Tarladan fabrikaya yükselen koruma duvarları
MEHMET ENİS TEKE
Avukat
Günümüzde artan korumacılık, bu akışı yavaşlatıyor. Özellikle ABD’de Donald Trump dönemi ile başlayan ilave vergiler ve ticaret savaşları, küresel dengeleri ciddi biçimde sarstı. Bu süreç, yalnızca ABD ve Çin gibi büyük ekonomileri değil, tüm dünya ticaretini etkileyen zincirleme sonuçlar doğurdu. Artık ticari rekabet, geçmişe kıyasla çok daha sert ve stratejik bir hale gelmiş durumda.
Bu bağlamda sıkça duyduğumuz ancak çoğu kişi tarafından tam olarak bilinmeyen kavramlardan biri ‘anti-damping vergileri’. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), üye ülkelere yerli endüstrilerini yabancı ihracatçıların ‘haksız’ ticaret uygulamalarına karşı koruma hakkı tanıyor. Bu koruma mekanizmalarından biri de dampingli ihracatın önüne geçilmesine yönelik önlemler.
100 liralık ürünü 60 liraya satıyor
Peki, damping tam olarak nedir? Basitçe açıklamak gerekirse, bir ürünün yurt içi fiyatından daha düşük fiyatla yurtdışında satılmasıdır. Örneğin, bir üretici kendi ülkesinde 100 liraya sattığı ürünü başka bir ülkede 60 liraya satıyorsa, bu durum yerli üretim üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratabilir. Damping, ilk bakışta tüketici açısından ucuz ve avantajlı bir durum gibi görünse de uzun vadede üretim, istihdam ve kapasite kullanım oranı gibi temel ekonomik göstergelerde bozulmalara ve sektörün el değiştirmesine yol açabilir.
Tarım ürünlerinde anti-damping uygulamaları nadir görülse de son örnekler dikkat çekici. Örneğin, Ukrayna’nın Türk domates ve salatalığına yüzde 29,6 anti-damping vergisi uygulaması ve ABD’nin Meksika domatesine benzer önlemler getirmesi, bu uygulamanın ‘yeni normal’de daha sık karşımıza çıkacağını gösteriyor. Sanayi sektöründe ise korumacı önlemler neredeyse yaygın hale gelmiş durumda. ABD, Türkiye’yi de etkileyen çelik ürünlerinde anti-damping soruşturması yürütürken, Batı dünyası Çin’e karşı özellikle elektrikli araç ve pil ürünlerinde ilave vergi ve anti-damping önlemleri devreye alıyor. Türkiye de güncel olarak Çin'e karşı güneş enerjisi panelleri ve rüzgar türbini parçalarında soruşturma başlatmış durumda.
Türkiye’de tekstil sektörü önde
Türkiye’de anti-damping önlemleri madde bazında değerlendirildiğinde, en yoğun olarak tekstil ürünlerinde uygulandığı görülüyor. Bu ürün grupları, yerli ihracatın yüksek olduğu ve yerli üreticilerin korunmasına ihtiyaç duyulan alanları temsil ediyor. Bu zamana kadar alınan toplam önlemlerin başlıcaları:
* Sentetik filament iplikten dokunmuş mensucat: 24 önlem
* Sentetik veya suni liflerden dokunmuş mensucat: 20 önlem
* Sentetik filamenten (giyimlik): 12 önlem
* Menteşe-askılıklar: 11 önlem
* İplikler (sentetik veya suni lifler): 11 önlem
Bu rakamlar, tekstil sektörünün Türkiye ekonomisindeki önemini ve dış rekabete karşı korunma ihtiyacını açıkça ortaya koyuyor. Nitekim, naylon iplik ithalatına dair geniş kapsamlı damping soruşturması hâlen devam ediyor.
En fazla önlem ise Asya ülkelerine karşı uygulanıyor. Çin Halk Cumhuriyeti, Malezya, Vietnam, Tayland ve Hindistan, en fazla önlem uygulanan ülkeler arasında ilk beşi oluşturuyor.
Damping soruşturmalarında geçici önlemler
Damping soruşturmalarında yerli üreticiyi korumak amacıyla geçici önlemler uygulanabiliyor. Yetkili makamlar, dampingin varlığını ve yerli üreticinin zarar veya zarar tehdidini tespit ederse; geçici vergi uygulaması, teminat alınması veya gümrükte değer sabitleme gibi önlemlerle durumu kontrol altına alabiliyor.
Fiyat taahhütleriyle soruşturmanın önüne geçmek
İlgili ihracatçıların gönüllü olarak fiyatlarını artırma veya dampingli satışlarını durdurma taahhüdünde bulunması halinde, talep üzerine soruşturmanın ertelenmesine veya durdurulmasına imkan tanınabilir. Sabit bir anti-damping vergisi yerine fiyat ayarlaması yapmak, yabancı şirket açısından genellikle daha avantajlı bir seçenek olarak öne çıkıyor.
3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun uyarınca yapılan soruşturmalar sonucunda dampingli ithalatın zarara yol açtığı tespit edilirse, nihai vergi uygulanıyor. Bu vergi, zararı önlemek amacıyla, damping marjı kadar veya daha düşük bir oranla alınan korumacı bir önlem niteliği taşıyor.
Mahkemelerin rolü
Türkiye tarafından uygulanan anti-damping vergilerine karşı, Vergi Mahkemelerinde iptal davaları açılabiliyor. Mahkemeler, önlerine gelen ihtilaflarda damping marjlarının mevzuata uygun şekilde hesaplanıp hesaplanmadığını, normal değer ve karşılaştırılabilirlik değerinin somut tespitini, ithal ürünlerin yerli ürünlerle benzerliğini ve yerli üreticinin zarar durumunu inceler. Bu kapsamlı inceleme sonucunda, karar verilir ve gerekirse uygulanan vergi oranları yeniden düzenlenir. Böylece hukuki denetim sağlanarak, ticari süreçlerin adil yürütülmesine imkan tanınır.
source