Nurdoğan A. ERGÜN
Dünyanın ikinci büyük tedarik zinciri ve beşinci büyük üreticisi olan Türk hazır giyim sanayi, hem üretim hem ihracat gücünü kaybediyor. Bu da sektörde ciddi bir istihdam kaybını beraberinde getiriyor. 2024 yılında dünya hazır giyim pazarı yüzde 1.9 büyürken, Türkiye’de sektör yüzde 6.9’luk bir kayıp yaşadı. Bu yılın ilk 6 ayında da rakamlar iyimser bir tablo çizmiyor, dünya pazarı yüzde 6 büyüdü, Türkiye hazır giyim sektörü yüzde 6.5 küçüldü.
Türkiye’nin dünya hazır giyim ticaretinden aldığı pay 35 yıl sonra ilk kez yüzde 3’ün, ana pazarı Avrupa Birliği’nden aldığı pay ise 30 yıl sonra yüzde 5’in altına düşerek yüzde 4.65 oldu. Bu dönemde sektördeki istihdam kayıpları da ‘kritik’ rakamlara ulaştı. İthalat ise 5 milyar dolara dayandı. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Toygar Narbay, sektörün bir kırılma noktasında olduğuna dikkat çekerek, destek çağrılarını yineledi.
“Bu yılın ilk yarısında dünya hazır giyim ticareti büyürken ihracatı gerileyen tek ülke Türkiye oldu” diyen Narbay, “İthalat yapmanın içeride üretmekten daha ucuz olduğu, istihdamdaki kaybın durdurulamadığı, şirketlerin öz sermayesini neredeyse tamamen kaybettiği bir dönemdeyiz. Sektörün yeniden ayağa kalkmasını sağlayacak taleplerimiz karşılanmadığı takdirde üretim ve rekabet koşullarının daha uygun olduğu ülkelere taşınmaların, halihazırda buralara yapılan yatırımların daha da artacağını öngörüyoruz. Böyle giderse kaybeden ülkemiz olacak” diye devam etti.
Yılın ilk yarısında hazır giyimde 33 bin 724 kişi, tekstilde 22 bin 116 kişi olmak üzere toplamda 55 bin 840 kişilik istihdam kaybı yaşandığını aktaran Narbay, “Yine aynı dönemde hazır giyimde 2 bin 527, tekstilde 496 olmak üzere toplamda 3 bin 23 şirket kapandı. Devlet destekleri verilmediği takdirde 63 bini hazır giyimden olmak üzere tekstil ile beraber toplamda 100 bin kişilik istihdam kaybı yaşanacak.
Yılsonunda hazır giyim istihdamının 520 binli seviyelere kadar düşeceğini tahmin ediyoruz. Her seviyeden nitelikli çalışanımızı kaybediyoruz. İstihdam kaybında, döviz bazlı maliyet artışının yanı sıra EYT, tesislerin yurt dışına taşınması ve kapanmaların da önemli bir etkisi var. Bu tablo, bugün rekor düzeye ulaşan geniş tanımlı işsizliğin artmasına da sebep oluyor” vurgusu yaptı.
Özellikle enflasyonla mücadele için uygulanan yüksek faiz-baskılanmış kur politikası sonucu artan maliyetler nedeniyle sektörün rekabet gücünü yitirdiğini dile getiren Narbay, yılın ilk 6 ayında rekabetçilikten yaşanan kaybı yüzde 77 olarak açıkladı. Narbay, “Dezenflasyon programı, hazır giyim yurt içi harcamalarını da vurdu” diye konuştu.
2022’den sonra azalmaya başlayan hazır giyim ihracatında bu yıl da 1 milyar dolarlık kayıp beklediklerini kaydeden Narbay, “Yılı 16.9 milyar dolar ihracatla kapatacağımızı öngörüyoruz. İthalattaki artışın ise 1 milyar doları bulmasını bekliyoruz. Çünkü yüksek vergilere rağmen ithalat, içeride üretmekten daha ucuz hale geldi. İhracattaki düşüş ve ithalattaki artış, 2025 yıl sonu itibarıyla 2 milyar dolarlık üretim kaybı anlamına geliyor. İthalat ise 2022’den bu yana 5 milyar dolara ulaşacak” diye konuştu.
Sektörün zararı telafi etmek için fiyat artırdığını ve zorunlu olarak istihdamı düşürdüğünü ancak bunların yeterli gelmediğini ifade eden Narbay, “Sektörümüzün dolar bazlı maliyeti, 2022-2025 yılları arasında yüzde 25.8 arttı. Bu zararın karşılanması için satış fiyatlarında yüzde 9.6 artış yapılırken istihdam da zorunlu olarak yüzde 28.3 azaltıldı.
Ancak bunlar bile zararın durdurulmasına yetmedi. Yaptığımız modellemeye göre 2022’de vergi önceki karlılık oranı yüzde 10.5 olan bir şirket, 2023’te yüzde 5.6 kar ederken 2024’ü yüzde 5.1 zararla kapattı. Bu yılın ağustos ayına geldiğimizde zarar yüzde 5.2’ye ulaştı. İki yıl üst üste zarar eden sektörümüz öz sermayesini de tamamen kaybedecek. Çünkü mevcut para politikaları, sektörümüzün sermayesini koruyacak bir karlılık yaratamıyor.” İfadelerini kullandı.
“Ucuz emek, yüksek kur ile anılmak istemiyoruz” diyen TGSD Müşterek Başkanı Ümit Özüren de sektörün son iki yıldır dünyadan negatif ayrıştığına işaret etti. Dünyada dikey entegrasyonla üretim yapan üç ülkenin Çin, Türkiye ve İtalya olduğunu belirten Özüren, “Şimdi İtalya bu alandan çıkıyor. Geçiş süreci desteklenirse, yakın olduğumuz ana pazarımız Avrupa’yı da düşünürsek biz bu boşluğu doldurabiliriz.
Sektörümüze özel stratejik yol haritası gerekiyor” dedi. 7-8 Ekim tarihlerinde düzenleyecekleri 18. İstanbul Hazır Giyim Konferansı’nın temasını da “Yeni Düzenin Pusulası” olarak açıklayan Özüren “Bu pusula bize, ‘yeni düzen’, ‘yeni ve uzak pazarlar’, ‘inovasyon’ ve ‘markalaşma’ olmak üzere bu dönemde izlenmesi gereken dört kritik rotayı gösteriyor” diye konuştu.
1-İhracatçılara, net ihracatının yüzde 10’u kadar döviz dönüşüm desteği verilmeli.
2- Eriyen işletme sermayeleri, referans faizin yarısı kadar değişken faiz oranıyla ve uzun vadeli kredilerle tamamlanmalı, reeskont kredilerinde faizin tahsilatı dönem sonunda yapılmalı.
3- Emek yoğun sektörlerdeki KOBİ’lere verilen çalışan başı 2 bin 500 TL destek, ölçek gözetmeksizin tüm firmalara verilmeli. Bölgesel asgari ücret için çalışma yapılmalı.
4-Eximbank kredi destekleri toplam ihracat değerinin yüzde 16’sı seviyesine çıkartılmalı, vadeler uzatılmalı.
5-Avrupa Yeşil Mutabakatına uyumun sağlanması için sanayicilerin yapacakları GES yatırımlarına ruhsat almalarının önündeki sorunlar çözülmeli.
6-İşletmelerin ölçeklerini büyütmelerini sağlayacak yeni teşvik mekanizmaları oluşturulmalı. Katma değerli üretim için ölçek büyütülmeli.
7- Çevrim içi kanallardan çevre ülkelere satış yapılabilmesi için mikro ihracat ve KDV iade süreçleri kolaylaştırılmalı.
8-EYT ile kaybedilen tecrübe ve bilgiye sahip iş gücünün işletmelere dönüşünü sağlayacak destekler verilmeli.
9-Kadınların iş gücüne katılımlarının sağlanması için eşi sosyal güvenlik sistemine dahil olan ve çalışma hayatında olmayan kadınların SGK primleri 3 yıl alınmamalı.
10-Kadınların iş gücüne katılımlarının sağlanması için kreş yatırımlarının ihtiyaca uygun şekilde yapılmalı.
TGSD Başkanı Toygar Narbay, ekonomik düzelmelerin 2027 yılında başlayacağını öngördü. Narbay, şunları söyledi: “Pazarlarda sorun çözüldü ama bizim çözülmedi. 2027’den itibaren büyüme başlayacak. Ancak o zamana kadar sermayesi eriyen işletmeler ayakta nasıl kalacak asıl soru bu. Diğer yanda potansiyel pazar ABD’deki büyümeyi kaçırıyoruz. Hindistan’dan doğan boşluğu doldurma şansımız var ama fiyat rekabetinden dolayı Vietnam’a kaptırabiliriz.”
Türk hazır giyim sektörünün yeniden toparlanması için şubat ayında önerdikleri 10 maddelik çözüm önerilerinde bir sonuca ulaşılamadığını söyleyen Toygar Narbay, “Yurt dışından Türk ürünlerine hala çok talep var ama bu fiyatlarla alım olmuyor. Bu da üreticilerimizi alternatifleri değerlendirme zorunluluğuyla karşı karşıya bırakıyor. Daha uygun koşullarda üretim yapılabilecek ülkelere tamamen taşınma veya Türkiye’de küçülerek bu ülkelerde yatırım yapma cazip hale geliyor. Sektörde yurt dışı yatırımları yaygınlaşıyor ve böyle giderse daha da yaygınlaşacak. Kaybeden ülkemiz olacak” dedi.