Büyüme zincirleri kırıldı umutlar 2026’ya kaldı
Nurdoğan A. ERGÜN
Başta otomotiv, savunma sanayi, beyaz eşya olmak üzere birçok stratejik sektörle çalışan ve ‘makinelere makine üreten endüstri’ olarak tanımlanan takım tezgahları sektörü, ekonomik daralmadan nasibini aldı. 2000 yılından itibaren büyüme ivmesi yakalayan sektörde geçen yıl başlayan daralma, 2025’te de devam ediyor.
2021 yılında yüzde 35.9, 2022’de yüzde 11.3 ve 2023 yılında yurtiçi satışlarda yüzde 11.5 büyüme kaydeden takım tezgahları sektörü, 2024’e geldiğinde kayıplar vermeye başladı. Geçen yıl yüzde 14.2 küçülen sektörde, bu yılın verileri de çok parlak değil.
2025 Ocak-Mayıs döneminde takım tezgahları sektöründe yurt içi satışlar yüzde 9, üretim yüzde 14.7, ihracat yüzde 6.1 ve ithalat yüzde 4.8 oranında kayıp olarak kayıtlara geçti. Pozitif beklentide bu yıldan umudunu kesen sektörün gözü, 2026 ve yatırım iklimini destekleyecek kamu politikalarında.
Takım Tezgahları Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, “Maalesef 2026 yılının ikinci yarısından önce herhangi bir toparlanma beklemiyoruz. İkinci yarıda başlamasını öngördüğümüz bu toparlanma da yavaş seyredecek” ifadelerini paylaştı.
“Uzun vadeli planlama yapılamıyor”
Sektörün uzun zamandır devam eden büyüme ivmesini 2024’te kaybettiğini dile getiren TİAD Başkanı Akyüz’e göre, sektörü daralmaya iten en temel etken, yüksek faiz politikası ve buna bağlı olarak sanayi yatırımlarındaki belirgin yavaşlama.
Makine ve teçhizat yatırımlarının, doğası gereği uzun vadeli planlama gerektirdiğine işaret eden Akyüz, “finansman maliyetlerinin arttığı, yatırımcı güveninin zayıfladığı ve dolayısıyla uzun vadeli plan yapmanın zorlaştığı bir ortamda, firmalar yeni makine yatırımlarını ertelemeye başladı.
Özellikle KOBİ’ler açısından krediye erişim zorluğu ve leasing kanallarındaki daralma, yatırım kararlarını doğrudan etkiliyor” dedi. Bir diğer önemli faktörün ise döviz kuru istikrarsızlığı olduğunu söyleyen Akyüz, “İhracatçının üretim yapabilmek için ihtiyaç duyduğu yüksek teknolojili takım tezgahlarına erişimi teknoloji transferi ile yapılmak zorunda.
Kurdaki her oynama, ihracatçı için yatırım maliyetini öngörülemez hale getiriyor. Buna makine fiyatlarındaki küresel artış ve iç pazardaki talep daralması da eklendiğinde, sektördeki yavaşlama kaçınılmaz oldu” değerlendirmesini yaptı. Ancak, tüm bu olumsuz tabloya rağmen Murat Akyüz, yine de geleceğe dair umutlu. Türkiye sanayisinin dinamik yapısının ve teknolojik üretime olan açıklığının altını çizen Akyüz, doğru finansman modelleri, istikrarlı bir yatırım iklimi ve destekleyici kamu teşvik politikalarıyla sektörün yeniden büyüme ivmesi yakalayabileceğini düşünüyor.
“Jeopolitik riskler daha az etkili”
“Takım tezgahları sektörü üzerindeki en büyük baskı, TL bazında yaklaşık yüzde 45-50 oranla erişilebilen leasingler ve yüksek kredi maliyetlerinden kaynaklanıyor” diyen Akyüz, ilave gümrük vergileri ile yatırım teşviklerindeki kısıtlamaların ise yüzde 12-20 aralığında etkili olduğunu açıkladı. Akyüz, “Jeopolitik gelişmelerin etkisi ise göreceli olarak daha düşük, yüzde 5-10 seviyesinde. Ekonomik etkenler sektördeki daralmanın ana nedenleri olurken, ticaret ve teşvik politikaları ikincil derecede; jeopolitik riskler ise daha sınırlı ölçüde etkili oluyor” yorumunu yaptı.
“Vergiler üretimi korumaktan çok uzak”
Öte yandan Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, yüksek hassasiyetli takım tezgahları için teknoloji transferinin şart olduğunu vurgulayan Akyüz, “Yerli üreticiler, ileri düzey ve çok eksenli CNC tezgah üretiminde küresel markalarla rekabet etmekte zorlanıyor. Sayılı sayıdaki üretici, iç pazarın ihtiyacına cevap verebilecek hacimde seri üretim kapasitesinden çok uzakta.
Türkiye’de bir elin parmaklarını geçmeyen ve henüz küresel rekabette sınırları zorlayamayan CNC üreticilerini koruma amacıyla yürürlüğe giren ilave gümrük vergisi (İGV), Türkiye’nin 10 binlerce sanayi üreticisine ek maliyet yaratıp, yatırım yapmalarını zorlaştırıyor. Üstelik etkisi de tartışılır. Yerli nitelikli üretimi artırmanın yolunun bu olduğuna inanmıyoruz. Çünkü İGV, yerli CNC’ye rağbeti artırmadı.
Ayrıca talaşlı imalat üreticilerinde, bilhassa otomotiv, savunma ve havacılık, kalıpçılık gibi sektörlerde hassasiyet beklentisi çok yüksek. Türk CNC imalatçılarının acil olarak Ar-Ge yatırımlarını artırıp Avrupa, Kore ve Japonya standartlarında teknoloji üretmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Yerli üreticilerin aliyeti artacak
İlave gümrük vergilerinin, yerli imalatçıyı özellikle Çin’e karşı korumaya yönelik etkili olmayacağını, aksine yerli imalatçının maliyetini de artırabildiğini söyleyen Akyüz, şöyle devam etti: “Türkiye’nin ithalatında 5 sene evvel beşinci sırada olan Çin’in, ilave gümrük vergilerinden sonra birinci sıraya yükselmesi bunun en büyük kanıtı. Yatırım teşvikleri yetersiz, sektör genellikle genel teşvik grubunda kalıyor, özel destek alamıyor.”
Akyüz’e göre sektörü krizden çıkaracak eylemler
1-Verimliliğe odaklanmak:
İş gücüne nitelik kazandırmak, robotlu otomasyon ve yazılım sistemleri gibi modernizasyon adımlarını hızlandırmak.
2-Ortak satın alma platformu:
Sanayi Bakanlığı önderliğinde kurulacak bir platform ile sanayi firmalarının hammadde ve komponent ihtiyaçlarının toplu olarak karşılanması, böylece maliyetlerin düşürülmesi.
3-Finansal destek:
İhracatı olan firmalara özel faizli döviz kredisi imkanları sunulması, teşvik paketlerinin daraltılmak yerine genişletilmesi.
4-Endüstri 5.0’a uyum:
-Kamu, özel sektör ve üniversitelerin iş birliği ile Endüstri 5.0’a geçiş sürecinde Ar-Ge yatırımlarının artırılması, teknik lise ve meslek yüksekokulu müfredatlarının güncellenmesi.
5-Hizmet odaklı rekabet:
Makine satışı dışında, teknik eğitim, servis ve proses danışmanlığı gibi katma değerli hizmetlerle fark yaratılması.
"En büyük sorun: Çocuğum mühendis olsun”
Sektörün en önemli problemlerinden birinin ise nitelikli teknik eğitim almış personel eksikliği olduğunu dile getiren Murat Akyüz, “İş hacminde küçülme ve üretim düşüşü ansızın yaşanmadı. Temel problemimiz nitelikli teknik eğitim. Meslek liselerindeki müfredat yetersizliği, doğru olmayan İK politikaları sebebiyle artık kimse sanayide çalışmak istemiyor. Teknisyen, tekniker arayışı had safhaya çıkmışken, ailelerin ‘benim çocuğum mühendis olsun’ yaklaşımı da kan kaybı yaratmaya devam ediyor. Yani işgücü dejenerasyonu çok yüksek” dedi.
“Yeni teşvik sistemi iç pazarı daraltır”
Makine yatırımlarına yönelik teşvik sisteminin sonlandırılması ve daha seçici bir yapıya geçilmesi ile gümrük muafiyetlerinin kaldırılmasının mevcutta serbest ticaret anlaşmalarını anlamsız kılacağını söyleyen Murat Akyüz, “Eğer bunlar olursa takım tezgahları sektörü açısından olumsuz ve reel etkileri olan yeni bir daralma süreci yaratır.
Özellikle Anadolu’da faaliyet gösteren KOBİ düzeyindeki imalatçıların, artık yeni makine yatırımı yaparken gümrük muafiyeti, KDV istisnası veya vergi indirimi alamaması, takım tezgahlarına olan iç talebi önemli ölçüde daraltır. Maliyet baskısı gibi bir etken de var: Gümrük muafiyetinin kaldırılması, yerli üretimi neredeyse hiç olmayan parçaların artık vergiye tabi hale gelmesi demek. Bu, yerli üreticinin maliyetini artırır, fiyat rekabetini zorlaştırır" dedi.
source