Volkan Ural’dan iş dünyasına stratejik yol haritası

Başak Nur GÖKÇAM

SKD Türkiye ve T.C. İklim Değişikliği Başkanlığı iş birliğinde düzenlenen ‘Karbonun Bedeli: ETS ile İş Dünyası Nasıl Dönüşecek?’ baş­lıklı webinar, Türkiye’de Emis­yon Ticaret Sistemi’nin (ETS) sanayiye etkilerini ve karbon pi­yasalarındaki güncel gelişme­leri ele aldı. Webinarda konuş­macı olarak yer alan ClimeCo Türkiye İcradan Sorumlu Yöne­tim Kurulu Üyesi Volkan Ural, ETS’nin yalnızca bir regülasyon değil, aynı zamanda sanayi için kapsamlı bir dönüşüm progra­mı olduğunu vurguladı.

Gerçekleştirilen webinarda ETS (Emisyon Ticaret Sistemi) ile iş dünyasını bekleyen geliş­meleri paylaşan Ural, ETS’nin yalnızca bir regülasyon değil, aynı zamanda sanayide köklü bir dönüşüm programı olarak değerlendirilmesinin daha isa­betli olacağının altını çizdi.

Tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılması önemli

Bu sürecin, şirketlere global pazarda güven kazanarak er­ken pozisyon alma fırsatı sağla­yacağını belirten Ural, “Karbon fiyatlarının doğrudan maliyet­lere yansıması, özellikle ener­ji yoğun sektörlerde rekabet­çiliği zorlayabilir. Türkiye’nin bu alanda kaslarının güçlü ol­maması, hazırlıksız yakalanma riskini artırıyor. Ayrıca AB’nin Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (CBAM), ihracat­çılar için ETS uyumunu kritik hale getiriyor. Kendi ETS’mizin oluşturulmasını sağlayamaz­sak, ihracat tarafında ikinci bir maliyet baskısı oluşacak. Bu ne­denle ETS’ye stratejik hazırlık, sadece iç pazarda değil ulusla­rarası rekabette de avantaj sağ­layacak” dedi.

Volkan Ural, konuşmasın­da şirketlerin bu süreci etkin bir şekilde yönetebilmeleri için kendi iç karbon fiyatlamalarını oluşturmalarını, enerji verim­liliği ve yenilenebilir enerji yatı­rımlarına yönelmelerini, ayrıca tedarik zincirlerini sürdürüle­bilirlik kriterleri doğrultusun­da yeniden yapılandırmalarını önerdi.

Karbon maliyetlerinin ar­tık şirket bütçelerinde ayrı bir kalem olarak yer alacağını ifa­de eden Ural, şu değerlendir­melerde bulundu: “Karbon den­geleme mekanizmaları, bütçe­ye pozitif ya da negatif etkilerle entegre edilecek. Bu durum, sa­nayide yepyeni bir dönüşüm sürecini beraberinde getiriyor. Özellikle ağır sanayi şirketle­ri için karbon azaltım projeleri, birkaç yıl sürecek uzun vadeli yatırımlar gerektiriyor. Ancak bu yatırımlar, zamanla karbon kredisi üretimi ve sürdürüle­bilirlik açısından önemli avan­tajlar sağlayacak. Bu dönüşüm, şirketlerin rekabet gücünü ko­ruyabilmesi açısından kaçınıl­maz. Bu nedenle regülasyonla­rın da iş dünyasını destekleyi­ci nitelikte olması büyük önem taşıyor. SKD Türkiye gibi sivil toplum kuruluşlarının bilgilen­dirme çalışmaları kritik rol oy­nuyor; zira ETS gibi konular, ilk etapta yalnızca yeni bir maliyet unsuru olarak algılanabiliyor. Bu refleksi kırmak ve sürecin aslında küresel pazarda yeni fır­satlar sunduğunu anlatmak ge­rekiyor. Türkiye’nin CBAM ile ETS entegrasyonunu doğru şe­kilde sağlaması halinde, ulusla­rarası arenada pozitif bir ayrış­ma yaşayacağına yürekten ina­nıyorum.”

“En temel zorluk veri toplama ve doğru raporlama”

ETS sürecindeki en temel zorluğun ise veri toplama ve doğru raporlama olduğuna dikkat çeken ClimeCo Türkiye İcradan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Volkan Ural, karbon emisyonlarını henüz hesaplamayan şirketlerin, tesis bazlı altyapı kurarak verilerini MRV sistemine entegre etmeleri gerektiğine dikkat çekti. Ural, bu doğrultuda dijital bir altyapının oluşturulmasının sürece önemli katkı sağlayacağını vurguladı.


source