Prof. Dr. Tayfun Doğan (Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü)
Sayısız araştırma, egzersizin beyne ve ruh sağlığına tahmin edilenden daha fazla olumlu katkılar sağladığını göstermektedir. Bu sonuçlardan yola çıkarak egzersizi ‘doğal antidepresan’ olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır. Üstelik yan etkisi de yok ve ücretsiz. Dr. Ratey, bir hap olarak satılabilseydi egzersizin medyada daha fazla yer bulacağını ifade etmektedir.
Hepimiz egzersizin daha iyi hissetmemizi sağladığını bilsek de bunun nedenlerini pek bilmeyiz. Egzersiz ve ruh sağlığı üzerine yapılan araştırmalar, yüz güldürücü ve umut verici sonuçlar ortaya koymaktadır. Bu araştırmalar egzersizin (hareket etme) ruh sağlığını iyileştirmede ve duygu durumumuzu düzeltmede elimizdeki en güçlü araçlardan biri olduğunu göstermektedir. Fiziksel aktivitenin, antidepresan kullanımı ve terapiyle karşılaştırıldığı araştırmalarda, bunlar kadar etkili olduğu -hatta bazı araştırmalarda daha etkili olduğu- bulunmuştur.
Beyin ve Beden Arasındaki Sihir kitabının yazarı psikiyatr John J. Ratey, psikiyatrik sorunların çoğu için elimizdeki en iyi tedavinin egzersiz olduğunu ifade etmektedir. Dr. Ratey kitabında, beyin ve beden arasındaki ilişkileri pek çok araştırmaya dayandırarak detaylı bir şekilde ele almaktadır. Dr. Ratey hareket etmenin ruh sağlığımız açısından neden ve nasıl bu kadar kritik olduğunu ve stres, depresyon, kaygı ve öğrenme gibi konularda ne tür bir fayda sağladığını ikna edici bir şekilde sunmaktadır. İşte bu tespitlerden bazıları:
Toksik düzeydeki stres, beyindeki sinir hücrelerine zarar vermektedir. Yine benzer şekilde kronik depresyon beynin bazı bölgelerinde küçülmeye neden olmaktadır. Egzersiz bu süreci tersine çevirebilmektedir. Gerçekleştirilen bir deneyde, kronik strese maruz bırakılmış sıçanlarda egzersizin hipokampüsü eski boyutlarına döndürdüğü bulunmuştur. Yine egzersizin kaygı belirtilerinin görülme sıklığını yüzde 50’den daha fazla azalttığı bulunmuştur. 2006 yılında Hollanda’da ikizler ve aileleri olmak üzere 19 bin 288 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen kapsamlı bir çalışmada, egzersiz yapanların daha az kaygılı, daha az depresif, daha az nevrotik ve sosyal olarak daha dışa dönük oldukları görülmüştür.
-llinois Üniversitesi’nden Arthur Kramer’in 2006’da yaşlı yetişkinler üzerinde gerçekleştirdiği bir çalışmada, haftada üç gün yürümenin bile prefrontal korteks hacmini artırdığı, beynin yürütücü işlevlerinde ve bellekte gelişmeler sağladığı bulunmuştur.
Fiziksel aktivite, öğrencilerin öğrenme ve kavrama kapasitelerini de artırmaktadır. Dahası egzersiz yapan annelerin çocuklarının IQ ve sözel dil becerilerinin daha iyi olduğu anlaşılmıştır. Spor salonlarına giden çalışanların daha üretken oldukları ve iş yükünü daha kolay karşıladıkları da egzersizin sevindirici sonuçlarındandır.
Bunlara benzer sayısız araştırma, egzersizin beyne ve ruh sağlığına tahmin edilenden çok daha fazla olumlu katkılar sağladığını göstermektedir. Bu sonuçlardan yola çıkarak egzersizi ‘doğal antidepresan’ olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır. Üstelik yan etkisi de yok ve ücretsiz. Dr. Ratey, bir hap olarak satılabilseydi egzersizin medyada daha fazla yer bulacağını ifade etmektedir. Peki egzersizin etki mekanizması nedir? Neden ruh sağlığına iyi gelmektedir?
Dr. Ratey’e göre egzersiz, beynin gübresi olarak nitelendirilebilecek olan BDNF proteinlerini artırmaktadır. Bu proteinler de nöronların hayatta kalması, büyümesi ve yeni sinapslar oluşturması için gereklidir. Buna ek olarak egzersiz, kronik stresin zararlı etkilerini engellemekte, sadece hücresel onarım mekanizmalarını hızlandırmakla kalmamakta, aynı zamanda stres hormonu olarak nitelendirilen kortizolü kontrol altında tutmakta ve düzenleyici nörotransmitterler olan serotonin, nöropinefrin ve dopamin seviyelerini artırmaktadır.
Bu kimyasallar da depresif ruh halini iyileştirmede etkili olmaktadır. Nitekim çalışmalarda düşük BDNF düzeyleri, nevrotiklik ve düşmanca tutum gibi insanları depresyona daha yatkın kılan özelliklerle de ilişkili bulunmuştur. Egzersiz bedende kas gerginliğini azaltarak, kaygıyı da azaltmaktadır. Çünkü beden sakinse beyin de endişeye daha az yatkın hale gelmektedir.
Yine egzersiz BDNF ve serotonin düzeylerini artırarak kişiyi sakinleştirmekte, güvende olduğu hissi oluşturmakta ve böylece kaygı durumu azaltmaktadır. Beyin için önemli olan nörotransmitterlerden dopamin, motivasyon ve dikkat ile ilgilidir. Egzersizle dopamin seviyesinin artması, motivasyonu, dikkat ve odaklanmayı artırmakta bu da öğrenmeyi kolaylaştırmaktadır. Nörolog Scott Small bir çalışmasında, bir grup gönüllüyü üç aylık bir egzersiz rejimine tabi tutmuş ve beyinlerinin fotoğraflarını çekmiştir. Hipokampüsün hafıza alanındaki kılcal damar hacminin yüzde 30 arttığını tespit etmiştir.
Hücre biyoloğu Dr. John Medina da egzersizin beynimizde damarlanmayı artırdığını ve böylece beynimize daha fazla kan ve oksijen taşındığını, bunun da bizi iyileştirdiğini ifade etmektedir. Duygusal Zekâ adlı kitabın yazarı Dr. Daniel Goleman da depresyonun bir düşük uyarılmışlık hali olduğunu, egzersizin ise tam tersine yüksek bir uyarılmışlık hali olduğunu belirtmekte ve bundan dolayı da fiziksel aktivitenin depresyona iyi geldiğini ileri sürmektedir.
Sonuç olarak egzersizin, bir bakıma bedeni ateşlediğini ve beden eczanesini harekete geçirdiğini söyleyebiliriz. Her geçen gün daha fazla doktor hastalarına egzersizi reçete etmekte ve aynı şekilde pek çok terapist de danışanlarına egzersizi önermektedir. Sağlık ve mutluluk dileklerimle…