Yüzde 30, su tasarrufuyla daha verimli domates
Başak Nur GÖKÇAM
Akdeniz’in iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgelerden biri olan domates, bölgede en çok yetiştirilen ürünlerin başında domatesin geliyor. Pazarın büyümesinin ardında ise beslenme eğilimleri kadar hükümet politikaları ve iklim faktörünün üretime olan etkisi de bulunuyor. Domates verimini su tasarrufu yaparak nasıl daha verimli hale getirmenin yollarını arayan bilim insanları, bunun mümkün olduğunu ortaya koydu.
Bu kapsamda, Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen ve Türkiye’nin de ortak olduğu ‘Partnership for Research and Innovation in the Mediterranean Area’ programı kapsamında domatesin verimine ilişkin bir araştırma yapıldı. Konuya ilişkin açıklamada bulunan Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü Kayıkçıoğlu, “Avrupa’nın en büyük domates üreticisi olan Türkiye’de bazı bölgelerde üretim düşmeye başladı. Özellikle ani sıcaklıklar, su kısıtları ve hava dengesizlikleri domatesteki verim ve kaliteyi bozdu. Kuraklık domates üretimini hem tarlada hem de serada ciddi şekilde etkiliyor” dedi.
‘Partnership for Research and Innovation in the Mediterranean Area’ programı kapsamında yapılan araştırma ile farklı sulama seviyelerinde yetiştirilen domates çeşitlerinin bitki gelişimi, verim ve su kullanım etkinliğinde organik düzenleyicilerini incelediklerini söyleyen Prof. Dr. Kayıkçıoğlu, “İtalya ve Yunanistan'ın da içinde olduğu ülkelerdeki yerli domates çeşitlerinin Akdeniz'e kıyısı olan diğer ülkelerdeki performanslarını ortaya koymak istedik. İki yerli domates çeşidimiz, bir Yunanistan›ın yerli domates çeşidi, bir de Fransa'da üretim yapılan yerli domates çeşidi olmak üzere dört domates çeşidi denedik.
Bu domates çeşitlerini topraklı örtü altı tarımda denedik ki üretici koşullarını daha iyi simgeleyebilelim ya da toprağımızda karşılaştığımız yorgunluk ve sağlık düşüşünü bertaraf edebilelim. Burada su kısıtlarını öngördüğümüz için 3 farklı su rejimi kullandık. Domates üretimi boyunca gerekli olan su miktarı yüzde 100 sulama şeklinde verildi ve bu tam sulama miktarının yüzde 70’ini ve yüzde 40’ını, yani yüzde 30 kesintisi ve yüzde 60 kesintisi yapacak şekilde iki farklı su kısıtı uyguladık” diye konuştu.
Solucan gübresi kuraklığa karşı etkili
Sudan yüzde 30 kesinti yapılan koşullarda domates verimini büyük ölçüde korumayı başardıklarını belirten Prof. Kayıkçıoğlu, “Solucan gübresinin orta kuraklıkta yani yüzde 30 kesintide, biyokömür kullanımının ise daha şiddetli kuraklıkta yani yüzde 60 kesintide etkili olduğunu belirledik. Burada topraktaki mikroorganizmaların sayısını arttırmayı, yani toprak sağlığını kuraklık koşullarında daha dirençli kılmayı da başardık.
Çalışmayı ilkbahar döneminde polietilen örtülü bir serada gerçekleştirdik. Toprak nemi sensörleriyle süreci izledik. Bitkisel ölçümler yaptık, verim ve meyve kalite analizleriyle mikrobiyal enzim aktivitelerini takip ettik” diye konuştu.
Kaliteyi düşürmeden üretim yapmak çok önemli
Toprak sağlığını iyileştirerek domatesin daha rahat yetiştirebileceği bir ortam sağlamak için solucan gübresi ve biyokömür ile toprakta uygulamalar yaptıklarına işaret ederek, bu iki materyalin toprakta bulunan faydalı mikroorganizmaların aktivitesine ve bitki verimine etkisini de incelediklerinin bilgisini paylaşan Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü Kayıkçıoğlu, “Su kısıtlarının giderek arttığı ve kesintilerin yaşandığı bölgelerde, üreticiler su bulmakta zorluklar yaşayacakları için bitkinin ihtiyacı olan bütün suyu vermekte zorlanacaklar. Bu nedenle su kısıtı koşullarında domateste kaliteyi düşürmeden miktarı da koruyarak üretim yapabilmek için bu araştırma önem taşıyor” ifadelerini kullandı.
“Toprak sağlıklıysa gıda sağlıklıdır”
Tarım alanlarının korunması gerektiğini belirten Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü Kayıkçıoğlu, toprakların her türlü organik atığın bertaraf edileceği alanlar olmadığını vurgulayarak, “Yerli tohumlar ülkenin mirası. Yüzyıllardır bu iklimde bu coğrafyada ayakta kalmayı başarmışlar. Bilimsel destekle birleştirildiğinde iklim krizine karşı elimizdeki en büyük güce dönüşüyorlar.
Topraklar yer altı su kaynaklarına giden suyu filtreleme özelliğine sahip. Eğer yer altı kaynaklarımızın temiz olmasını istiyorsak, sağlıklı topraklara ihtiyacımız var. Toprak sağlıklıysa gıda sağlıklıdır. Ayrıca, organik atıkların yerinde ayrıştırılması son derece önemlidir. Evsel ve tarımsal atıklar çöp değildir. Toprağa geri kazandırılmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
source