Yüksek maaşlarıyla sosyal güvenlik fonunu tüketerek, birden fazla gayrimenkul sahibi olarak gençlerin ev hayalini yok etmekle ve “çalışma etiğine sadık ama gençlere yer bırakmayan” bir kuşak suçlanıyor. Kısacası, dünyadaki krizlerin “suçlu sandalyesi” baby boomer kuşağına ayrıldı.
Türkiye’de ise tablo oldukça farklı. Bizde bu kuşak “toplumsal gelişim kuşağı” olarak anılır. Cumhuriyet’in ikinci yarısında yetişen bu nesil, ülkenin şehirleşmesine, eğitimle genişleyen orta sınıfına ve tüketim kültürünün filizlenmesine tanıklık etti. Bugüne göre daha şanslı ve gözü tok bir kuşak, onlar da konut sahibi olabildi, uzun vadeli kariyerler inşa edebildi. Dünyanın aksine “gençlerin önünü kapatan” değil, aksine “ülkeyi büyüten” bir yapının parçası olarak algılanıyorlar, hemen arkasından gelen X kuşağı da benzer özellikler taşıyor. Özal Türkiye’sinin arsız izleri olsa da yine de bugüne kıyasla daha donanımlı ve mütevazi bir kuşak. Bugün emekli olan olmayan X kuşağı emekliliğe hazır mı, tartışılır. Bu kuşak şüphesiz emeklilik hayallerini ana babalarının refahından daha iyi olur hevesiyle kurdular. Hesap tutmadı, bugün eğer yaşanmamış bir gençlikte biriktirilmiş paralar yatırıma dönüştüyse belki biraz ama ben hayatı iyi yaşadım deniyorsa çok az kişi kişisel servetini pekiştirmiş ve iyi bir emeklilik yaratmış olabilir. Emekli maaşları küçüldükçe, yaşa bağlı sorunlar kendini göstermeye başladıkça yaşlılık takviye vitaminlere inat kendini gösteriyor.
Türkiye’de orta yaş grubu, yani 35 ile 55 yaş arası kesim, yaşlanmaya hazır değil. AgeSA’nın “Türkiye Nasıl Yaşlanıyor?” araştırmasına göre bu kuşak, ne maddi ne de psikolojik olarak ilerleyen yaşlarına göre ciddi bir hazırlık yapmış durumda. Oysa TÜİK sistemlerine göre bugün 50 yaşında olan birinin ortalama yaşam süresi 80 yıl. Buna rağmen kadınların kendi ömürleri ortalama 72, erkekler ise 75 yıl olarak tahmin ediyor. Ömür uzuyor ama hayat kısalıyor.
Araştırma, katılımcıların uzun yaşamak istediğini, ancak yüzde 54’ünün bu hedef doğrultusunda herhangi bir çaba göstermediğini gösteriyor. Uzun yaşamın sırrı çoğunlukla refah, sağlık, beslenme ve doğallık ile ilişkilendirilirken, yaşam amacı ve sosyal aktiviteler gibi unsurlar ikinci planda kalıyor.
Oysa uzun gemi seyahatleri, 50 yaş üzeri yabancı dil öğrenme kulüpleri, tadım turları, bağ bozumları hayalleri, daha çok okunacak kitapları, seyredilecek filmleri vardı. Arkadaşlarla birlikte uzun sofralar, uzun ve derin muhabbetler olacaktı. Çok az arkadaş grubu yaşlılık refahını birbirine denk kurabildi. Bir kısmı kışın sıkıcı sahil kasabalarına taşındı, bir kısmı memlekete baba evine döndü, derken sofraya oturacak neredeyse kimse kalmadı.
Türkiye’de baby boomer ve X kuşağı güvencesiz ve darboğazda yaşıyor. Zarif, çalışkan ve entelektüel bu güzelim insanlar daha iyi bir dinginliği fazlasıyla hak ediyor.