılardan hesap soracağız.
"Bu çetenin yeni operasyonlar yapmasına sessiz kalınıyor"
- Millet, HSK'nın harekete geçmesini beklerken, halen daha bu çeteyi dağıtmayanlar, bu çetenin yeni operasyonlar yapmasına sessiz kalıyor. Bu operasyon öyle bir zamanda yapılıyor ki, bu milletin barış ve kardeşlik umutlarına darbe vuruyor. İnan Güney kardeşim, Beyoğlu'nda büyüyen bir genç. İnan'ın dedesi, Beyoğlu Belediyesi'nin temizlik işçisi. İnan'ın babası Beyoğlu Belediyesi'nin şoförü. İnan, Beyoğlu'nun garajlarında büyümüş, hayalini büyütmüş bir kahraman. Bu partinin gençlik kollarından gelen bir evladı. Bu partinin ilçe başkanı, canım kardeşimiz İnan'a Beyoğlu'nda yaptığı bir şey yok. Yıllar önce üstlendiği bir görev için bambaşka bir şirketteki soruşturmaya atılan iftiradan İnan'ı alıp içeri koyuyorlar. 'Acaba seçimle alamadığımız Beyoğlu'nu hileyle, desiseyle, şaibeyle, rüşvetle alabilir miyiz' İnan'ın sonuna kadar arkasındayım. Arkadaşı gidip de şişe suyu içerken, tuvalet çeşmesine giden o fakir çocuğun yüzünü güldüren İnan'ıma ölümüne sahip çıkmak namus borcudur. Bu yüzden buradan hem İnan'a hem Ekrem Başkan'a hem de içerideki İstanbul'dan olsun, Antalya'da, Adana'da, İzmir'deki başkanlarımıza ayrı ayrı selam olsun. Bu arkadaşlarımız ne bir lokma haram yediler ne de birisinin canını acıttılar.
"Barışın gelmesini istemeyen tek kişi var"
- Bu ülkede barışın gelmesini istemeyen tek kişi var, Erdoğan. Çünkü o kutuplaşmadan besleniyor. Şimdi milletin barış umutlarına balta çekiyor. Ama sen istediğin kadar savcılarına güven, ben Üsküdar’a, İstanbul’a, millete güveniyorum. Erdoğan sen demokrasi istemiyorsun. Çünkü biliyorsun ki demokrasi olsa bir daha sandıktan çıkamayacaksın. Adalet istemiyorsun çünkü adalet olsa kendi suçlarını gizleyemeyeceksin. Barış istemiyorsun, çünkü barış olsa bu milleti kutuplaştıramayacak yerini sağlamlaştıramayacaksın. Sana rağmen demokrasiyi, adaleti ve barışı getireceğiz. Artık Erdoğan yoruldu, yaşlandı. Kendi partisine de kendi siyasetine de ne ümit verebiliyor, ne başarı vadedebiliyor. Sadece milletin kendisine ‘git’ demesine rağmen koltuğa oturmuş, yapışmış, ‘Bu koltuğu bırakmam’ diyor. Ben de kendisine sesleniyorum: 28,5’tan 29 Erdoğan. Yüzde 29 ile seni orada oturtmayacağız. Sokağa çıkamıyorsun, çarşıya, pazara gidemiyorsun. Tarlada yoksun, fabrikada yoksun. Ben buraya Aydın’dan geliyorum. Aydın’a Kırşehir’den gittim. Bu milletin siyasetini sosyal demokratların yanına muhafazakar demokratları katarak, milliyetçi demokratlarla Kürt demokratları, liberal demokratları, sosyalist demokratları aynı eylemde buluşturarak, gerçek kötüyü bilerek, ekmeğe uzanan eli bilerek, hep birlikte kurtulacağımızı bilerek Türkiye merkezli, emek merkezli, alın teri merkezli siyaset yapıyoruz.
- Ne yaparsan yap bizi bölmeye, birbirimize düşürmeye, ayrı ayrı yönetmeye gücün yetmeyecek. Çünkü artık ne yaparsan yap, Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin birinci partisi. Bütün anketlerde Ekrem İmamoğlu açık farkla önde. Kendini koltuğa bağlasan da, tırnaklarını koltuğa geçirsen de çaresi yok. Kaybedeceksin, yenileceksin, biz kazanacağız.
source