Sanat, perakende ve deneyimin yeni çehresi - Ötüken Haber
DOLAR 41,1795 0,26%
EURO 48,0689 0,46%
ALTIN 4.718,690,58
BITCOIN 45918410,30%
Ankara
22°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Sanat, perakende ve deneyimin yeni çehresi

Sanat, perakende ve deneyimin yeni çehresi

ABONE OL
Eylül 5, 2025 00:21
Sanat, perakende ve deneyimin yeni çehresi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sanatın mekânlarla kurdu­ğu ilişki son yıllarda sadece müze ya da galerilerle sınır­lı kalmıyor; markaların mağazaları da giderek sanatsal birer sahneye dönüşüyor. Bu dönüşümün en çar­pıcı örneklerinden biri, Güney Ko­re merkezli gözlük markası Gentle Monster’ın Seul’deki HAUS NOW­HERE mekânında Namibya–Al­man sanatçı Max Siedentopf ile ha­yata geçirdiği “More Is More” ens­talasyonu. Siedentopf’un kurgusu, sıradan bir mağaza ziyaretini altüst ediyor. Devasa siyah çöp poşetlerin­den oluşan hareketli bir yığın mekâ­nı dolduruyor, arada altın rengi tek bir poşet öne çıkıyor, figürler bu kütlenin içine gömülmüş halde be­liriyor. Animatronik gözler bu sah­neyi gözetliyor; tüketim, israf, değer ve değersizlik üzerine güçlü meta­forlar üretiyor. Bir perakende alanı, bir anda hem teatral hem de eleşti­rel bir sanat sahnesine dönüşüyor.

Yeni nesil tüketiciye hitap ediyor

Gentle Monster uzun süredir sa­natla kurduğu yakın ilişkiyle öne çıkıyor. Mağazalarını yalnızca sa­tış noktası değil, izleyiciyi içine alan deneyim alanları olarak kur­guluyor. “More Is More” da bu yak­laşımın devamı: marka, ürünün ötesinde izleyiciye hatırlanabilir bir deneyim sunuyor. Seul, Dosan, Şanghay ve Shenzhen’de sergile­nen iş, aynı zamanda küresel öl­çekte sanat–marka birliktelikleri­nin nasıl stratejik bir dil haline gel­diğini de gösteriyor.

Bu örnek, sanatın markalar için artık sadece “imaj güçlendirici” değil, müşteriyle kurulan ilişkinin asli parçası olduğunu hatırlatıyor. Fiziksel mağazalar online alışveriş çağında giderek işlev kaybederken, sanatsal dokunuş onları yeniden cazip hale getiriyor. Sanat, mekânı bir satış alanından bir deneyim ala­nına dönüştürerek yeni nesil tüke­ticiye hitap ediyor.

Neyi kanıtlıyor peki bu tutum? Gentle Monster’ın HAUS NOW­HERE mekânlarında Max Sieden­topf ile kurduğu “More Is More” yerleştirmesi Seul’le sınırlı değil; aynı sahne dili Dosan, Şanghay ve Shenzhen’de de izleyiciyle buluşu­yor. Yani mağaza, tekil bir dekor de­ğil; tekrarlanabilir bir kültür prog­ramı ve “gezici sergi” mantığıyla kurgulanmış bir deneyim platfor­mu. Bu yapı markaya iki şey ka­zandırıyor: Öncelikle ürün yerine hatırlanan sahneler ve hemen ar­dından da olarak da şehirler arası tutarlı anlatı.

Neden şimdi yapılmalı? Çünkü fiziksel mekân medyaya dönüşü­yor. Perakendenin kendi mağaza­sı; içerik üreten, paylaşılabilir ve ölçülebilir bir mecra. Peraken­de–medya ağlarının büyümesi ve “in-store media” yatırımlarındaki artış, markaların mağazayı salt sa­tıştan çok bir yayın kanalı gibi gör­meye başladığını gösteriyor. (Ön­cü ağlarda fiziksel mağaza kitlele­rinin dijitale kıyasla daha büyük olabildiğine dair bulgular ve 2024 sonrası hızlı büyüme projeksiyon­ları bu dönüşümü destekliyor.)

Deneyim ekonomisinin verisi ne diyor? “Experiential retail” küresel ölçekte çift haneli büyüme beklen­tisiyle konuşuluyor; mağazayı bir etkinlik ve deneyim odağına çevi­ren markalar, sadakati ve ziyaret motivasyonunu artırıyor. Lüks ve kültür kurumlarının son yıllarda Z jenerasyonuna dönük stratejisin­de de aynı hat var: erişilebilir içe­rik, çok kanallı deneyim ve toplu­luk inşası. (Genç koleksiyoner kit­lesine yönelik erişilebilir, sınırlı edisyon stratejileri; kültürel etkin­lik ve şeffaflıkla destekleniyor.)

Nasıl ölçülür? Bu tür kurgu, yal­nızca “footfall” (bir mağazaya, ser­giye, fuara, alışveriş merkezine ve­ya belirli bir mekâna belirli bir sü­re içinde giren insan sayısı) değil; mekânda kalma süresi, tekrar zi­yaret oranı, içerik paylaşımları ve topluluk üyeliği/CRM gibi göster­gelerle yönetildiğinde markaya sürdürülebilir değer üretir. Nite­kim fiziksel mağazanın “medya ka­nalı” olarak konumlanması, içerik ve satış arasında ölçülebilir köprü­ler kuruyor; bu da deneyimi kam­panya olmaktan çıkarıp programa dönüştürüyor.

Risk nerede? “Her yerde işbirli­ği” çağında yüzeysel projeler hız­la doyum yaratıyor. Başarının ko­şulu; markanın özüne ve mekânın bağlamına tutunan, küratoryal tu­tarlığı olan işler. “İşbirliği yorgun­luğu”ndan kaçınmanın yolu, yıldız isim avcılığından çok içerik mima­risi kurmak; dönemsel seriler, yerel yorumlar, arşiv ve kamusal içerikle omurga oluşturmak.

Duygusal bağ kuruluyor

Bugün birçok marka için sorul­ması gereken soru şu: Bir mağaza yalnızca alışveriş için mi var, yok­sa aynı zamanda bir kültürel dene­yim alanı mı? Gentle Monster ve Siedentopf’un işbirliği bu soruya güçlü bir yanıt veriyor. Çünkü ziya­retçiler yalnızca ürün görmek için değil, bir sahnenin parçası olmak, farklı bir deneyim yaşamak için mekâna geliyor. Bu yaklaşım, mar­kanın hatırlanmasını sağlarken, izleyiciyle duygusal bağ kuruyor.

Sanatsal dokunuşlarla kurulan bu bağ, bir defalık bir şaşkınlıktan öteye geçip sadakate dönüşüyor. Deneyimi yaşayan ziyaretçi, mar­kayı yalnızca bir ürün sağlayıcı de­ğil, hayatına anlam katan bir kültü­rel aktör olarak konumlandırıyor. Böylece mağaza, hem yeni kitleler için cazip bir çekim noktası haline geliyor, hem de var olan müşteri­lerle ilişkisini derinleştiriyor.

SANATIN ‘ARTI’SI

Dünyaca ünlü piyanist İstanbul’da sergisi

Dünyaca ünlü virtüöz piyanist Maksim Mrvica “Segmenti Dünya Turnesi” kapsamında İstanbul’a geliyor. Saniyede 16 nota çalabilen, dünyanın en hızlı parmaklarına sahip olmasıyla tanınan Maksim klasik ustalığı modern zarafetle harmanlıyor. Kariyerinde pek çok ödül kazanan piyanist Pekin Olimpiyat Kutlamalarında sergilediği performansıyla milyonlarca izleyiciyle buluşmuştu. “Segmenti Dünya Turnesi” müzikseverlere Chopin, Prokofiev ve Çaykovski’nin cesur bir karışımı olan sanatçının 12’nci stüdyo albümünden performanslar sunacak. Konserde ayrıca ABBA ve Queen’in hit parçalarının yeniden yorumları Exodus, Game of Thrones ve Karayip Korsanları gibi sevilen filmlerin güçlü düzenlemeleri de izleyiciyle bulaşacak. 25 Ekim’de İstanbul Volkswagen Arena’da gerçekleşecek konserin biletleri hızla tükeniyor. Bilet fiyatları 2058-3780 lira arasında değişiyor

Sanat, perakende ve deneyimin yeni çehresi - Resim : 1

Fırat ve Kaya ilk kez aynı sahnede

Dario Fo ve Franca Rame’nin kült oyunu “Açık Aile”, DasDas yorumuyla “Açık İlişki” adıyla sahnede! İlk kez aynı tiyatro oyununda bir araya gelen iki usta oyuncu Mert Fırat ve Binnur Kaya, evli bir çiftin çatırdayan ilişkisi üzerinden evlilik, sadakat, toplumsal roller ve bireysel özgürlük gibi konuları hiciv dolu bir dille sahneliyor. Bir evlilik, bir kriz, bolca ironi… Toplumsal cinsiyet rolleri, çifte standartlar ve bireysel özgürlük temalarını işleyen bu tek perdelik komedi; yalın sahne dili, seyirciyle doğrudan kurduğu ilişki ve iki etkileyici performansıyla bolca kahkaha vadediyor. 7 Eylül’de DasDas İstinye Park Açıksahne’de sergilenecek oyunun bilet fiyatları 1320 liradan başlıyor.

Sanat, perakende ve deneyimin yeni çehresi - Resim : 2

Lacy’nin Türkiye’de ilk kapsamlı sergisi

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, Amerikalı sanatçı ve akademisyen Suzanne Lacy’yi konuk edecek. Kadınların toplumsal deneyimlerini odağına alan Lacy’nin “Birlikte/Together” başlıklı sergisi, Sabancı Vakfı’nın katkılarıyla 12 Eylül’de izleyiciyle buluşacak. Sergi, daha eşit ve sürdürülebilir bir gelecek hedefiyle toplumsal gelişimi destekleyen sanat anlayışının da bir yansıması niteliğinde. 1970’lerden beri kadın ve toplum odaklı çalışmalarıyla feminist sanatın öncülerinden biri olan Suzanne Lacy, toplumsal katılım ve gönüllülüğe dayalı üretimiyle “yeni tür kamusal sanat”ın kurucuları arasında yer alıyor. Sergide video enstalasyonları ve kolektif projelerini Türkiye’de ilk kez kapsamlı şekilde bir araya getirecek.

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

300x250r
300x250r