Kendinden umudu kesmek: Öğrenilmiş çaresizlik - Ötüken Haber
DOLAR 41,3190 0,44%
EURO 48,5003 0,70%
ALTIN 4.844,870,36
BITCOIN %
Ankara
26°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Kendinden umudu kesmek: Öğrenilmiş çaresizlik

Kendinden umudu kesmek: Öğrenilmiş çaresizlik

ABONE OL
Eylül 12, 2025 22:28
Kendinden umudu kesmek: Öğrenilmiş çaresizlik
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Prof. DR. Tayfun DOĞAN 

Öğrenilmiş çaresizlik kav­ramı pozitif psikolojinin kurucusu Martin Selig­man tarafından literatüre kazan­dırılmış, psikolojideki önemli kavramlardan biridir. Organiz­manın tekrar eden olumsuz/acı veren koşulları değiştiremeyece­ğine ve kontrol edemeyeceğine inanmasından sonra, şartlar de­ğişse ve durumu değiştirme gü­cüne sahip olsa bile çaba göster­memesi, denemeyi bırakması ve mevcut olumsuz duruma katlan­ması, öğrenilmiş çaresizlik ola­rak tanımlanmaktadır. Bir başka deyişle, deneyimlenen olumsuz yaşantılar ve başarısızlıklar son­rasında, organizmanın çabala­masının sonucu değiştirmeyece­ğine inanması ve artık denemek­ten vazgeçmesidir.

Öğrenilmiş çaresizlik deneyi

Seligman çaresizliğin nasıl oluştuğunu ve devam ettiğini an­layabilmek için bir meslektaşıy­la birlikte bir dizi deney yapmış­tır. Deneyi başlangıçta üç köpek üzerinde gerçekleştirmişler ve ilk aşamada, birinci köpeğe elektrik şoku verilmiş ama şoku durdura­bileceği bir panel konulmuş ve bu köpek şok geldiğinde onu durdur­mayı öğrenmiştir. İkinci köpeğe de elektrik şoku verilmiş ancak bu köpeğin şoktan kurtulmasına im­kân verilmemiştir.

Üçüncü köpe­ğe ise herhangi bir şok verilme­miştir. Deneyin ikinci aşamasın­da köpekler bir kutuya konulmuş ve şok verilerek kutunun şoksuz diğer tarafına atlamaları beklen­miştir. Şoku denetlemeyi öğrenen köpek birkaç saniyede engeli aşıp kaçabileceğini anlamış ve kutu­nun diğer tarafına geçmiştir.

Da­ha önce şok verilmeyen köpek de yine birkaç saniyede karşı tarafa geçebileceğini keşfetmiştir. An­cak daha önce çabalarının hiçbir işe yaramadığını öğrenmiş olan köpek, kolayca kutunun şoksuz bölümüne geçebilecek olması­na rağmen kurtulmak için hiçbir çaba göstermemiş ve kısa sürede pes etmiştir. Daha sonra, deneyi sekizli üç gruptan oluşan 24 kö­pek üzerinde tekrarlamışlar ve birkaç istisna olsa da yine benzer sonuçlar elde etmişlerdir.

Deney çaresizliğin öğrenildiğini göster­mesi açısından önemlidir. Ben­zer deneyler farklı bilim insanla­rı tarafından başka hayvanlar (fa­re, balık, kedi, tavuk, maymun) ve insanlar üzerinde de gerçekleş­tirilmiş ve onlarda da öğrenilmiş çaresizliğin oluştuğu görülmüş­tür. Çaresizliğin nasıl öğrenildiği­ni ortaya koyan Seligman, bunun nasıl iyileştirileceği konusunda da çalışmalar yapmış ve çaresiz­liği öğrenmiş olan köpekleri des­tekle kutunun şoksuz bölümüne tekrar tekrar atlatmıştır. Köpek­ler eylemlerinin işe yaradığını görmeye başladıklarında da kalı­cı bir şekilde çaresizlikten kurtul­muşlardır.

İşleyiş mekanizması

Öğrenilmiş çaresizlik, organiz­manın çevresi üzerindeki kont­rol yoksunluğu ile alakalıdır ve temel olarak üç aşamada gerçek­leşmektedir. İlk aşamada organiz­ma, ortaya koyduğu davranışla­rın acıyı/sıkıntıyı azaltmadığını fark etmektedir. İkinci aşamada bu kontrol yoksunluğunun gele­cekte de devam edeceğine dair bir düşünce içine girmektedir. Son aşamada da organizma, pasiflik, vazgeçme, pes etme, düşük moti­vasyon, geri çekilme ve özgüven eksikliği gibi çaresizlik belirtileri göstermeye başlamaktadır.

Öğrenilmiş çaresizlik ve umut

Umut, ister duygusal isterse bi­lişsel bağlamda ele alınsın gele­ceğe dönüktür ve öğrenilmiş ça­resizlikle doğrudan ilişkilidir. Duygusal bağlamda umut bire­yin geleceğe ilişkin olumlu bek­lentiler içinde olması şeklinde tanımlanabilir. Bilişsel anlamda ise, kişinin gelecekte arzu edilen sonuçlara ulaşmak için plan yap­ma, yollar geliştirme ve bu hedef­lere ulaşma konusunda bireyin kapasitesine duyduğu inançla ilgili zihinsel bir süreçtir. Öğre­nilmiş çaresizlik, bilişsel umutla doğrudan ilişkilidir ve onun bir bileşeni olarak bile değerlendi­rilebilir.

Ancak öğrenilmiş çare­sizliğin umutla ilişkisi negatif yöndedir. Yani kişinin öğrenilmiş çaresizlik düzeyi yükseldikçe, umut düzeyi düşer. Bundan dola­yı öğrenilmiş çaresizliği yenme­den umudu artırmamız zordur. Öğrenilmiş çaresizliğin yukarıda da açıkladığımız işleyiş mekaniz­masının da gösterdiği gibi, kişi eylemlerinin sonucu değiştirme­diğini görür ve bunun gelecekte de devam edeceği düşüncesine kapılır. Dolayısıyla bu durum da umutsuzluğa yol açar.

Öğrenilmiş iyimserlik

Martin Seligman bu konuda öğrenilmiş çaresizliğin panzehi­ri olarak öğrenilmiş iyimserliği öne sürmektedir. Seligman, iyim­serler ile kötümserlerin olayları yorumlama biçimlerindeki fark­lılığı şu şekilde açıklamaktadır: İyimser bireyler, karşılaştıkları başarısızlıkları veya olumsuzluk­ları geçici, belirli bir duruma özgü ve dışsal nedenlere bağlı olarak görme eğilimindedir. Yani iyim­serler, hayatta kötü şeyler yaşar­ken bunların geçici olduğunu, bir ömür sürmeyeceğini, bir alanda başarısız olmanın her alanda ba­şarısız olmak anlamına gelmedi­ğini ve yaşanan olumsuzluklarda çevresel faktörleri de es geçme­mek gerektiğini düşünürler. Kö­tümser bireyler ise, yaşadıkları olumsuzlukları kalıcı, kapsamlı ve kişisel olarak yorumlarlar.

Seligman’a göre iyimserlik, ha­yatın her alanında mucizevi çö­zümler sunmasa da bazı konular­da önemli avantajlar sağlayabilir. İyimser olmak depresyon riski­ni azaltabilir, başarıya ulaşma ihtimalini artırabilir ve zihinsel olarak çok daha keyifli bir yaşam sürmeye katkıda bulunabilir.

Sevgiyle ve iyimserlikle kalın…

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

300x250r
300x250r