Yapılan başvuruda, Başer’in paylaşımının Kürt halkını topluca hedef aldığı, etnik kimlik üzerinden aşağılayıcı ifadeler içerdiği ve bu durumun “toplumsal barışı tehdit eden bir dil” oluşturduğu savunuldu. Suç duyurusunda söz konusu paylaşımın, anayasal eşitlik ilkesine ve birlikte yaşam hakkına aykırı olduğu vurgulandı.
DEM Parti, başvurusunda şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10. ve 66. maddeleri ile uluslararası insan hakları sözleşmeleri uyarınca, tüm vatandaşların eşitlik ve onur temelinde yaşam hakkı güvence altına alınmıştır. Şüphelinin söz konusu paylaşımı ise bu anayasal güvencelere açıkça aykırıdır. Etnik kimlik üzerinden kurulan ayrımcı ve suçlayıcı söylem, halkın bir kesimini ötekileştirmekte, kamu düzeni açısından risk yaratmaktadır.”
Başvuru metninde, özellikle son dönemde barışçıl çözüm arayışlarının yeniden gündeme geldiği bir süreçte, kullanılan nefret dilinin toplumsal gerilimi tırmandırabileceği uyarısında da bulunuldu.
DEM Parti, yürütülecek soruşturma sonucunda Başer hakkında;
“Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik veya Aşağılama”, “Suç İşlemeye Tahrik”, “Nefret ve Ayrımcılık” başta olmak üzere, savcılık tarafından tespit edilecek diğer suçlardan iddianame düzenlenmesini talep etti.