Nurdoğan A. ERGÜN
nurdogan.arslan@dunya.com
Ekonomi yönetimi, yüksek enflasyon ortamından ‘kararlı bir ekonomik program’la çıkmaya çalışırken reel sektörden yükselen sesler, yılın son çeyreğine girerken tahsilat ve finansman sorunlarının arttığını gösteriyor. Nakit yine en ‘kral’ dönemlerinden birini yaşıyor. İş dünyası ‘nefes’ kredisinde limit artırımı, ticari kredi kartlarında KOBİ’ler lehine gevşeme taleplerini yinelerken reel sektör temsilcileri, içinde bulundukları durumu ‘temkinli iyimserlik’ ifadesiyle anlatıyor. Bazı firmaların, yaşadıkları nakit sorununu çözmek için çareyi ya müşterilerinden peşin ödeme talep etmekte ya da vadeleri kısaltmakta aradığı ifade ediliyor. Piyasa genelinde yaşanan nakit akış sorununun, bir domino etkisi yaratarak alacak tahsilatını daha da zorlaştırdığı kaydediliyor. Bazı firmalar alacak sigortası ve faktoring gibi maliyetli yöntemlere yönelse de, bu çözümlerin sorunu kökünden çözmeye yetmediği ifade ediliyor. Tahsilat sorunları da iflas ve konkordato riskini beraberinde getiriyor. Özellikle sermayesi zayıf KOBİ’ler, ödemelerdeki gecikmeleri tolere etmekte zorlanıyor. Üreticiler iyileşme için umutlarını 2026 yılına bırakmış durumda.
Bazı işletmeler, her ne kadar son çeyrekte kısmi bir iyileşme beklentisi taşısa da, tahsilat sorunlarının ve finansman yükünün hala en büyük gündem maddeleri olduğunu belirtiyor. Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkanı Ömer Karadeniz, özellikle ihracat yapan firmalarda nakit akışının biraz daha düzenli hale geldiğini, ancak çok sayıda işletme için nakit sıkışıklığı hâlâ ciddi bir sorun olduğunu vurguladı. Piyasada hissedilen ‘temkinli iyimserliğin’ yanıltıcı olmaması gerektiğine dikkat çeken Karadeniz, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) nakit akışı sorunlarının devam ettiğini vurguladı.
Sektör temsilcilerinin dile getirdiği en önemli nokta, bankaların kredi musluklarını kapatması ya da kısması ve yüksek faiz oranlarının yarattığı finansman baskısı. Karton Ambalaj Sanayicileri Derneği (KASAD) Başkanı Alican Duran, “Tahsilat ortalamamız uzamış durumda” derken, Konfeksiyon Yan Sanayicileri Derneği (KYSD) Başkanı Murat Özpehlivan faizlerdeki sembolik düşüşlerin kredi faizlerine yansımadığını ve bunun piyasada likidite sıkıntısı yarattığını belirtti. İstanbul Tüccarlar Kulübü Derneği Başkanı İlker Önel de benzer şekilde, mikro ve küçük işletmelerin bu durumdan en çok etkilenen kesim olduğuna dikkat çekti.
Finansman sıkıntısı ve tahsilat sorunları, Türk iş dünyasında iflas ve konkordato riskini canlı tutmaya devam ediyor. Ekonomideki nakit sıkışıklığı ve artan maliyetler, özellikle sermayesi zayıf olan firmalar için adeta bir kapan haline geldi. Sektör temsilcileri, bu durumun sadece mevcut dönemin bir sorunu olmadığını, 2026 yılına kadar etkisini sürdürebilecek köklü bir sorun olduğunu belirtiyor. Belki de bu dönemin ‘en ağır’ hasarını alan sektör hazır giyim ve konfeksiyon olmaya devam ederken, TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclis Başkanı Şeref Fayat, halihazırda birçok firmanın kapandığını ve küçüldüğünü ifade ederken, önümüzdeki dönemde de yeni iflas ve konkordato haberlerinin gelme ihtimaline dikkat çekti. Firmaların karlılıklarının düşmesi ve nakit akışını yönetmede zorlanmaları, zincirleme bir etki yaratarak ticari ilişkilerdeki güven ortamını zedeliyor.
KYSD Başkanı Murat Özpehlivan’a göre, bankalardan bekledikleri finansman desteğini bulamayan üreticiler, tahsilat vadelerini kısma ve ön ödeme isteme gibi ‘palyatif çözümlere’ yönelmek zorunda kalıyor. Ancak bu yöntemler, kalıcı bir çözüm sunmaktan uzak. “Türkiye’de talebi baskılayan ekonomi politikaları neredeyse ikinci yılını dolduruyor. Sadece faiz enstrümanını kullanarak bu sorunu çözemeyeceğimizi anlamamız gerek” diyen Özpehlivan, yüksek faizlerin enflasyonu düşürme hedefiyle uygulanmasının, reel sektörde derin yaralar açtığını belirtti. Özpehlivan’a göre, ekonomik baskılar, sadece finansal tablolarla sınırlı kalmıyor. Türkiye’nin en değerli varlığı olan beşerî sermayesini tehlikeye atıyor. Özpehlivan, “Küresel pazarlardaki müşterilerimizi anbean kaybederken enflasyonu düşürmüş olmamız kazanım değil, tam aksine kendi elimizle kendimize yaptığımız devasa bir yıkım” ifadelerini kullandı.
PLASFED Başkanı Ömer Karadeniz:
Tahsilat sıkıntıları, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler üzerinde daha baskılayıcı bir etki yaratıyor. Çünkü bu firmalar, büyük ölçekli şirketler kadar güçlü bir finansal yapıya sahip olmadıkları için ödemelerdeki gecikmeleri tolere etmekte zorlanıyor. Çoğu zaman üretim planlamalarını revize etmek, vadeleri yeniden düzenlemek ve finansman yükünü taşımak durumunda kalıyorlar. Zincirleme bir etki oluşuyor; bir yerde ödeme geciktiğinde bu diğer işletmelere de yansıyor. Son çeyreğe yaklaşırken piyasada bir miktar iyimserlik hissediliyor. Bunun nedeni, yılın son çeyreğinde talebin artması beklentisi ve globalde ham madde fiyatlarının kısmen dengelenmesi. Ancak bu iyimserlik temkinli bir iyimserlik. Çünkü yalnızca birkaç göstergenin olumlu seyretmesi, genel olarak tüm sorunların çözüldüğü anlamına gelmiyor. Reel sektörün en büyük beklentisi, öngörülebilirlik ve güven ortamının yeniden tesis edilmesi. Yatırım ve üretim kararları ancak bu ortamla birlikte daha güçlü şekilde alınabilir. Firmalar mevcut şartlarda farklı çözümler üretmeye çalışıyor. Ancak bu çözümler geçici nitelikte. Sorunun köklü çözümü, ekonomide güven ve istikrarın kalıcı olarak sağlanmasından geçiyor.
TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclis Başkanı Şeref Fayat:
Maalesef ödemeler ve nakit akışıyla ilgili sıkıntılar devam ediyor. Tahsilatlarda çok büyük sorun var. Hem içi piyasa markalarının hem de ihracat yaptığımız markaların ödeme vadeleri sürekli uzuyor. Bu da haliyle nakit akışını yönetmeyi zorlaştırıyor. Bu süreçte hala finansman maliyetinin çok yüksek ve zor ulaşılabilir olduğunu da eklersek sıkıntı yıl sonuna kadar devam eder. Siyasi bir kriz çıkmaz ise toparlanmamız 2026 ikinci çeyrekte olur. Son çeyreğe dair olumlu bir hava kesinlikle yok. Çok fazla kapanan, küçülen, iflas eden firma var. Her ay yaklaşık 5 bin kişi de istihdamdan kaybediyoruz. Önümüzdeki aylarda da iflas ve konkordato haberleri gelebilir. ‘Tamam bu iş toparlandı’ demek için 2026 Mayıs görülmeli.
KYSD Başkanı Murat Özpehlivan:
Faiz oranlarındaki sembolik düşüş maalesef kredi faiz oranlarına yansımadı. En önemlisi de bankalar hala kredi vermekten geri duruyorlar ve bu da piyasalarda likidite sıkıntısı oluşturuyor. Pandemi sonrası yoğun yatırım yapan sanayicilerimiz kredi oranlarının aniden ve keskin bir biçimde yükselmesiyle istemeden nakit akışlarını bozmuş oldu. Bozulan nakit akışları ise başta çekler olmak üzere tahsilat süreçlerinde ciddi sıkıntılara yol açtı. Düşen talep dolayısıyla küçülmek zorunda kalan işletmeler kaynaklarını enflasyonla birlikte artan genel giderlere, tazminatlara ve artık taşımakta zorlandıkları kredi faiz yüklerine yetiştirme çabasındalar. Bu da firmalardan başlayarak piyasanın tümden nakit akış dengesini bozmuş oldu. Faiz oranlarındaki düşüşün yavaş ilerleyişi, bankaların kredi verme iştahının zayıf olması, talepteki genel düşüş ve yüksek maliyetler ne yazık ki tüm sanayi kollarında tahsilat süreçlerinin aksamasına yol açtı. Tüm bu sorunların çözümü öncelikle enflasyon artışı kaygısıyla sürdürülen sıkı ekonomi politikalarının daha esnek ve sanayiyi önceleyen bir anlayışa dönüşmesiyle mümkün. Bankaların sanayi sektörlerine kredi sunmada daha istekli olması piyasaların sıkışmışlığını hafifletecek ve dengeleyecek.
KASAD Başkanı Alican Duran:
Finansman ciddi bir sorun, özellikle sermayesi daha zayıf olan ve yatırımda yakalanan şirketlerde ödeme sıkıntısı devam ediyor. Tahsilat ortalamamız uzadı. Eylül ayı ile birlikte talebin artmasını ümit ediyoruz ama elle tutulur bir sinyal göremedik. Firma karlılıkları düştüğü için şirketler sattıklarında para kaybetmeyeceği ürünlere yönelmeye çalışıyor. Konkordato mağduru çok firma var. Alacaklarını bu şirketlerden alamayanlar iyice zorlanıyor. Alacak sigortası kullanmaya çalışıyoruz ama çoğu şirket için kredi verilmediğinden risk yine tedarikçinin üzerinde kalıyor.
İstanbul Tüccarlar Kulübü Derneği Başkanı İlker Önel:
Genel itibarıyla hem enflasyon rakamlarındaki aşağı yönlü beklentiler hem kredi maliyetlerinde aşağı yönlü gelişmeler piyasalarda iyimserlik yaratıyor, ancak özellikle mikro ve küçük işletmelerde, esnaf kesiminde ciddi anlamda finansman sıkıntısı, alacak vadelerinde uzama, devir ve kapanmalar sebepli şüpheli ticari alacaklarda artış var. Özellikle bu ay itibarıyla özel kesimde az da olsa maaş zamları ve TL’deki değer kaybı kaynaklı artan operasyonel maliyetler, işletmeleri zorlayacak. Son çeyrekte piyasaların daha çok izlemede olacak, üretim maliyet kontrolü altında yılı kapatmak istediği bir dönem olacak. Son çeyrekte biraz daha alacak takibi ve bilanço düzeltme dönemi olacak. Sıkı para politikası devam edeceği, finansmana erişimde sıkıntı olacağı, işletme sermayelerinin zayıf, karlılığın düşük olacağı ve artan maliyetlerle kolay geçmeyecek beklentisi içerisindeyim, okulların açılması ve kış sezonu başlangıcı ise piyasada bir talep oluşturacak.
İşletmeler ve bireyler, artan maliyetler ve daralan piyasa koşulları altında ödemelerini yapmakta zorlanırken, bu durum çeklere de yansıdı. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin verilerine göre, yılın ilk 6 ayında karşılıksız çek sayıları da arttı. Toplamda 138 bin adet çek, 107 milyar TL tutarla karşılıksız kaldı. İş insanları, bu artışın devam etmesi halinde, piyasalarda güven sorununa yol açabileceği ve ticari ilişkilerde belirsizlikleri artırabileceği konusunda endişeli. İş insanlarına göre, karşılıksız çek sorunu, basit bir ödeme güçlüğü olmaktan çıkıp, tüm ticari döngüyü etkileyen önemli bir risk unsuru haline gelmiş durumda.