Malezya, ‘palm yağı’nda yeni bir kapı aralıyor
Mehmet Hanifi GÜLEL
Dünyanın en büyük ikinci palm yağı üreticisi Malezya, çevreyi koruyan, sosyal ilerlemeyi gözeten ve küresel standartlara uygun üretim anlayışıyla palmda yeni bir dönemin kapısını aralıyor. Ülkede toplam 5.61 milyon hektar alanda yılda yaklaşık 20 milyon ton palm yağı üretiliyor.
Türkiye, yıllık 1 milyon tonun üzerinde palm yağı ithal ediyor ve yüzde 94'ünü Malezya'dan temin ediyor. Malezya Palm Yağı Kurulu (MPOB) verilerine göre, bu yılın ilk altı ayında Türkiye’ye 396 bin 202 ton palm yağı ihraç edildi. Geçen yılın aynı döneminde bu rakam 366 bin 32 ton seviyesindeydi. Türkiye, palm yağı ithalatında Malezya’ya yüzde 21,8 gümrük vergisi uyguluyor. Buna rağmen Malezya, Türkiye’nin toplam palm yağı ithalatının yüzde 94’ünü karşılıyor. Bu yüksek payın temel nedeni ise Malezya’daki üretim tesislerinin uluslararası sertifikalara sahip olması.
Palm yağı; kek, çikolata, bisküvi, margarin ve kızartma yağları gibi gıda ürünlerinin yanı sıra kozmetik, sabun, şampuan, temizlik ürünleri ve biyoyakıt üretiminde de kullanılıyor. Ürünün kullanım alanı her geçen yıl daha da genişliyor.
Palm yağı diyarı: Sabah
Malezya Palm Yağı Konseyi (MPOC), palm yağı üretim endüstrisini yakından tanıtmak amacıyla bir basın gezisi düzenledi. Türkiye, Mısır, Özbekistan, Kazakistan, Filipinler, Hindistan ve Pakistan’dan toplam 10 gazetecinin davet edildiği programa Türkiye’den yalnızca DÜNYA Gazetesi katıldı. Gezinin ilk durağı, 1,48 milyon hektarlık üretim alanına sahip olan Sabah eyaleti oldu. Başkent Kuala Lumpur’dan üç saatlik uçuş mesafesinde, ülkenin en doğusunda bulunan Sabah, Malezya’nın ikinci büyük palm yağı üretim eyaleti konumunda. Eyalet ekonomisinin yaklaşık yüzde 90’ı tarıma dayanırken, adada irili ufaklı binlerce hektar alanda üretim yapan çiftlikler bulunuyor.
Sertifikalı üretim öne çıkıyor
Sabah eyaletinde ziyaret ettiğimiz önde gelen büyük çiftliklerden Sawit Kinabalu Group, faaliyetlerini sürdürülebilirlik odaklı yürütüyor. Şirket, Malezya Sürdürülebilir Palmiye Yağı (MSPO) sertifikası standartlarına uygun üretim gerçekleştiriyor ve iklim, çevre, sosyal ve yönetişim (ESG) hedeflerine ulaşmak için hem yerel hem de uluslararası kuruluşlarla iş birliği yapıyor. Toplamda 67 bin hektarlık alana yayılan 36 plantasyona sahip olan Sawit Kinabalu, üretiminin yaklaşık yüzde 90’ını Avrupa, Ortadoğu, Çin, Hindistan ve Türkiye gibi pazarlara ihraç ediyor. Şirket, kendi palm yağını işlemekle kalmayıp, bölgedeki 30’dan fazla küçük çiftlikten de palmiye meyvesi tedarik ederek üretim zincirini destek veriyor.
Malezya’nın önde gelen üreticilerinden Sawit Kinabalu, yalnızca yağ palmiyesi üretimiyle değil, sahip olduğu güçlü altyapıyla da dikkat çekiyor. Şirket; tohum ve fide geliştirme, laboratuvar çalışmaları, yağ rafinerisi, yemeklik yağ üretimi ve ham yağ için sıvı yağ iskelesi gibi birçok alanda faaliyet gösteriyor. Palm yağı dışında sığır eti ve hayvan yemi üretimi de şirketin faaliyetleri arasında yer alıyor.
Adanın tropikal iklimi sayesinde yılın 12 ayı yağmur yağması ve sürekli yeşil alanların bulunması, büyükbaş hayvancılığın palm ağaçlarının gölgesinde yapılmasına imkan tanıyor. Ayrıca palm yağının işlenmesi sırasında ortaya çıkan, yüksek besleyici özelliğe sahip küspe de hayvan yemi olarak değerlendiriliyor. Bu sayede tarım ve hayvancılık entegre bir yapıda yürütülüyor.
Şirketin Sürdürülebilirlik Direktörü Nazlan Mohamad, sürdürülebilir arazi kullanımı, ekosistem restorasyonu ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik yürüttükleri projeleri anlattı.
Mohamad, ekili alanları genişletme potansiyelinin tükendiğini belirterek, bundan sonra halihazırda kullanılan arazilerde verimliliği artırmaya odaklandıklarını söyledi. Özellikle küçük çiftçilerin bu süreçte kritik bir rol oynadığını dile getiren Mohamad, “Küçük çiftçilerin gübre, kalifiye iş gücü ve tarım teknolojilerine sınırlı erişim nedeniyle zorluk yaşıyor. Ayrıca bazı çiftliklerin koruma alanlarının yakınında yer alması çevresel riskler oluşturuyor” dedi.
“Gelecek, verimi artırmakta yatıyor”
Palmiye yağı sektörünün geleceğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Mohamad, asıl odak noktasının yeni plantasyonlar kurmak değil, mevcut alanlarda verimliliği artırmak ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmek olduğunu söyledi. Küçük çiftçilerin bu süreçte kilit rol üstlendiğini vurgulayan Mohamad, onların kaliteli girdilere, eğitime ve alternatif gelir kaynaklarına erişimlerinin sağlanmasının büyük önem taşıdığını belirtti.
Sürdürülebilir üretim kapsamında uygulanan yöntemlerden birinin, yağ palmiyesi ağaçlarının arasına farklı tarımsal ürünler ekmek olduğunu dile getiren Mohamad, bu sayede çiftçilerin gelirlerinin çeşitlendiğini ve biyolojik çeşitliliğin de korunduğunu kaydetti. Mohamad, “Palm yağı geliştirme artık araziyi genişletmekle ilgili değil. Gelecek, verimliliği artırmakta yatıyor; özellikle de küçük çiftçilerin kaliteli girdilere daha iyi erişim, eğitim ve adil piyasa koşulları yoluyla desteklenmesiyle olur” diye konuştu.
Malezya’daki gezide en dikkat çeken duraklardan biri, geçmişte palmiye yağı plantasyonu olarak kullanılan ancak bugün doğal haliyle korunan Sungai Pin Koruma Alanı (SPnCA) oldu. Şirket, buraya yeniden palmiye ağacı dikmek yerine kıyı tampon bölgesini genişleterek çevredeki ormanı korumayı tercih etti. SPnCA hakkında bilgi veren Mohamad, koruma çalışmalarının sertifikasyon standartlarından çok önce başladığını belirterek, “2000’de bu arazide vahşi hayvan yuvaları keşfettikten sonra bölgenin korunması gerektiğine karar verdik. Bugün burası orangutanların en önemli üreme alanlarından biri” dedi.
Toplam 2 bin 632 hektar büyüklüğündeki alan; 17 memeli, 17 hassas tür, 6 Borneo endemiği ve 104 kuş türünün yanı sıra 521 bitki ve ağaç türüne ev sahipliği yapıyor. Proje kapsamında 7 binden fazla ağaç dikilirken, ormanlık alanlar restore edilip, nehir kıyıları güçlendirilmiş. Ayrıca orangutan göçünü desteklemek için köprüler inşa edildi, yaban hayatı izleme çalışmaları yürütülüyor ve ekoturizm faaliyetleri geliştiriliyor.
Yaban hayatı korunuyor
Malezya Palmiye Yağı Yeşil Koruma Vakfı (MPOGCF), palmiye yağı üretiminin çevreye etkilerine yönelik eleştirileri azaltmak ve sürdürülebilir uygulamaları teşvik etmek amacıyla yaban hayatı koruma projeleri yürütüyor. Vakıf, Borneo orangutanı, Malezya kaplanı, fil ve Malaya güneş ayısı gibi türler için özel rehabilitasyon merkezleri kurarak bu canlıların popülasyonunun artırılmasına destek sağlıyor.
Böylece hem ekosistemin korunmasına katkı sunuluyor hem de palmiye yağı endüstrisinin yeşil dönüşüm süreci hız kazanıyor. 2019 yılında Malezya Palmiye Yağı Konseyi (MPOC) tarafından hayata geçirilen MPOGCF, sektörün doğayı koruma konusundaki hedefini gösteriyor.
“Katma değerli ihracata daha fazla odaklandık”
Malezya’nın rafine edilmiş (RBD) palmiye yağı ve fraksiyonları ihracatında dünyanın en büyük palmiye yağı üreticilerinden biri olmaya devam ettiğini kaydeden Malezya Palm Yağı Konseyi'nin (MPOC) CEO'su Belvinder Sron, ancak MPOC, palmiye özel yağları, oleokimyasallar, tokotrienoller ve karotenoidler gibi fitobesinler gibi katma değerli ihracata giderek daha fazla odaklandıklarını söyledi.
Söz konusu ürünlerin farklı işlevsel ve besinsel faydalar sunduğunu aktaran Sron, artan küresel talebin Malezya'nın ihracat portföyünü çeşitlendirirken, aynı zamanda alt sektörlerin kapasitesini güçlendirme fırsatı da sunduğuna dikkat çekti. Kozmetik, biyoyakıt ve özel gıda gibi sektörlere yayılan palmiye bazlı ürünlerin hem çevresel hem de ekonomik değer sağladığınına vurgulayan Sron, “Örneğin, palmiye yağından elde edilen oleokimyasallar kozmetik formülasyonlarını iyileştiriyor.
PFAD ve POME biyoyakıtlarda daha temiz enerji için kullanılır. Özel palmiye fraksiyonları gıda ürünlerinde besin değerini ve performansı artırıyor. Yüksek değerli uygulamalara doğru bu geçiş, sürdürülebilirlik hedeflerini desteklemekle kalmaz, aynı zamanda ihracat gelirlerini artırıyor ve toplu emtia ticaretine olan bağımlılığı azaltıyor” dedi.
Malezya'nın hedefinin hacim açısından en büyük palmiye yağı üreticisi olmadığını ifade eden MPOC CEO'su Belvinder Sron, asıl hedeflerinin sürdürülebilirlik, sorumluluk ve kapsayıcılıkta lider olmak olduğunu aktardı. Palmiye yağının kırsal kesimin geçim kaynağı ve ihracat gelirleri içinde önemli yer aldığını anlatan Sron, şunları söyledi:
“Malezya'nın uzun vadeli odak noktası; küresel standartları karşılayan, ekonomik büyüme ile çevre koruma ve sosyal ilerleme arasında denge sağlayan yüksek kaliteli palmiye yağı üretmek. Bu vizyonun anahtarı, çevre koruma, işçi hakları ve iyi tarım uygulamaları konusunda sıkı standartlar uygulayan zorunlu Malezya Sürdürülebilir Palmiye Yağı (MSPO) sertifikasından geçiyor. Malezya ayrıca ormansızlaşmayı sınırlandırıyor, biyolojik çeşitliliği koruyor ve plantasyonları genişletmek yerine mevcut arazilerde daha yüksek verimliliği teşvik ediyor. Bu çabalar, Malezya'yı sadece büyük bir ihracatçı olarak değil, aynı zamanda sürdürülebilir palmiye yağı konusunda güvenilir bir küresel ülke olarak konumlandırıyor.”
Bir hektardan 3.58 ton yağ elde edilebiliyor
-Genç yağ palmiyeleri, tarlaya dikilmeden önce yaklaşık bir yıl boyunca fidanlıkta yetiştiriliyor. Dikimden sonraki üç yılın ardından meyve hasadına başlanıyor ve ağaçlar yaklaşık 30 yıl boyunca ürün vermeye devam ediyor.
-Bu süreçte palmiyeler 15 metreye kadar uzayarak elle hasadı zorlaştırıyor. Palm ağaçları, dikimden yedi-sekiz yıl sonra tam randımanlı üretim seviyesine ulaşıyor.
-Ekonomik ömürleri nedeniyle palm üretiminde bir yandan yeni plantasyonlar kurulurken, diğer yandan verimliliğini kaybeden ağaçlar sökülerek yerlerine yenileri dikiliyor.
-Yetişkin ağaçların bulunduğu plantasyonlarda hektar başına 3,58 ton ham palmiye yağı elde edilebiliyor. Bu rakam, ayçiçeği yağında elde edilen verimin neredeyse iki katına karşılık geliyor.
source